Bilişim ve silahtan sonra en büyük pazar kozmetik

Prof. Dr. Nazan Demir, “Bilişim ve silahtan sonraki en büyük pazar kozmetik ürün ve parfüm sektörüdür. İnsanımız sektörün gücünü doğru algılamalı. Deterjan ve sabun gibi temizlik ürünleri de bu sektörün çatısı altında... Kişisel hijyenimizin yanı sıra çevremizin temizliğini de sağlayan, diş macunumuzdan, şampuanımıza kadar hayatımızın bir parçası olan bir sektör” diye konuştu

Prof. Dr. Nazan Apaydın Demir, Türkiye'nin ilk ve tek Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkezi'ni kurdu. Demir, kozmetik sektörünün bilişim ve silahtan sonraki en büyük Pazar olduğunu söyledi, "Bu kadar önemli bir sektörün eczacılığın, kimyanın veya biyolojinin arka bahçesi gibi değil de bizzat kurumsallaşması gerektiğini düşünüyorum. Kozmetik fakülteleri kurulmalı. Dünya genelinde çok ciddi ciroları elinde tutan bir sektörden bahsediyoruz.
Bunun mutlaka mesleki eğitimi de olmalı. Kozmetik Fakültesi çatısı altında Aromaterapi, Fitoterapi, Parfümörlük gibi anabilim dalları oluşturularak bu çok güncel alanlardaki karmaşaya da bir son vermek açısından da çok önemli" dedi. Avrupa'nın tamamında yetişen 12 bin 500 bitkiden 3 bini endemik olmak üzere 11 bininin ülkemizde yetiştiğini hatırlatan evli ve üç çocuk annesi Demir'le hem dünyanın en büyük üçüncü pazarı dediği kozmetiği hem de kurduğu merkezi konuştuk.

YENİ BİR MERKEZ

Kozmetik Ürünler Uygulama ve Araştırma Merkezi oluşturmayı ne zaman düşündünüz?

- Bu alandaki çalışmalarıma Atatürk Üniversitesi'ndeyken başlamıştım aslında. Çünkü Türkiye'de tanımlı böyle bir merkez yoktu, alan tanımsız ve boştu. Çok büyük bir pazarı olan bir sektörün Türkiye akademik olarak da tamamen dışındaydı. Merkezin yanı sıra Meslek Yüksek Okulu bünyesinde Kozmetik Kimyası ve Teknolojisi bölümünü açmak için de yoğun bir çaba harcadım. Yeni bir merkez kurmak, bölüm açmak ve bununla ilgili yazışmaları, müfredatları hazırlamak herkesin yaptığı bir şey değil. Bu bölümün müfredatını da ben hazırladım.

Bunu yapmaktaki amacınız nedir?

Bu kadar önemli bir sektörün eczacılığın, kimyanın veya biyolojinin arka bahçesi gibi değil de bizzat kurumsallaşması gerektiğini düşünüyorum. Kozmetik Fakülteleri'nin kurulması gerektiğini, Kozmetik Fakülteleri'ne giden yolda bir ara mesafe olduğunu düşünüyorum. Dünya genelinde çok ciddi ciroları elinde tutan bir sektörden bahsediyoruz. Bunun mutlaka mesleki eğitimi de olmalı. Eğitim, kurumsallaşma çok önemli. Kozmetik Fakültesi çatısı altında; Aromaterapi, Fitoterapi, Parfümörlük gibi anabilim dalları oluşturularak bu çok güncel alanlardaki karmaşaya da bir son vermek açısından da çok önemli. Hiçbir mesleki eğitimi olmayan birçok insan bu yasal boşluktan faydalanıyor çünkü.

Sizin bahsettiğiniz kozmetikle kamuoyunun algıladığı kozmetik aynı şey mi?

Bilişim ve silahtan sonraki en büyük pazar Kozmetik ürün ve parfüm sektörüdür. İnsanımız sektörün gücünü doğru algılamalı. Deterjan ve sabun gibi temizlik ürünleri de Kozmetik sektörünün çatısı altındadır. Kişisel hijyenimizin yanı sıra çevremizin temizliğini de sağlayan, diş macunumuzdan, şampuanımıza kadar hayatımızın bir parçası olan bir sektör. Kozmetik sektörünün dışında olup sağlıklı olan kimse söz konusu değil. Hayatı boyunca tek bir Aspirin dahi kullanmadığını söyleyen çok sayıda insan tanıdım ama sabun kullanmayan, temizlik ürünü kullanmayan bir insan var mıdır? Kozmetik sektörünün önemini yeteri kadar kavrayamıyoruz, farkında değiliz, diye düşünüyorum.

MUĞLA EŞSİZ BİR ŞEHİR

Ülkemiz flora konusunda da sektör için avantajlı mı?

Avrupa Kıtası'nın tamamında 12 bin 500 kadar bitki çeşidi var. Bunların 3 bini endemik olmak üzere 11 bini Türkiye'de yetişiyor. Rakamların açıkladığı tablo çok net. Muğla'ya baktığımızda ise çok yağış alan ve bu yüzden adeta yarı tropikal bir iklime sahip haliyle orkide dâhil yüzlerce endemik çiçeğe ev sahipliği yapan, toprağın altıda üstü de her türlü zenginlikle donatılmış eşsiz bir şehir. Adeta bu iş için var olmuş bir şehir görünümünde bakir ve sağlıklı güzelliğin dünyaya açılan kapısı olmak için tüm güzelliği ile beklemede.

Ülkemizde yapılan ürünler yerli mi?

Sektörü piramide benzetirsek, en üstünde parfüm, en altında da yüzey temizleyicileri yer alır. Bunlar bile milli kaynaklarla yapılmaz. Sentetik kimyasallar yurtdışından ithal edilir ve karıştırılır. Sonra da çok cüzi bir kâr payı ile dışarı yollanır. Bir tır deterjan gönderir bir koli parfüm alırsınız. Türkiye'de var olduğunu ifade edilen kozmetik sektörü hemen hemen tamamen ithaldir. Üzücü olan şu ki, binlerce yıl önce bu coğrafyada başlayan parfüm sanatı bugün bu ülkede yapılmıyor maalesef. Merkez tüm bu olaylara dikkat çekmek için var. Onlarca doğal kaynaklı parfüm de yapmış durumda.

Yeterince destek görüyor musunuz?

Kozmetiğin üreticisi olmak için bir farkındalık oluşturmaya çalışıyorum. Dışarıdan çok farklı söylemlerle yıpratılmaya çalışıldığımı da çok üzülerek ifade etmek istiyorum. Ben yaptığım işin doğruluğuna çok inanıyorum. Bu sektörün ülkemizin ekonomisine çok ciddi bir katkı sağlayacağını, kadın istihdamı yaratacağını ve doğal kaynaklarımızın boşa gitmeyip bu alana yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Siz dağlardaki endemik çiçekleri, zambakları, orkideleri ve diğer endemik çiçekleri başına jandarma dikerek onları koruyamaz. Biyokaçakçılığa bu şekilde engel olamazsınız. Onları doğal ortamında çoğaltarak, etken madde izole edip, ürüne dönüştürerek, üretime ve ekonomiye katkı sağlayarak korursunuz.


'Önemli bir projeyi hayata geçirdik'

Merkez kaç dönümlük bir alanı kapsıyor?

Merkez 25 dönümlük bir alana sahip. Ülke genelinde çok büyük bir ekonomik girdi sağlayacak bir proje. Tesisin bir an önce aktif hale gelebilmesi için destek gerekiyor. Bu pilot tesis, 30'dan fazla kozmetik ürünü üretmenin yanı sıra üniversite halketkileşmesi açısından da çok güzel bir model olma özelliğine sahip. Yöresel kalkınmaya doğrudan katkı sağlayacak, çevre köylerden bitki satın alacak ve yine az da olsa istihdam da sağlayacaktır.

Tarımla uğraşanlara ne gibi katkısı olacak?

Muğla'da tarımla uğraşanlar elindeki toprağı betona ezdirmesinler. Betondan deva olmaz. Bunun yerine çiçeğe yatırım yap, çok daha yüksek katma değer alacaksın. Toprağı, doğayı korusunlar. Özellikle her yerde bulunabilecek genetik olarak aynı aileye mensup tohumlardan da ziyade endemik tohumların soğanlarını, sarımsakları mutlaka korusunlar. Bunların korumanın en önemli yolu da ürüne çevirmektir. Tütün tarımı kalkmış, araziler boş ve biz burada nitelikli tarım yapacağız. Buralara zambaklar, menekşeler, nergisler, laleler ektirerek hem yerli soğanlarımızı koruyacağız, hem bundan çok ciddi para kazanacağız, hem de insanları kendi evinin konforunda bunu kazanma imkanı sunacağız.

Kitaplarınız da var. Neleri içeriyor?

Ülkemizdeki Bitkisel Hammadde Kaynakları 'İlaç, Parfüm ve Kozmetik Sektörü İçin' adlı kitabım dağıtıma yeni çıktı. Bu parfüm ve kozmetik sektörünü ilgilendiren bilimsel bir kitap. Biten ama toparlanması gereken bir şiir kitabım var "Kelimelerde Açan Çiçekler" diye. 4. kitap olarak yine bir roman düşünüyorum. Yine parfüm ile ilgili bir kitabım da bitmek üzere. Zamanda, çiçeklerden, şiirlerden, kadın öykülerinden oluşan güzel bir iz bırakmak istiyorum.


ADEM ÜLKER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.