• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Saygısız, sevgisiz bir toplum olduk! HÜROL DAĞDELEN

Saygısız, sevgisiz bir toplum olduk!

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04.05.2011, 00:00
Toplum olarak nicedir bir şeyler oldu bize... Hele trafikte saygısız, hoşgörüsüz, kalitesiz, sevgisiz, tahammülsüz bir insan yığını olduk.
Nedeni nedir, toplum bilimcilerin araştırması gereken bir konu...
Onların sahasına atlamam yakışık almaz, ancak bu önemli soruna bir an önce el atmaları da kaçınılmaz.
Zira, birbirimizi kırmada zirveye çıktığımız kesin.
***
Bunu, bizzat yaşadığım birkaç örnekle anlatma gereği hissediyorum bugün, yani "Yaşadıkça" birebir...
Kuşkusuz benzerlerini sizlerle yaşadınız; tepeniz attı, kavgaya karıştınız ya da hak arayışı çırpınışı yaşadınız.
Tıpkı benim yaşadıklarım gibi...
Önceki gün, Karşıyaka'da Örnekköy girişinin hemen yakınında yaya kaldırımında bekliyorum.
Amacım karşı tarafa geçmek...
***
Anadolu Caddesi vızır vızır çalışıyor; dolmuş, minibüs, kamyon, otobüs art arda...
Yaya psikoloji ile baktığınızda, ortalık cehennem gibi.
Tam bu sırada yeşil yandı, tam geçeceğiz, zınk önümüzde dolmuş durdu, şoför yaya kaldırımında yolcu alıyor, indiriyor, umarsızca...
Ardından bir dolmuş daha...
Söylenmeniz işe yaramıyor, çünkü terbiyesizlik hat safhada; hak aramak ne kelime.. Biz, "Ne yapıyorsunuz" demeye kalmadan araçtan iniyor şoför efendi...
Elinde tespihi, "ne diyorsunuz lan" gevelemesiyle...
Bir iki kişi karşı çıkıyor ona ama diğer 10-15 kişi tartışmaktan kaçıyor, dahası korkuyor.
Ve haksız olduğunu halde, "dayılık hakkın rozetini söküyor", şoför çirkin bir gülüşle, zafer edasıyla tekrar aracına biniyor.
İçerideki dolmuş yolcuları da onu haklı bulacaktır, bu meyanda...
Çünkü güç onda.
Karşı çıkan, hakkını arayan, ona yanlışını hatırlatan azınlıkta...
Kontrolsüz güç, bir kez daha dişini gösteriyor, doğruyu yeniyor.
Tıpkı bir dönem, TRT'deki "Bay Yanlış ve Bay Doğru" dizisiyle, kurarları öğretme bilinci gibi...
Demek ki bir işe yaramamış...
***
Dün otobüsle işyerine geliyorum, iki haksız davranış daha... Üstelik göz göre göre...
Güzergah, Lozan Meydanı'na gelmeden önce, otobüs durağının hemen önü...
Karşısında otopark var. Bir araç çıkıyor, diğeri de onu bekliyor. Çıkınca yerine o geçecek.
Biz otobüste olanları izliyoruz. İki şoför anlaşıyor karşılıklı... Biri diğerine yol veriyor.
Ancak bu centilmenlik anlaşmasını bir başka araç bozuyor. Aradan sıvışıp hop çıkan aracın yerine yerleşiyor.
Bekleyen aracın şoförü şaşkın... İtiraz edecek oluyor, bakıyor ki şoför kadın...
Bir şey söyleyecek oluyor ama bin pişman... Kadın küfürle karışık bir edayla, üste çıkıyor.
Pes dedirten bir görüntü...
Az ilerde ise, Montrö Meydanı'nı düğüm düğüm eden bir kamyon, yolun sağına çekmiş, trafiği felç etmiş...
İtirazlar sonuç vermiyor çünkü adam kılını bile kıpırdatmıyor, "Siz ne derseniz deyin, ben bildiğimi okurum" havasında...
***
Yani saygısızlık diz boyu... Ve bu gidişe dur diyen yok.
İnsanlığın bittiği, şiddetin kol gezdiği bir dönüşüm bu...

Kalburabastı mı aa, o da ne yahu?
Kalburabastı yediniz mi nicedir... Yani baklavadan, tiramisudan fırsat bulup da, arayıp bulabildiniz mi ya da ona zaman ayırdınız mı?
Dahası üreten bir tatlıcıya, tatlı çeşitleri arasında ona da yer veren bir restorana, evinde yapan bir anneye rastladınız mı?..
Herhangi bir tatlıcıda olabilir, iddia edemem; ama servis yapan bir lokanta ya da evinde uğraşan bir anne ya da büyükanne artık yok!
Unutuldu gitti bizim kalburabastı...
***
Oysa İzmir'in, İzmirlilerin tatlısıdır kalburabastı... Çok değil, 30 yıl önce her evde tepsi tepsi yapılır; özellikle bayram günlerinde çoluk çocuk başına üşüşülürdü.
Öyle kadınların korktuğu gibi kilo da yapmazdı kalburabastı... Bayramdan günler öncesinden hazırlığı yapılır, bayram sabahı namazdan döner dönmez, ev halkına, komşulara dağıtılırdı kalburabastı...
Bereketti, lezzetti.
Tatlıcıların en iyi yaptığı, tezgahın en başına koyduğu üründü kalburabastı...
***
Birileri düğmeye bastı sanki, kalburabastı artık eskisi gibi tezgahlarda yok, restoranlarda da...
Yıllardır öğle yemeğini dışarıda yiyen bir İzmirli olarak buna yakından tanığım...
Çok istedim, bulamadım.
Ancak geçen gün, yemeğe gittiğim Yöre'de gördüm kalburabastıyı; yıllar sonra... Sahibi Selami bey, önerince o güzelim tatlıyı, kısa bir an şaşkınlık geçirdiğimi söyleyebilirim.
Çünkü, birçok restoranın sahibinin, "Ne ne tatlısı, kalburabastı mı" diye afalladığı, varlığını bile bilmediği bir tatlı artık o...
Yöre ise ısrarla, inatla İzmirlilere ikram etmeyi sürdürüyor.
***
Bir İzmir tatlısı olan ve zaman içinde başka bölgelerin tatlılarına yenik düşen kalburabastıyı yaşatan Yöre ekibini ve Selami beyi kutladım önce... Sonra da tadına hasret kaldığım, kalburabastıyı bir güzel yedim.
Bir Manisa kebabçısı olan Yöre, İzmir'de Sosyal Güvenlik Kurumu'nun hemen arkasında, Orkide Alışveriş Merkezi'nin çaprazında...
Bir İzmir tatlısı olan kalburabastıyı yaşatmak için çaba gösteren bir mekan, bu köşede böyle açık adresi de hak ediyor.
Bilmem anlatabildim mi?

GÜNÜN SÖZÜ
Hiçbir zaman çıktığın kapıyı hızla çarpma. Geri dönmek isteyebilirsin.
Don Herold


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA