ERCAN AKGÜN
Kısa sürede Türk Pop Müziği'nde başarılı bir grafik çizgisi yakalayan Buray, hayalindeki yaşam tarzını ve bugünlere gelme serüvenini Yeni Asır'a anlattı. 20'li yaşlarda bir yandan gitarıyla dünyayı gezip yeni yerler görme isteğinde olan bir yandan da yaptığı müzikle harçlığını kazanmaya çalışan genç popçu, 30'lu yaşlara gelince de söz yazarı arkadaşı Gözde Ançel'in kendisini yüreklendirmesi sonucu albüm yapmaya karar verdi.
Küçükken babasını taklit ederek müziğe bağlama ile başlayan Buray, lise çağlarına gelince batı müziğine ve gitara merak saldığını söyledi. Albümleriyle ilgili yapılan her çalışmada mutlaka yer almaya dikkat eden başarılı popçu, "Ben biraz kontrol manyağı biriyimdir. A'dan Z'ye her şeye elimle dokunup kendi istediğim gibi bir şekle sokabilme, bütün kontrolü sağlayabilme gibi kötü bir huyum vardır. İçime sinmesi gerek çünkü" dedi.
Buray geçtiğimiz yaz aylarında İzmir Enternasyonal Fuarı'nda binlerce kişiye şarkı söyledin. O günün dışında İzmir'de sahneye çıkmış mıydın hiç?
İzmir'deki AVM'lerde mini konserlerimiz olmuştu. Ayrıca Bornova'da halka açık bir etkinlikte de sahneye çıkmıştım. İzmir dinleyicisini seviyoruz. Buradaki coşku hoşumuza gidiyor. Her konser öncesi bizleri bekleyen, dinlemeye hazır, kırmızı ayakkabılarını giymiş fanlarımız var.
Neden kırmızı ayakkabı?
Bir uğuru ve sihri var. Şans getirdiğine inanıyorum.
Senin hayranların da mı kırmızı ayakkabılarla geliyor konserlere?
Evet.
Ben bunu bilmiyordum. Kaç senedir var bu kırmızı tutkusu?
Küçüklüğümden beri benim böyle bir beğenim vardı. Sahnede kırmızı ayakkabılar hoşuma gidiyor.
İstanbul'da sahneye çıktığın sabit bir mekan var mı?
Yok. Pek tercih etmiyorum. Çünkü Türkiye'nin her tarafına gidip insanlara ulaşmayı daha çok seviyorum.
Sürekli hem Türkiye'deki hem de Avrupa'daki festivallere ve konserlere katılıyoruz.
Ailen Kıbrıs'ta mı?
Annem, babam ve kız kardeşim oradalar. Ben de 22 yaşıma kadar Kıbrıs'taydım.
22 yaşından sonra mı geldin İstanbul'a?
Yok hayır. Kıbrıs'tan sonra 3 yıl Londra maceram oldu. 1 yıl İspanya'da bulundum. Ardından da 7 yıl Avustralya Melbourne'de yaşadım. 2 sene önce de albüm yaptıktan sonra Türkiye'ye geldim.
Bu gezmeler okul için miydi?
Her şeyi kapsıyordu. Sırtıma gitarı vurup yeni yerler görmek için dolaşmayı düşünürdüm hep. Okul da bir bahane. Gitarımla müzik yapıp harçlığımı kazanıp bütün dünyayı gezmekti amacım. Rüzgar beni nereye sürüklerse.
Bazı işaretlere inanırdım ve hayatı hiç sorgulamadan, sadece anı yaşayarak beni bir hedefe götüreceğini düşünürdüm. O işaretlerin güzel rota çizdiğine inanıyorum.
Senin ünlenmeni sağlayan olay nedir? Herkesin hayalidir çünkü şöhret olabilmek.
Benim çok da öyle bir hayalim yoktu. Tabii ki bir müzisyen olarak daha büyük kitlelere ulaşma amacım vardı. 20'li yaşlarda da şöhret kapısını aralayabilirdim ama o yıllarda daha çok gezmeyi, dünyayı görmeyi tercih ettim
Peki albüm çıkarmaya ne zaman karar verdin?
Ben küçüklüğümden beri müzikle uğraşıyorum. Babam müzisyen olduğu için stüdyolarda büyüdüm. Pek çok şarkıcının albüm projesini yaptık birlikte. 30'lu yaşlara geldikten sonra "Tamam Buray, vaktin geldi senin" dedim. Artık bu insanlara kalıcı bir şey bırakmam lazımdı. Eskiden Gözde Ançel ile beste yapıp Türkiye'deki sanatçılara satıyorduk. Gözde "Haydi o zaman sana da bir albüm yapalım. Hem sesimizi daha fazla duyurma imkanımız olur ve hem de beste satışlarımız artar" deyince onun yüreklendirmesiyle albüm yapmaya karar verdik. Bir baktık ki şarkılar patladı. Avustralya defterini kapatıp yeni bir sayfa açmış olduk Türkiye'de.
Günler nasıl geçiyor?
Oldukça yoğun. Panik var ama tatlı bir panik. Uyumuyorum, günde 2-3 saat uyku hakkım var. Ama şikayetim de yok; hayat temposu o kadar güzel ve keyifli akıyor ki benim için hiç sıkıcı olmuyor. Canlı olduğumu hissediyorum.
Gözde'nin albüm yapma gibi bir fikri var mı?
Gözde ilginç bir takım arkadaşı, mükemmel bir insan. Kendisi aslında elektrik mühendisi. Üniversitede elektrik mühendisliğini kazanıp, Avustralya'da çok büyük bir şirkette helikopterlere, jet uçaklarına kablo dizaynları yapan bir bilim kadını aslında. Mutlu bir aile hayatı var.
Bir gün eve gidiyor ve artık ilham mı geliyor ne oluyorsa; hayal gücüyle o kadar güzel şarkılar yazıyor ki. Sanki iki ayrı kadın var; biri bilim kadını diğeri de içinden edebiyatçı fırlayan duygusal bir söz yazarı. Kendisi benim eksik tarafım.
Ben muhteşem söz yazamam. Onun edebiyatıyla benim müzik kompozisyon bilgim o kadar uyumlu oldu ki çok iyi bir takım arkadaşı olduk. Yolun başında birlikte başladık ve çok da güzel ilerliyoruz.
Üçüncü albüm için çıkış tarihi var mı?
Tarih henüz belli değil ama 2018'in ortaları olarak düşünüyoruz.
Daha başka eğitimler aldın mı?
Müzik kompozisyonundan sonra İngiltere'de ses mühendisliği bölümünü okudum ve müzik prodüktörlüğü eğitimini aldım.
Artık kendi albümümü tek başıma kaydedebilecek kıvama geldim.
Bir hobin var mı?
Avustralya'dayken çok güzel bir doğal yaşam ve kamp tutkum vardı.
Ben denize aşık bir insanım. Vaktim olduğu sürece gidip denizin kokusunu almayı, sesini dinlemeyi ve ilham depolamayı seviyorum. Ama bu dönemlerde hiç vakit kalmıyor. Şu an çalışıp kariyer yapma zamanı diye düşünüyorum.
Konsere çıkmadan önce uğur getirdiğine inandığın bir şey yapıyor musun?
Öyle şeylerim yok. Uykumu almış olayım, keyfim yerinde olsun ve orkestra arkadaşlarım şarkılara iyi çalışmış olsun yeter. Sadece konserlerime back vokal götürmüyorum.
Çünkü gittiğimiz yerlerde binlerce vokal yapan izleyici oluyor. Bu konserler meditasyon gibi bir şey.
"BABAMI TAKLİT EDEREK BAŞLADIM"
Baban türkücü müydü?
Evet. Babam Turgay Salim, Türk Halk Müziği alanında çalışmalar yapıyor.
Kıbrıs folklor müziği ile uğraşan, derleyen, besteleyen, araştırmacı ve saygı duyulan bir kişiliktir.
Şimdi senin tarzın pop müzik ama babanın çalışmaları daha farklı. Sana hiç dedi mi "Oğlum niye hiç türkü yapmıyorsun" diye?
Yok demedi. Çünkü küçükken babamı taklit ederek müziğe bağlama ile başlamıştım. Tabii lise çağlarına gelince, artık karşı cinse olan ilgiden midir nedir biraz daha batıya yöneldim ve gitara merak saldım. Öyle daha karizmatik duruyorsun. O zamanlar elektro gitar çalan insanlar daha havalıydı. Doğal olarak da popüler müziğe kaydık. Üniversitede konservatuar okumaya karar verdiğimde klasik müziğe yöneldim. 4 sene müzik kompozisyon bölümünü okudum. Onun bana baya yardımı oldu.
"GEÇEN YIL İZLEYİCİYDİM BU YIL SAHNEYE ÇIKTIM"
- Daha önce hiç İzmir Fuarı'nda bulunmuş muydun?
Geçen sene ailemle gelmiştim. O zaman da Murat Dalkılıç'ın konseri vardı ve onu izlemiştik. Öyle uzaktan baktım ve çok güzel bir konserdi.
Bir gün bize de nasip olur mu diye düşünüyordum; bu sene de sahneye çıkma şansı elde ettim.
