ÖZNUR KARAKURT
Bugün size hasretten ve aşktan yanan iki sevgilinin kavuşmasını anlatacağım. Kavuşmalar beni her zaman duygulandırır. Buluşma anı hem sevinçlidir hem hüzünlü... Hani uzunca bir süre sevgililer ayrı düşmüştür. Hep o kavuşma anını düşlerler. Birbirlerini özlerler, bir araya gelmek için uğraşırlar, tüm bu uğraşların sonunda da bir gün bu buluşma gerçekleşir. İşte düşleri gerçekleşmiştir. Biz bu düşlerin gerçekleştiği ana, Sakarya nehrinin Karadeniz'e döküldüğü Yenimahalle'de tanık olduk. Adapazarı'ndan Karasu'ya gelirken Deniz köy tabelasını takip ederek geldiğimiz ilk köprüde karşılaştığımız manzarayla büyülendik. Bu manzara Sakarya ırmağının Karadeniz ile kavuşma anıydı.. Nehir tüm heybetiyle akar, denizine kavuşur; bu hem bir son, hem de bir başlangıç olur... Nehir burada enginliğe, özgürlüğe doğru yol alır. Deniz onu içine alır aynı zamanda kendi sonsuz derinliğinde özgürlüğünü kısıtlamadan bir kavuşmayı gerçekleştirir. Birlikteliklerinde bir zenginlik vardır. Aslında doğa bize yaşamımızla ilgili her şeyi anlatmaktadır. Yeter ki doğayı iyi inceleyip, hayatımızı doğaya uyarlayabilelim. İnanın hayatımızı doğanın güzelliklerinde yaşadıkça her şey çok daha kolay ve sağlıklı olacaktır. İlişkilerimizdeki tüm kavuşmaları ve birliktelikleri de Sakarya ırmağının denize kavuşması gibi yaşayabilsek, birbirimizin özgürlüklerini kısıtlamadan birbirimizin enginliklerinde kaybolarak daha da büyüyebiliriz. Yaşadığımız tüm kavuşmaları da bir zenginliğe dönüştürebiliriz. İlişkilerin ve tüm kavuşmaların böylesine güzel olması dileğiyle tüm manzarayı içimize çekerek nefessiz yağmurun altında öylesine uzunca bir süre kalakaldık.
SAKARYA VE KARADENİZ
Burası, Karasu'nun Yenimahalle denilen kısmıdır. İlçe merkezinden birkaç kilometre uzaklıktaki bu yerde, nehrin karşısına yolu bağlayan köprüyü geçmeden, arabamızı sağa kırıp az ilerde nehrin kıyısında durduk. Sakarya nehri, Kızılırmak ve Fırat nehirlerinden sonra Türkiye'nin üçüncü en uzun akarsuyudur. Eskişehir'in Çifteler ilçesi yakınlarından doğan Sakarya ırmağının kolları ile birlikte toplam uzunluğu 824 kilometre. Akarsuyun denize döküldüğü bu bölgede su, sakin ve genişçe akıyor. Nehir deniz kavuşmasını, yağmur altında seyrettik. Sıra sıra balıkçı teknelerinin sıralandığı nehirde, yağmurun da nehirle denizin kavuşmasını yağarak desteklediğini düşündük.
Yağmurdan dolayı keyifli bir yürüyüş ve bolca yansıma kareleri çekme fırsatımız olmadı. Ama bir çay bahçesinde sıcak çaylarımızı yudumlarken manzaranın doyumsuz keyfini yaşadık. Nehrin iki yakasına karşılıklı inşa edilen evleri ile burası bana İstanbul boğazının küçük bir prototipi gibi göründü. Evler mimari olarak göze batmıyor, hemen hepsinin önünde kayıklar ve balıkçı tekneleri var. Sakarya ırmağının sağ ve sol yakasında Karasu'ya bağlı iki yerleşim mevcut. Batısındakine İhsaniye, doğusundakine Yenimahalle denilmiş. Ulu çınarların süslediği çay bahçeleri ve lokantaların bulunduğu alanı var. Nehir boyunca biraz yürüyüp balıkçı restoranlarından birinde güzel bir balık yeme şansınız da var.
Aynı zamanda Yenimahalle, Karasulu balıkçılar tarafından doğal bir liman olarak kullanılmaktadır. Karasu Yenimahalle'de, yumurtalarını bırakmak üzere denizden nehre giren mersin balıkları nehrin uygun kısımlarında yuva yaparlar. Burası 30 kg ağırlığındaki Mersin balığı ve siyah havyarın üretimi ile meşhurdur. Karadeniz mersin balıklarının neslinin tükenmekte olduğu ve koruma altına alındığını da nehir boyunca asılmış olan tabelalardan öğrendik. Yağmur altında gezinti yaparak balık ağlarının yanından geçip nehrin denize karıştığı yere kadar gittik. Nehir bitip denizin başladığı yerde ise Karasu'ya doğru uzanan sahil başlıyordu. Burada da deniz, nehir, kum buluşmasına tanık olduk. Nehir boyunca dizilmiş çay bahçeleri, sıra sıra ulu çınarları, çınarların gölgesinde oturan halkıyla bu mevsimde Yenimahalle'yi inanılmaz huzur dolu bulduk. Günbatımında da eşsiz manzaralar yakalanabilineceğini düşünerek yolumuza devam ettik.
GÜRCÜ GÖÇMENLER
Şimdi de bir başka buluşmaya geldik. Burada da Melen çayı Karadeniz'ine kavuşur. Melen çayı, Düzce ilinin bir akarsuyudur. Akçakoca Melenağzı köyünden denize dökülür. Melenağzı, Düzce ilinin Akçakoca ilçesine bağlı bir köydür. Düzce iline 37 km, Akçakoca ilçesine 17 km uzaklıktadır. Melenağzı köyü adını; Karadenize dökülmekte olan Melen çayı ve bu çayın denize döküldüğü ağız kelimelerinin birleştirilmesinden almıştır. Köyde Gürcü gelenek ve görenekleri günümüzde de yaşatılmaktadır. Buraya yerleşik Kafkas Gürcü göçmenleri, Batum'un Karadeniz sahillerinden 93 Harbi diye anılan 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı sonrası, Rus istilasından kaçmak suretiyle bu bölgeye gelmişlerdir. Burayı vatan edinerek, bir daha da Melen çayı deltasından ayrılmamışlardır. Melen çayı deltası halk arasında Melenipiri diye adlandırılmıştır. Bölge halkının çoğunluğu balıkçılık, fındık üreticiliği ve turizm ile geçinmektedir. Aynı zamanda yerli turistlerin deniz mevsiminde çok tercih ettikleri mükemmel plajı görülmeye değerdir. Köyün eğitim düzeyi oldukça yüksektir. Köyde yetişen gençlerin yüzde 65'i yüksek okul, tamamı lise ve dengi okul mezunudur. Köyün bütününde günlük konuşma dili Türkçe'nin yanında Gürcücedir. Bazı Türkçe kullanılan isimler dışında Gürcüce'nin Acara- Guria lehçesi konuşulmaktadır. Köy halkı köyün otantik doğal yapısını korumaya azami özen göstermektedir yalnız eski doğallığı her geçen gün modern çağa kurban edilmektedir. 2000 yılından itibaren hızlı bir yapılaşmanın yaşandığı Melenağzı doğal güzelliklerini halen korumaktadır. Özellikle yazları turizm açısından turistlerin tercih ettiği doğal güzellikleri yanı sıra geniş plajı ve essiz günbatımı köye ayrı bir zarafet katmaktadır.
YEREL LEZZETLER
Hem modern anlayışı hem de yerel kültürümüzü bir arada bulabileceğiniz Melenağzı'nda balık keyfi de ayrı bir yer tutar. Neredeyse yerli her erkek balık tutkunu. Avlanma mevsiminde her gün evlerden balık kokusunu duyabilirsiniz. Balığın dışında mısır ekmeği, kara lahana dolması, mancar, minci (lor peyniri) gibi çeşitleri saymamıza gerek bile yok sanırım. Kocaali ilçesini 20 km kadar geçtikten sonra da Melenağzı'na ulaşabilirsiniz. Fındıkçılık ve balıkçılığa dayalı ekonomisi ve Karadeniz iklimiyle sizi kucaklayan bir köydür.
Nehirlerin, çayların sevdikleri Karadeniz'e kavuştukları gibi herkesin sevdiklerine kavuşması dileğiyle Melenağzın'dan ayrılıyoruz. Bizim gezimizin çok huzurlu geçtiği Melenağzı'na hafta sonunda bir kaçamak yapın... Sonra zaten hep gideceksiniz...
