ŞAFAK İNCE (HABER MERKEZİ)
2012 yılının kasım ayında yayınlanan ilk kitabı "Ben, Kendim ve Bergen"de anlattığı 'ötekilerin' öyküleri ile beğeni toplayan İzmirli Gazeteci Yazar Ayşe Başak Kaban, bu sefer bir romanla okuyucu karşısına çıktı. "Kırık Kalp Sendromu" özellikle kadın okuyucuları tam kalbinden vuracak. Kitap aşkı, aşk uğruna çekilen acıları, acıların içerisinde varoluş mücadelesini, ihtirası ve intikamı usul usul anlatıyor. Tüm bunlarla birlikte hiç fark ettirmeden Türkiye'de kadın olmanın zorluklarından; genç kızlıktan, evliliğe, bekar annelerin yaşadığı sıkıntıdan, bekarete, sekse dair kadınların hapsedildikleri pek çok duvarın ardına bakıyor ve tüm bunları insan hayatının olmazsa olmazı 'Aşk' çemberinin içerisinde değerlendiriyor.
HERKESİ YAKAR - Aşkın hayatımızdaki yeri gerçekten bu kadar mühim mi?
Değil mi? Kim aşkın hayatımızı hiç etkilemediğini iddia edebilir ki? Bunu söyleyen ya enayidir veya gerçek aşkla hiç tanışmamıştır.
- Kırık Kalp Sendromu nasıl oluştu?
Sanırım yıllardır biriktirdiklerimle meydana geldi. Okuduklarım, işittiklerim, çok yakınım olan kadınların yaşadıkları ve elbette benim yaşadıklarım. Aşkın dokunmadığı, dokunup yakmadığı kimseyi tanımıyorum.
İRİS VE DİĞERLERİ - Aşkın intikamı olur mu?
Olmaz mı, yüzyıllardır dünya aşk acıları üzerinden dönüyor. Aşk uğruna savaşlar çıkıyor, cinayetler işleniyor, dağlar deliniyor. İçerisine ihanet girdiğinde durum daha da değişiyor. Aldatılan olmak çok acı, bu gerçekle yüzleşmek çok zor. Aldatılmanın ötesinde aldanmış olma hissi. İşte o feci bir durum; ister istemez intikam davulları çalmaya başlıyor.
- Sanırım romanın kahramanı İris de böyle doğuyor?
Evet, İris çok sevilip çok kandırılan bir kadın. Genç bir kadınken evli bir adamla yaşadığı bir ilişki var adama çok aşık ama başka bir kadının kocası ile beraber oluyor ve bunu umursamıyor. Sonraki yıllarda aynı şey kendi başına geliyor yani İris hem aldatılmaya neden oluyor hem aldatılıyor. Biz İris ile beraber aşkın pek çok durumu ile yüzleşiyoruz. İris gibi sayısız kadın olduğunu düşünüyorum, biliyorum. Kocası, sevgilisi tarafından defalarca aldatıldığı halde, ilişkisine sahip çıkan ve sahip çıkmaya çalıştığı kadar batan...
- Ve "Artık yeter" diyerek, intikam almaya mı başlıyor?
Üstelik bunu tek başına da yapmıyor. Kendisi gibi yaralı başka kişilerle bir araya gelerek eyleme geçiyor.
- Kadınlar gerçek hayatta aşk intikamına soyunur mu?
Aldatılan bir insanın yapamayacağı şey yoktur diye düşünüyorum. Ama kadınların aşk intikamları genelde öldürmez, süründürür. Kadınlar aşka aşık; belki öyle yetiştirildikleri için en azından bizim neslin büyürken dinlediği masallar ortada işte. Bir prens çıkacak ve biz aşık olup evleneceğiz. Ama hayat öyle değil; öptükten sonra kurbağaya dönüşen prenslerle çevrili etrafımız.
- İlk tepkiler nasıl?
Kitap henüz çıktı ama gelen yorumlar çok tatmin edici; yaşadıklarını yazdığımı söyleyenler çoğunlukta; aşk acısı yaşayan bu kadar çok insanın olduğunu bilmiyordum açıkçası. Erkek okuyucuların sevmesi ise ayrı bir keyif oldu tabii
BİR YANILSAMA - Aşk bir hastalık mı peki?
Bilim insanları öyle söylüyor; ama kitapta aşkın kutsadığı karakterler de yok değil. Aşk, bir yanılsama bence. Yaşanırken çok keyifli; dediğim gibi aşktan sonrası mühim, bunun için de gerekli olan tek şey dürüst olmak. Kadın, erkek herkesin karşısındakinden beklediği tek şey dürüstlük. "İlişkimiz bitti," diyeceksin, bunu söyleyebilmek önemli. Tüm insanların tahammül edemedikleri tek şey aldatılmak, aptal yerine konmak.
Bizim sınırlarımızı başkaları çiziyor - Romanda sıkı bir toplum eleştirisi de var...
Toplum kuralları erkek zihninden çıkıyor bu da kadınların yaşamasını, insanca yaşamasını feci derecede engelliyor. Kadınlar çok küçük yaşlardan itibaren engellemelerle, yasaklarla karşı karşıya kalıyor, sınırları başkaları tarafından çiziliyor. Kadının özgürleşemediği toplumlar eninde sonunda çöker. Kırık Kalp Sendromu'nda yer alan kadın karakterler Türkiye'de yaşanan kadın- cinsellik- ilişki üçgeninden nasibini almış olanlar.
