SELAMİ KALAY
Hafta sonu, Kaçkar Dağcılık Kulübü'nün hareket ve neşede sınır tanımayan üyeleriyle Ovacık- Hamzababa köyleri arasındaki 14 km'lik rotayı yürüdük. Bu yıl biraz gecikse de dağlar yine rengarenk çiçeklere bürünmüş ancak baş döndürücü kokularını paylaşmaya henüz hazır değiller. Gerisini ben anlatmayayım, en iyisi siz bir Pazar günü dağcılık kulüplerinden birisiyle doğaya atın kendinizi. Performansınıza uygun gruplandırmalar yapıldığı için zorlanmadan, temiz havada, ağaçlar, çiçekler, kuşlar arasında yürüyüş yapıp dayanıklılığınızı arttırın. Bu arada köylülerle sohbet edip farklı kültürleri de yakından tanıyabilirsiniz.
İzmir'den Ankara istikametine devam edip Kemalpaşa ilçesine gelince, çıkışta Bağyurdu- Turgutlu tabelasını takip ediyorsunuz. Kemalpaşa'dan yaklaşık 18 km. sonra Sarılar- Ovacık köy sapağından sağa dönüyorsunuz. Bu esnada sırasıyla Örnekköy, Armutlu, Ören, Yiğitler ve Bağyurdu'ndan geçiyorsunuz. Sapaktan sağa döndükten sonra yaklaşık 10 km. sonra Ovacık köyüne ulaşılıyor. Yolculuk sırasında kızılçam, karaçam, meşe ve kestane ağaçları arasında ilerlerken, Kemalpaşa Ovası ve Spil Dağı'nı net olarak görebileceksiniz.
ASIRLIK ÇINAR VE TARİHİ ÇEŞME
Kiraz, üzüm, ceviz ve kestanesiyle ünlü Ovacık köyünün girişinde, asırlık çınarın altındaki mermer çeşme karşılıyor yolcularını. Çeşmenin üzerinde, "Sinancılar, Ovacık, Kızıloba, Bayındır, Tire, Aydın yolunun hatırası olarak, İzmir Valisi Kazım Paşa tarafından yaptırılmıştır. 19 Kanunu evvel 1932" yazıyor. İzmir'in Gazi Mustafa Kemal Atatürk dönemindeki valisi Kazım Dirik zamanında, İzmir civarında açılan, dağları aşan bu yolların tümünde, o kutlu çabanın anısını yad eden çeşmeleri görmek bugün de mümkün. Karaburun ve Foça yolunda, Kemalpaşa Karabel geçitinde, Tire- İncirliova geçişinde, Ödemiş Bozdağ yokuşunda, Tire Başköy- Habipler- Germencik geçişinde ve hatta bugün Tire Eğridere köyünden Aydın'ın Paşa Yaylası'na giden dağ yolunda şekli değişse de bir kısmının suyu akmasa da bu çeşmeler bir şekilde ayakta kalmışlar.
Köyün karşısında bulunan Çal Dede Dağı'nı daha önce yürüdüğümüz için bu haftaki rotamız Hamzababa Köyü. Ovacık'ın içindeki orman işletme binasının yanından Sakarya Tepe'ye doğru tırmanışa geçiyoruz. Zirvedeki yemek molasının ardından, sırt hatlarını takip ederek Zeamet ve Gökgedik köyleri arasındaki Hamzababa köyüne ulaştığımızda, 14 km'lik yürüyüşün keyifli yorgunluğunu çıkarmak kalıyor gruba. Zira ev yapımı şaraba, tesadüfen orada bulunan davul zurna ekibi eşlik ediyor. Gerisi iyilik, sağlık.
HAMZA BABA
Hamza Baba, Horasan'ın Bolayır köyünde 1220 yılında dünyaya gelir. İlk eğitimini Ahmet Yesevi dergahından almış, oradan Hacı Bektaşi Veli Dergahı'na geçmiş. Bu dergahta; şeriat, tarikattan sonra marifet mertebesine ulaşmış. "Saruhanlı beyliğine görevlendirilen Hamza Baba Suluca, Karahöyük'ten Manisa'ya gelir. Saruhan beyliğinde dergahını kurar ve Türk-Alevi töresini yaymaya başlar. Hamza Baba'nın sevgi, saygı, hoşgörü ve sevecen tavrı umulandan çok müritlerin yetişmesine neden olur. Bu durumdan rahatsızlık duyan Sünni ulemalar Hamza Baba'yı Nif Bey'i Ali Paşa'ya şikayet ederler. Ali Paşa, Hamza Baba'yı cezalandırmak maksadıyla dergaha gelir. Yesevi-Bektaşi felsefesini öğrenince dergahı kapatmayı bir yana, mükafat olarak Hamza Baba'ya "Ocak" olarak arazi tahsis eder." Bir müddet sonra Hamza Baba Manisa'da Saruhan beyini ziyaret eder. Ona: "Hakk'a kavuşacağını ve vedalaşmaya geldiğini" söyler. Saruhan beyinden dergaha ve dervişlere zarar gelmemesini diler. Daha sonra Hamza Baba, misafir kaldığı odaya geçer ve ruhunu teslim eder. Saruhan beyi Hamza Baba'nın cenazesini alır ve bugünkü yere gömdürür. Daha sonra İkinci Murat döneminde türbesi yapılır.
ÇAL DEDE DAĞI
Çal, kelime anlamı olarak taşlık yer, çıplak tepe demek. Ancak Horasan'dan Anadolu'ya göçen Türkmen boyları için bundan daha fazla anlam taşıyor. Çevreye hakim dağların, kutsal saydıkları zirvelerine atalarının mezarlarını yapmışlar. Gösterişten uzak, çevredeki taşların üst üste dizilmesiyle oluşan bu kutsal mekanlara, dileklerinin gerçekleşmesi inancıyla renk renk tülbentler, bezler bağlamışlar, dileklerini yansıtan işaretler koymuşlar. Uzun yolculukları boyunca, yaşadıkları yerlerin dağlarına, tepelerine, yaylalarına verdikleri isimlerle bir anlamda kendi tarihlerini yazmışlar.
Çal Dede Dağı, Kemalpaşa ilçesine bağlı Bağyurdu, Ovacık ve Yenikurudere köyleri arasında. Zirvesi 1387 metre. Ovacık'tan başlayarak zirveye yapılacak bir yürüyüş, gidiş dönüş yaklaşık 16 km daha fazla yürümeyi tercih edenler için, zirveden Bağyurdu'na devam etmek iyi bir seçenek olabilir. Bu rota 25 km'yi buluyor. Zirveye kadar, kızılçam, meşe ve makiler arasından, dik çıkışlarla serbest tırmanış yapılabileceği gibi, orman yolundan da kolayca ulaşılabiliyor. Ovacık ve Yenikurudere köylerinin kuşbakışı görülebildiği zirveden, vadileri dolduran sislerin görüntüsü Karadeniz yaylalarını aratmıyor. Orman gözetleme kulesinin altı dağcılar için uygun bir mola yeri. Dağa ismini veren Çal Dede mezarı, ne yazık ki defineciler tarafından açılarak tahrip edilmiş.
