NİHAN YARKENT
Ege'de otomotiv sektörünün nabzını o tutuyor. 30 yıl önce 10 metrekarelik bir dükkanda işe başladı. Türkiye'nin son 2 büyük ekonomik krizinden, yatırımda geri vitese atmayıp büyüyerek çıkmayı başardı, sektörde gaz pedalını kontrol eden adam oldu. Son yerel seçimde CHP'den Bornova Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu ancak partisince aday gösterilmeyen Ege Otomotiv Derneği Başkanı Mustafa İduğ'un siyasette de geri vitese takmaya niyeti yok. Kararlılığını ise "Başka İzmir yok. Emekli olup balık mı avlayacağım? İzmir'de işadamı olup da bu cesareti gösteren çok kişi yok. Siyasete devam" diyerek net bir şekilde ortaya koydu. Seçimde DSP'den gelen teklifi geri çevirip sahip çıktığı CHP'ye "Eğer kişisel tercihler belliyse, aday adaylarına zaman kaybettirmeyin" uyarısı da yapan Mustafa İduğ, o 10 metrekarelik dükkandan bugün geldiği noktayı Yeni Asır'a anlattı.
- Çocukken her erkek çocuğu arabaları sever. Hayalinizdeki araba neydi?
Evin önüne hep tekerlekler çizer, o kocaman Chevrolet'lerin içine binip, kendimi sürerken hayal ederdim. Ama hayat başkaydı, çalışarak geçen bir çocukluğum oldu. Lokantada, pidecide çalıştım. Atatürk Stadı'nda seyircilere karton ya da gevrek satardım, çalışmadığım yaz yoktu. Böylece esnaflığı öğrendim.
SOYADIMIZA GÜVENDİM - Sektöre nasıl adım attınız?
Babam Almanya'da işçiydi. Türkiye'ye geldikten sonra ağabeyime motor yağı satan iş kurdu. O tarihlerde deterjan satan bir firmada çalışıyordum. Ama babamdan dolayı da işi biliyordum. 1983 yılında hiç sermayem olmamasına karşın 2. Sanayi Sitesi'nde, piyasa kredisiyle motor yağı satan 10 metrekarelik bir dükkan açtım. Ailenin soyadına güvenerek iş yapmaya başladım.
- 80'li yılları kriz dönemleri izledi, ayakta nasıl kaldınız?
O yılllarda Özal Başbakan idi. Ülkenin ticaret hacmi genişliyordu. Ben cesaretli bir girişimciydim. 1994 ve 2001 krizlerinden büyüyerek çıktım. Yatırımlarımı kriz döneminde yaptım. Herkesin dükkan kapattığı dönemde ben açtım. Bakkal bile gece 22.00'de kapatırken ben açık kaldım, Pazar günleri dahi kapatmadım. Bu sayede müşteri kazandım. Arandığında hep bulundum. "İduğ'da vardır" dedirttim. 34 yıl oldu. Fedakarlıkla oldu. Girişimcilere nasihatim, biz müşteriye dokunduk. Yakın olduk. İnsana dokunduk.
- Şu an gelinen nokta nedir?
Otomotiv yedek parça ile uluslararası bir markanın (Castrol) Ege Bölgesi temsilcisi olarak 70 kişilik bir istihdam yarattık. Türkiye'de otomobil sayısının yüzde 10'una cevap veriyoruz. Alman marka otomobillerin madeni yağ tedariğini yapıyoruz. Yıllık 700 bin aracın madeni yağ ihtiyacını karşılıyoruz.
- Bornova'da belediye başkan yardımcısıydınız ve CHP'den başkanlık için aday adayı oldunuz. Neden olmadı?
Donanıma bakılmadı, kişisel tercihler etkili oldu. Doğru kararlar verilemedi. CHP'de kişisel tercihler ağırlık kazandı. Burada donanımlar kıyaslansaydı sonuçlar farklı olurdu. Kişisel tercihler belliyse zaman kaybettirilmesin.
SİYASETTEN VAZGEÇMEDİM - Bu noktada eleştiriniz yok mu?
Siyasette Ankara, İzmir'e 'garanti' olarak bakıyor. 'Nasılsa kazanırız' mantığı vardı. Ankara ve İstanbul önemliydi, İzmir ile ilgilenmediler. Strateji İstanbul ve Ankara üzerine kurulmuştu. İzmir'de "nasılsa kazanılacak" anlayışıyla pas geçildi.
- Pişman mısınız?
Hiç de pişman değilim. Çünkü başka izmir yok.
- Vazgeçmiş değilsiniz yani?
Bizde geri vites olmaz. Kolay kolay birşeylerden vazgeçmem. Bize görev verilirse kaçmayız.
- İşadamları neden siyasete uzak?
Ben siyasete girerken ailemden 22 kişiyle toplantı yaptık ve 20 kişi bana "Hayır girme, rahatını bozarsın. Çalıştırdığın insanlar var" dedi. İşadamları siyasetten bu nedenle uzak duruyor. Bense fedakarlık yaptım. Siyasette almak için değil de vermek için gelenler asla kaçırılmamalı.
LÜKS OTOMOBİL SEVMEZLER - İzmirli nasıl arabayı sever, lüks araba mı hızlı araba mı?
İzmirli değerini kaybetmeyen otomobil kullanmayı sever. Az yakıt harcasın, tasarruflu olsun ister. Bir otomobili gösteriş için değil, fonksiyonları için alır. Parasının olduğunu göstermez. En büyük iş adamı bile çok lüks otomobile binmez.
- Bunu markaya dökersek?
İstanbullu Porsche alır, İzmirli Mercedes ya da BMW'ye biner. Aslında bunun nedeni de şudur; İstanbul'da genç işadamı fazla, araba tercihleri de ona göre oluyor. İzmir'de ise işleri, babalarından devralan nesil var ve onların babaları Mercedes ya da BMW'ye biniyor, çocukları da bunu devam ettiriyor. İzmir'de hız tutkunu da azdır, garanticidir, riski sevmez.
Piyasaya eleman yetiştiriyoruz
- EGOD olarak hedefiniz nedir?
EGOD'un en büyük hedefi; meslek liselerinden mezun olanları piyasada aranan niteliklere sahip kılıp, sektörde işe yerleştirmek. Çünkü 2.5 milyon işsiz var ama sektör 250 bin işçi arıyor, gelen yok. Türkiye'de her 100 öğrencinin 11 tanesi meslek lisesi mezunu. İstihdamdaki payları yüzde 2. Bunu ikiye katlarsak hedefimize ulaşacağız.
Emeklilik yerine sorumluluk aldım - Siyasete neden girdiniz?
Sivil toplum örgütlerinde elde ettiğiniz bir deneyim var. Kendi bölgenizde baktığınızda o deneyimi uygulama şansınız siyasi alan. Bir iş adamı olarak benim sorumluluğum ne olabilir? Sadece para kazanmak mı? Peki sahip olduğum o bilgi ve deneyimi aktarmazsam ne yapacağım? Emekliliğimi ilan edip balık mı avlayacağım? Ben, sorumluluğu alma cesareti gösterdim. İzmir'de bu sorumluluğu gösteren yok. Hele özellikle işadamıysanız çok kişi yok.
