İRAN / SUNAY DOĞAN
İran; ilk seferinde korkarak gittiğim ama ikinci sefer gitmek için can attığım ve korkusuzca gittiğim şu an ise üçüncü kez gidebilmek için planlar yaptığım gizemli, etkileyici, mistik ve keşfedilecek yüzlerce yönü, güzelliği olan bir ülke...
Ülkenin siyasi rejiminin ürkütücü olduğu tartışmasız hele bir de kadınsanız korkunuz iki kat oluyor ama gördüğünüz güzellikler ve tüm kuralların sadece şekilden ibaret olduğunu farkettiğinizde korkunuz yerini şaşkınlığa bırakıyor. Tabii bu ülkede yaşamıyor ve ülkenize dönecek olmanızın da bu rahatlamada çok büyük etkisi var.
İZMİR'DEN DİREKT UÇUŞ
Şu an İzmir- Tahran arası Atlasjet uçuşları bulunmakla birlikte biz İstanbul aktarmalı olarak Tahran'a gittik. İstanbul'dan İran Air'e bindiğimizde her şey çok normaldi ancak İran hava sahasına girdiğimiz an bir anons yapıldı ve birden uçaktaki herkes değişti. Bizimle uçağa binen skinny jeanlı, full makyajlı, bakımlı, çok güzel İran kızları birden uzun kollu ve kalçalarına kadar örten uzun giysilerden sonra başlarını örtmeye başladılar. Tabii ki hemen biz de aynısını yaptık. Örtünmenin zorunlu olduğu bu ülkede başının üzerine küçük bir örtü bile koysan saçını örtmüş sayılıyorsun, saçının gözükmesi, makyaj yapman, dikkat çekici renkler kullanman asla sorun değil. Ülkede kadınların sadece yüzleri ve elleri tamamen açık olduğu için kadınların büyük bir çoğunluğu yüzüne estetik ameliyat yaptırmış, tırnaklarda ise hiç görmediğiniz renk ve desenleri görüyorsunuz.
SERİNLETİCİ KANALLAR
Tahran kelimesinin anlamı sıcak demekmiş. Elburuz dağlarına sırtını dayayan Tahran'da şehrin içinde her sokak ve caddenin iki yanından küçük kanallarla su akıyor. Önce buna anlam veremeseniz de sonra çok mantıklı açıklamasını dinlediğinizde hayran kalıyorsunuz. Yazın bile zirvesinde kar eksik olmayan Elburz dağlarından eriyen kar suları şehri serinletmek için bu kanallara veriliyormuş..
Tahran'da görülmesi gereken yerlerin başında Şah döneminden kalan Sadabad Sarayı, 1971 yılında Pers İmparatorluğu'nun kuruluşun 2 bin beşyüzüncü yılı onuruna yapılan Özgürlük Anıtı, uzmanlarına göre dünyadaki en değerli mücevher koleksiyonunun bulunduğu Mücevher müzesi ve kapalı çarşıdan çok daha büyük olan Ortadoğu'nun tüm gizemini barındıran Bazar-ı Bozurg (Büyük Pazar), Gülistan Sarayı sayılabilir.
AŞKIN SARAYI
Şah'ın sarayı olan Sadabad Sarayı'nda her şey çok güzel ama yeşil bir odada arkadaşımın dayısı bir hikaye anlattı. Beni en çok etlikeyen bu oda oldu sanırım. Baştan başa zümrüt yeşili olan odada Şah Rıza'nın Farah Diba ile evli olmasına rağmen ilk eşi Süreyya'ya olan aşkına şahit oluyorsunuz. Şah bu odayı Süreyya'nın zümrüt yeşili gözlerini asla unutmamak için yaptırmış. Şah'ın, eşi Süreyya'dan çocuğu olmadığı için ablalarının zorlaması ile ayrılıp Farah Diba ile evlendiğini, Farah Diba'nın arzu edildiği gibi erkek veliahtlar doğurduğunu ancak Şah'ın Süreyya'ya olan aşkının ölünceye kadar devam ettiğini duyduğunuzda bu aşkın izlerini sarayın her köşesine sindiğini hissediyor, Şah'ın aşkına hayran kalıyorsunuz. Bir başka kadına aşıkken tüm dünyanın gözleri önünde mutluymuş gibi yaşanan evliliği, büyüyen çocukları ve yaşamın burukluğunu hissediyorsunuz bir an için.
2007 yılında ilk kez gititğim İran ile 2013 yılında gittiğim İran arasında en küçük bir değişiklik yoktu. Sokakta gezerken reklam afişine asılı bir resim ve yazı beni çok etkiledi aynen şöyleydi: "Bizim ülkemizde İslam kuralları geçerlidir. Bu kurallara saygı duy."
YARIN: YEZD
