Onu hüzünlü hikayesiyle liseli bir genç kız olarak tanıdık ekranlarda. Ancak bambaşka bir rolle, içine kapanık ağırbaşlı ve muhafazakar bir karakteri canlandırdığı dizide yaşadığı aşkla dikkatleri çekti desek yeridir. Sinem Öztürk, sağlam adımlarla ilerlediği oyunculuk kariyeriyle ve yakınlarda başladığı sunuculuk deneyimiyle ekrandaki yüzünü sağlamlaştırıyor. "Arka Sıradakiler"in Gamze'si, "Huzur Sokağı'nın Şükran'ı, Fikir Atölyesi'nin dingin sesi Sinem Öztürk, tüm enerjisi, tavrı ve tarzıyla TRT Dergisi'ne konuştu...
- Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
Oyunculuk serüvenim "Duvar" dizisiyle başladı. Ardından beş yıl boyunca "Arka Sıradakiler"de Gamze karakterini canlandırdım. Geçirdiğim beş yıl benim için çok önemli ve özeldi. Çok başarılı ve oyuncu kadrosunun çok sağlam olduğu dizilerin bile bir kaç bölümle yayından kalkma durumunda kaldığı günümüzde, uzun soluklu ve sevilen bir dizide var olmak büyük bir şans. Yepyeni ve genç bir ekip olarak Hamdi Alkan önderliğinde aynı zamanda okul diye tabir edebileceğim çok mutlu bir 5 sezon geçirdim. Bu yüzden proje bittikten sonra bir sonraki karakter için titiz bir seçim yapmak gerekti. Gamze'nin kalıplarından çıkıp yepyeni bir karaktere bürünmem gerekiyordu. En doğru kadar "Huzur Sokağı"nda özdeşleşmekti. Biz de yolumuzu böyle çizdik ve şu anda mutluyum.
- Gelen teklifleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kurallarınız var mı?
Menajerim Ali Sabuncugil ile birlikte senaryoyu ve karakteri değerlendirdikten sonra, proje içimize sinerse ailemin fikrine de başvururum. Projenin benim kariyerime neler katacağını düşünmekle birlikte benim de projeye en iyi şekilde fayda sağlamam için nelere dikkat etmemiz gerektiğini enine boyuna düşünürüz. Kurallarım var tabi ki.. Her proje bir öncekinden bir adım önde olmalı ve canlandırdığım karaterler birbirine asla benzememeli diye düşünüyorum. Tek tip oyunculardan hiç hoşlanmam. Bir oyuncu canlandırdığı karakterler gibi değişkenlik göstermeli. Sıradanlıktan uzak durarak izleyiciyi şaşırtmalı.
KISA FİLM BAŞKA - Kısa film tutkunu olduğunuzu duyduk, bu alanda sizi cezbeden ne oldu?
Okul yıllarım boyunca birçok kısa film yönetmenliği ve oyunculuğu yaptım. Az ve öz bir anlatıma sahip olan kısa filmlerin hayatımda yeri çok ayrı ve özel. Filmlerimizle önemli festivallerde güzel dereceler aldık. Teknik imkanlarımızın kısıtlı olduğu öğrencilik yıllarında senaryosundan kurgusuna kadar çok büyük bir emek sarf ederek oluşturduğumuz filmlerin başarısı, benim kendime olan güvenimi ve işime duyduğum sevgimi pekiştirdi. Çektiğimiz sahneleri kurguladığımızda yaşadığımız sevinci anlatmam mümkün değil, bambaşka bir heyecandı. Kamerayı, ışığı ve kurguyu bilmek bir oyuncu için de avantaj bence.
- Son dizi projenizde bambaşka bir role büründünüz, bu cesur yaklaşımın nedeni neydi?
Bir oyuncu yer alacağı projeyi birçok açıdan değerlendirir. Yapımın güvenilir olması, oyuncu kadrosu, hikaye ve karakterlerin hikayedeki yeri ve önemi. Eğer bu konularda tatmin olmuşsam ve karakterleri enine boyuna düşündükten sonra sevmişsem, cesarete pek gerek kalmıyor diye düşünüyorum. Çünkü bir oyuncu severek canlandıracağı ve başarılı olacağına inandığı karakteri mutlulukla ve heyecanla üzerine giyer. Şükran karakteri aşkının, duruşunun ve gücünün büyüklüğüyle beni fethetti. Bir önceki projemden ve Gamze'den keskin hatlarla sıyrılmış olması dolayısıyla cesaret yerine büyük bir hevesle ve heyecanla kabul ettim.
- Şükran karakteriyle benzeştiğiniz ya da ayrıştığınız noktalar neler?
Ben Şükran gibi sabırlı değilim daha tez canlıyım. Onun kadar anlayışlı, yumuşak başlı ve sakin olamayı isterdim. Karşılık bulamadığım aşkımı bu kadar yoğun yaşayamaz, bir noktada dayanamayıp kaçardım. Hatta bazen dayanamayıp sette Kutsi'ye "Ah bana kalsa sen görürdün şimdi! Bu kadar hasarsız kurtulamazdın!" diye takılıyorum. İşin şakası bir yana duygusallığımız ve arkadaş canlılığımız dışında Şükran'la karakter anlamında pek benzemiyoruz.
- Yönetmen koltuğuna sıcak baktığınızı söylemişsiniz neden kamera arkası?
Ben yönetmen olma hayaliyle daldım sinema dünyasına ama kendimi kamera önünde buldum.Yazdığım ve anlatmak istediğim hikayelerim var. Fakat kamera arkası için daha erken. Şimdi hedeflerime planladığım yolun paralelinden, oyuncu olarak ilerliyorum. Bu süreçte hikayelerimi güçlendirip, sevdiğim yönetmenleri ve flimlerini takip ediyorum.
- Sunuculuk fikri nasıl gelişti?
Üniversite yıllarımda spikerlik ve sunuculuk eğitimi almıştım. Bugüne kadar sunuculuk teklifi gelmişti fakat nitelik ve içerik olarak tatmin olmamıştım. "Fikir Atölyesi" kalitesi ve içeriğiyle beni cezbetti. Sunmaktan ve her hafta tasarıma dair yeni bilgilerle donanmaktan keyif alıyorum. İzleyiciyi sıkmayan tasarım ve sanat alanında verimli olan 30 dakikalık bir program. Mimari, heykel, resim, teknoloji, güzellik... Tasarım fikrinin olduğu, hayata dair her şeyi anlatıyor "Fikir Atölyesi"...
FARKLI BİR TECRÜBE - Fikir Atölyesi hayatınıza neler kattı?
Sanat ve tasarımla bezenmiş bir dünyanın içinde buldum kendimi. İş yoğunluğu sebebiyle ulaşamadığım bilgiler ve güzelliklerle buluştum. Ülkemizi yurtiçi ve yurtdışında başarıyla temsil eden mimarlar, tasarımcılar ve sanatçılarla bir araya gelip söyleşi yaptım. Birbirinden güzel mekanlar, restore edilmiş tarihi binalar, oluşumu yıllar süren dev koleksiyonlar ve birbirinden ilginç tasarımlarla tanıştım. Benim için çok önemli bir tecrübe.
- Ailevi ilişkileriniz nasıldır?
S.Ö: Birbirine çok bağlı bir aileyiz. Eğlenceli, enerjik ve çocuklarıyla dost olabilmeyi başarmış bir ailenin evladı olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Hem kariyerim hemde evliliğim de beni destekleyip, bana güvendiler. Başarımın ve mutluluğumun önemli bir kısmını güzel aileme borçluyum.
-Yakın bir zamanda sevdiğiniz kişiyle hayatınızı birleştirdiniz. Evliliğe bakış açınız değişti mi?
S.Ö: Evlilik kutsaldır. Kariyer yapma derdine düşüp düzenli bir yaşamdan ve aile olmanın sorumluluğundan kaçmanın uzun vadede insanı mutsuz edip yalnızlığa sürekleyeceğine inanıyorum. Başarı ve mutluluk paylaştıkça çoğalır. İyi bir aile içinde büyümek, beni hep en az benim ailem kadar güçlü bir aile kurmaya yöneltti. Gün boyu yaşadığım iş stresimi de paylaşıyorum. Yanımda sevdiğim güvendiğim ve huzur bulduğum bir eşim olması beni hayata karşı daha güçlü kılıyor.
-Hedeflediğiniz noktaya ulaşmak için neler yaparsınız?
S.Ö: Mesleğimi ev iyi şekilde icra edip, hızlı yerine önemli ve sağlam adımlarla ilerlerim. Vereceğim her kararı uzun vadede düşünürüm. Tembellikten nefret eder, çalışmaya enerji bulurum. Şuna dizi ve programın dışında "Sadece Bir Hafta" adlı oyunda Sophie karakteriyle er meydanına çıkacağım. Tiyatro sahnesinde izleyicimizle aynı havayı solumak ve canlı performans göstermek benim için yepyeni ve tarifsiz bir heyecan. Hedeflerim doğrultusunda yorulmadan usanmadan çalışırım. Çünkü işimi çok seviyorum.
"Karşılıksız sevgi için mücadele edemem" - Aşkı nasıl tanımlıyorsunuz?
Aşk, acısı bile özlenen, insanın zaman zaman mazoşistleştiği bir duygudur. Aşık olduğun kişinin tam anlamıyla seni sevdiğine ve senin olduğuna inanıp, kafandaki soru işaretleri azaldığında büyük aşk başkalaşım geçirerek sevgiye dönüşür. Aşktaki endişe, titreyen dizler, hızlı nabız, tutku ve heyecan, yerini huzura, güvene, yaslanılacak bir omuza ve sevgiyle yumuşayan bir kalbe bırakır. O yüzden ben yorucu aşkın yerini sevgiye bırakmış zamanlarını seviyorum. Ben karşılıksız bir aşk için mücadele edemem yorulurum. Üzülme korkusuyla kaçar giderim. Şükran'ın hayretle ve hayranlıkla canlandırıyorum. Çünkü sevdiği adamın başkasıyla bile olsa mutluluğunu diliyor. Herkesin kolay kolay yapamayacağı fakat takdir ettiğim bir durum bu.
Tasarımlara şaşkınlıkla bakıyorum - Tasarım dünyasına nasıl bakıyorsunuz?
Tasarım dünyasına ilgiyle ve gün geliyor şaşkınlıkla bakıyorum. En çok keyif aldığım mekanlar, usta mimarlar tarafından aslına sadık kalınarak restore edilmiş tarihi yapılar. Tarihe ilgim çok büyük bu yüzden yaşanmışlığın hüküm sürdüğü ve doğallığı korunarak yenilenmiş büyülü yapılar beni adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor.
Dekolteye ihtiyaç duymadan! - Sinem Öztürk bir şey tasarlasaydı bu ne olurdu?
En- Tari markası altında bayanlara yönelik kıyafet tasarımı yapmaya başladık. Güzel bir ekibimiz var. Sadece kumaş ve dikim kalitesiyle dekoltenin vuruculuğuna ihtiyaç duymayan kadınlar için tasarımlar yapıyoruz. Her bayanın kendi tarzına göre kombinleyeceği ürünlerimiz çok yakında internet üzerinde görücüye çıkacak. Heyecanlıyız.
