"Halkın sağlığını değil, parayı düşünen bir kitle var"

Medyada sağlık haberi demek, Esra Kazancıbaşı demek. Dile kolay, tam 29 yıldır sağlık haberi yapıyor. Bugünlerde "Akıllı Hasta" kavramı sağlık dünyasında gündem yarattı. Hem AHaber'deki "Medical" programı hem de "Sağlık Adası" adlı kendi medyasıyla şifa dağıtmaya devam ediyor

ÖZKAN BİNOL

- Yıllardır medyada sağlık haberleri yapıyorsun. Basın mensubu olarak bu alana yönelmen nasıl odu?

Yirmi dokuz yıl oldu medyada sağlığa gireli ve sürdüreli. Aslında ilk başlangıcına baktığımda benim hiç sağlık yapma gibi bir arzum yoktu. Ben üniversiteyi bitirdiğim yirmili yaşlarda çok da evhamlı biriydim. Hastanede kapı kollarını falan elimin kenarıyla açardım. Tercüman Gazetesi'ne stajyer olarak girdim. O sıra kadınları hep sağlık muhabiri yapıyorlardı. Gazetede sağlık muhabiri evlenmiş ve işten ayrılmış, benim de tam stajım bittiği zamandı. Rahmetli duayen gazeteci Şakir Süter, "Esra sağlık yapar mısın?" dedi. Aslında rahmetli bana çok güzel bir yol açtı. Sonra aradan bir yıl geçti, ben sağlık konusunu çok sevdim. Mesela politikacıların çoğu sözü boş çıkıyor; ekonomi yazdınız mı parayı yazıyorsunuz ama bunların insan sağlığı olmayınca hiçbir anlamı yok. Yazdığınız bir haberle, bir iki hastanın hayatını kurtarmak, birkaç kişinin erken teşhisine katkıda bulunmak insanı çok mutlu eden bir faktör. O yüzden iyi ki sağlık alanında gazeteci olmuşlar, beni yönlendirmişler diyorum.
- Yirmi dokuz yıldan sonra sen yarı hekim sayılırsın... Başında senin bulunduğun "Sağlık Adası" nasıl?
Aslında medyanın geldiği noktadan doğdu Sağlık Adası. Neden doğdu? Eski çalıştığım kanalda hiç beklemediğim bir anda programım yayından kaldırıldı. O sıra şunu düşündüm: Bir sürü arkadaşım işsiz ve ben o sıralarda ne yapabilirim diye düşündüm. Herkes Doktorum programının etkisiyle sağlık programı yapmaya başladı. Sağlıkla, gazetecilikle, televizyonculukla ilgisi olmayanlardı bunlar. Böyle bir süreçte ben baktım ki sağlıkta televizyonculuk çok kötüye gidiyor. Hiç uzmanlığı olmayan hekimleri sponsorluk adına ekranlara çıkarıyorlar, reyting uğruna otlarla şifalarla sömürü yapanları ekranlara çıkarıyorlar. Bizim kuşağımıza öğretilen uzman gazetecilik çok farklıydı. Düşündüm; ben bu medyaya ait değilim dedim. Çünkü çabalıyorsunuz, siz yıllarınızı vermişsiniz, patronun iki dudağı arasındasınız.
- Bunun üzerine sende kendi medyanı kurdun.
Aynen öyle, dedim ki ben artık ne yapmalıyım, sağlıkta kendi medyamı kurmalıyım. Benim gibi medyanın da dışladığı, işi olmayan çok değerli arkadaşlarım var. Zaman zaman onlarla da bir proje yapabilir miyim, birlikte neler yapabilirim dedim. Önce iki tane site kurdum: sagligimicinhersey.com ve sagliklierkek.com. Erkek sağlığı sitesi yoktu. Kadınca'yı yaptığımız dönemi hatırlarsın; düşündüm hep kadın sağlığı, kadın dergisi var. Peki erkek sağlığı, erkeklerde kellik, erkeklerde prostat sorunları, erkeklerde cinsel problemler, erkeklerde kalp problemleri gibi bir sürü şey var. Onun için sagliklierkek.com sitesini kurduk. Şimdi bu yolda giderken kalıcı bir şey yapmak lazım. Düşündüm kalıcı ne var, ne yok. Bu televizyon programcılığına soyunanlar bir estetikçi, bitkici, kremci buluruz, program yaparız, para kazanırız diyen insanlar. Bundan kastım halkın sağlığını değil, parayı düşünen bir kitle mevcut olduğunu söylemek istiyorum. Onların da yapamayacağı bir şey vardı: Gazetecilik gerektiren, halkın gerçek ihtiyacı olan bir şey. Programda yaptığım format gibi bir hastalığa odaklanıp sağlık kitapları serisini çıkarayım dedim. Sağlık adasından sağlık yayıncılığına geçeyim istedim.
- Şu anki sağlık sektörünü nasıl buluyorsun Esra?
Şu an Türk tıbbı çok iyi bir noktaya gidiyor. Doğru doktora, doğru hastaneye ulaşırsan hiç yurtdışına gitmeye gerek yok. Kendi ailemle ilgili Türkiye'deki hastanelerde doğru hekimlere gittiğimizde çok güzel sonuçlarla tedaviyi yakaladık. Sadece özel sektör değil, bir yandan da Sağlık Bakanlığı da kendi hastanelerini yeniliyor. Bunlar olayın güzel yanları ama bir yandan bu sağlıkta özelleşme rekabeti de getiriyor. Bununla birlikte hastanın güvenliğini tehlikeye düşürebilecek durumlar olabilir. Mesela son yıllarda ameliyat sayıları artmış. Hastaneye ulaşımın kolaylaşmasından mı arttı? Eskiden sevksiz gidilmezdi, artık herkes imkanlarına göre gidebiliyor. Diğer taraftan özel sektör var. Çok düzgün işler yapan da var, diğer yandan azınlık da olsa gereksiz safra kesesi ameliyatları, gereksiz yapılan anjiyolar da var. Böyle bir durumda hasta olarak ameliyat olacağınız hastaneyi de cerrahı da iyi seçecek ve ikinci, üçüncü görüş alacaksınız. Mutlaka bunu yapmak lazım. Fakat madalyonun bir diğer yüzü var: Sadece son dönemde değil benim sağlık muhabirliğine başladığım yıllardan beri sürekli ülkeyi yönetenler hekimlerin arkasına sığındılar. O yıllarda malzeme eksikliği, doktor, hemşire eksikliği vardı. Hep hekim hedef gösterildi; halbuki onlar da mağdurdular.
- Sorumlulardan biri de medya değil mi?
Evet, son zamanlarda medyada sorumlu bundan. Hekimler hep paragözmüş, hekimin eli vatandaşın cebindeymiş gibi gösterildi. Bu ülkede çok dürüst hekimler de var ve hekimlere yönelik şiddet de artıyor. Burada medyaya da çok büyük sorumluluk düşüyor. Acaba hekimler nasıl durumda çalışıyorlar? Teknoloji ve olanaklar açısından gittiğimiz yer güzel. Bir yandan da hekim hasta ilişkisi açısından giderek gerginleşen bir tablo var.
- Hangi hastalıklarda artış var son yıllarda?
Kanser, kalp geliyor başta ama çoğunlukla artan hastalıklarda başta depresyon var. Hekime başvuru oranları da arttı. Ruhsal danışmanlık almayan çok kişi de var. Ruhunun da hastalanacağını insanlar bilemiyorlar. Birtakım enfeksiyon hastalıkları da eskiye göre tarz değiştirdi. Kuş gribi çıktı en önemlisi. Ama diyabet adeta şişmanlıkla birlikte bir salgın hastalık gibi.
- Diyabetle ilgili nelere dikkat etmeli okurlarımız?
Bir kere yediğine dikkat etmek gerekiyor. İnsanlar hareketsizler, Hareketsiz yaşamdan uzak durulmalı. Hamur işlerinden, şeker, tuz, unlu yiyeceklerden fakir bir beslenme olmalı. Mümkün olduğunca stresten, sigaradan uzak durmamız gerekiyor. Artı bir de aileden gelen bir risk var ise o zaman sizin kendi tarama testlerini yaptırmanız gerekiyor. Çünkü diyabet artıyor. Ben diyabet kitabı için 41 uzmanla röportaj yaptım. Hocalardan şunu gördüm: Diyabet, kalp sağlığını bozuyor. İdrar, dışkı kaçırmaya, sindirim sistemi hastalıklarına neden oluyor. Diyabet sinir sıkışmasına etken olabiliyor. Erkelerde, kadınlarda cinsel fonksiyonları, böbreği bozuyor, körlüğe kadar gidebiliyor. Ayakların, bacakların kesilmesine giden tablolar var. Diyabette görünürde bir hastalık görmüyorlar. Elim bacağım tutuyor, ameliyatlık da bir durumum yok demeyin. Diyabet böbrekleri götürdüğünde böbrek nakli bile gerekebiliyor. Diyabetlerde kaşıntılar, mantarlar çok bilinmeyen şeyler.
- Diyabetlilere neler önerirsin?
Doktoruyla teması hiç kesmeyecek. Doktorunu doğru seçecek, ona inanacak, doktorunun dediği aralıklarla sürekli olarak kontrole gidecek, tahlillerini yaptıracak. Özellikle böbrek tahlillerinin yaptırılması çok önemli. Kilo verin deniyor. Kan şekerinde dengelenme oluyor çünkü. Karaciğer yağlanması karaciğerin fonksiyonlarını bozan bir durum. Aslında biz sağlığımıza dikkat etmeliyiz. Son kitabımda da "akıllı hasta"yı anlattım.
- Akıllı hasta ne demek?
Akıllı Hasta'nın aslında bildiğiniz zekayla hiçbir alakası yok. Eğitimle, kültürle alakası yok. Neden? Baktığımızda en eğitimli, sosyo ekonomik açıdan yüksek insanlarda bile sağlık IQ'sunun düşük olduğunu gösteren davranışlara rastlıyoruz. Akıllı olan bir hasta öncellikle hastalıklardan korunmaya dikkat edecek. Ailesinde risk faktörü olan bir hastalık varsa - mesela kalın bağırsak kanseri kalıtımsal yanı belirlenmiş bir kanser- aralıklarla gidip kolonoskopi yaptıracak, doktoruna gidecek. Hastalık tanısı aldıktan sonra doğru doktoru seçecek, ameliyatsa hastaneyi iyi seçecek.
- Doğru doktor olduğundan nasıl emin olacağız?
Bir kere medyada yer alan haberlere hemen inanmayacak. İnternette çok kopya site var. Bakacak önce sitenin künyesi var mı diye. Aslında yapması gereken tıpta uzmanlık derneklerinin sitesine girecek. Örneğin diyabet dedik, Türkiye Endokrin Metabolizma Derneği'nin Türkiye Diyabet Vakfı'nın sitesine girecek. Televizyonlara çıkan doktorlardan da doktoru da seçecek. Mesela doktorun konuşma tarzına dikkat edecek, doktor talep yaratmaya mı çalışıyor? Adının önünde profesör olan herkesin doktor olmadığını bilecek. Otlarla tedavi oluyorsa doktorunu bilgilendirecek. Kısacası sağlığını kendi yönetecek. Kitabı da yazmamın nedeni şu: Biz sağlıkta uzman olan gazetecilere akrabalarımız, tanıdıklarımız, iş arkadaşlarımız hep doktor sorar, bilgi almak ister. Bizler şanslıyız, kendi ailemin sağlık problemlerinde hangi zamanda, hangi yere gideceğimi ya da kimden görüş alacağımı bildiğim için çok iyi çözebildim.
Ama Türkiye'de soracak kimsesi olmayan insanlar var. Çaresiz değiller, onu anlatmak istedim. Biraz yönetmelerine rehberlik etmek istedim. İnsanlar için güzel bir başvuru olacak, artı insanlar birçok haklarını bilmiyorlar. SGK'nın çok güzel hizmetleri var: Gözlük ihtiyacı olan biri şu an alabilir mi? Hastaneye gidilecek, orada ne kadar fark hizmeti ödeyecek? Bunları öğrenmeleri mümkün.
Rasim "akıllı" bir hasta
- Kitabınızda eşiniz Rasim Öztekin'le ilgili yazdıklarınız çok etkileyici.

Rasim'de 2005'den beri kalp damarı ile ilgili problem var, stent takıldı. Bir de kalp yetmezliği var. Şu an en son tedavide kalbine pil takıldı ve iki buçuk ayı yoğun bakımda geçen bir süreçti. Kalbine pil önce takılamadı, sonra ikinci bir girişimle takıldı. Ondan sonra pilin kablolarından biri çıktı. Üçüncü kez girdi. Böyle bir durumda biz hiç moralimizi bozmadık. Hastalara, hasta yakınlarına umut olması için bir hastanın iyileşme enerjisi nasıl harekete geçirilir. Biz hep hayatımızın geleceğinin filmini çektik, en mutlu olduğumuz yerde hissettik, geceleri ona da dedik, uyuyana kadar bunların hayalini kur diye. Bunlar zor günlerdi, geçti. Şunu da yazdım: Aslında Rasim "akıllı" bir hasta, ilaçlarını düzgün kullanan bir hasta. Tabi ki benim de olmamın avantajıyla doktorunu, hastanesini seçtik. Fakat Rasim gibi akıllı hastaların da yaramazlıklarını yazdım. Mesela ne yapar: Doktor der ki, tuzdan kaçın. Tuzu yoğun kullanır, tuzu seviyor. Soğuk havalarda dışarı çıkmayın der doktor. Karda Galatasaray'ın maçına gider. Bunları da yazdım. Tabi ki ben de çok akıllı bir hasta değilim. Ben de bu kitap projeleri süresince bitirme döneminde yirmi gün boyunca 2- 3 saatlik uykuyla yetindiğim oldu. Sonuçta bir gün çarpıntı problemim oldu, tansiyon 18'e çıktı. Ben acillik oldum. Aynı kardiyologa gittik. Bu sefer o hasta yakını, ben hasta oldum. Bu sefer de O dedi ki, doktor bey size söyleyeyim çok koyu çay içiyor, günde 20-30 bardak içiyor, uykusuz kalıyor. Sonuçta hepimiz sağlığımızı hiçe sayan riskli davranışlara girebiliyoruz ama önemli olan bize verilen sağlığa sağlık katmak.
Alternatif tıbba sıcak bakıyorum
- Alternatif tıbba inanıyor musun?

Alternatif tıbbı tamamen reddetmiyorum. Şu an Türkiye'de alternatif tıp umut tacirlerinin hareket alanı haline geldi. İnternete girdiğinde önemli hastalıkların isim hakkını bu bitkilerle şifa sömürüsü yapanlar aldı. Genellikle çaylar, karışımlar, tabletler yapıyorlar. Bunların olduğu bir ortamdan uzak durulmasından yanayım ama kullanılacaksa da doktora danışılması gerektiğinden yanayım. Kullandığınız ilaçla etkileşime geçebilir, karaciğere, böbreğe yan etki yapabilir. İlaçlar uzun süren çalışmalarla ilaç oluyorlar. İki üç bitkiyi karıştırarak yaptığınız bir hapla -ki bakanlık onaylı değil- hastalıkların tedavi olacağına değil kötü olacağına inanıyorum. Ancak şunu da anlıyorum; çok çaresiz kalınan hastalıklarda, tıbbın tıkandığı noktada, umut kesildiğinde insanların çare arayışını da anlayışla karşılıyorum. Ve ruhani meditasyon, yoga, müzikle terapi gibi alternatif tıbba sıcak bakıyorum. Tamamlayıcı tıp bence.
- Sağlıklı olmak için okurlarımız ne yapmalı?
Sağlıklı olmak için önce içsel mutluluk çok önemli. Sağlıklarını öncelikle hayatın merkezine koyacaklar, hiçbir şeyi ertelemeyecekler. Vücutlarına makine muamelesi yapmayacaklar ve hayata pozitif bakıp, stresten uzak duracaklar. Daha sakin bir ruh hali kan basıncı ve vücudun hormonları üzerinde etkili. Tabi ki onun dışında yiyeceğine, sporuna, sigara bırakmaya, uykuya dikkat edecek ve hiçbir zaman için hayatta en değerli şeyin sağlık olduğunu unutmayacak. Sağlık yoksa hiçbir şeyin anlamı yok.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.