Avrupa, uygarlığın, sanatın, özgür yaşamın simgesidir yüzyıllardan beri...
Avusturya'nın başkenti Viyana da bu anlayışın tam ortasında bir şehir; bir başşehir, bir başlangıç noktası...
Ne için, uygarlık için...
Bir grup gazeteci arkadaşımla geçirdiğim 5 Viyana günü, bana bir şey gösterdi, bir toplum çağdaş yaşamayı benimser, çaba da gösterirse, ulaşamayacağı hiçbir hedef yok.
Yeter ki isteyin.
***
Bu coğrafyada 1800'lerde başlamışlar Viyana'nın geleceğini planlamaya, yani imparatorluk döneminde... Her bir toplumsal ve doğa değerini araştırıp, yok etmeden, incitmeden, örselemeden, yüzyıl sonrasına aktarma bilincini benimsemişler, nesiller boyu...
Bu açıdan politikada hep özgür kalmış Viyanalı... Elbette, her beş yılda bir başkan ve parlamento üyelerini seçiyorlar ama başkan olmak "her şeyi ben yaparım" lüksü vermiyor insana... Onu da denetleyen bir bürokrat kesim var, 25 yıl, 30 yıl o görevde kalmış, kentin kimliğini koruyan insanlar hep işin içinde... Ve bu ekip her yeni başkan geldiğinde değişmiyor, sabit, liyakatla, torpilsiz yönetimde yer alıyor.
***
Bunun içindir ki, tertemiz ve şehrin altında bir havaalanı izlenimi veren kanalizasyon sistemini kurmuşlar 1860'larda...
Bu nedenle, Alp Dağları'ndan gelen kaynak suyunu 1873 yılından beri, kimyasal işlemlere tabi tutmadan borularla kente aktarmışlar, ne bir pompa sistemi ne de barajlar kurmadan...
Çok basit ama sağlıklı bir sistemle... Akılcı ve doğal dengeyi koruyarak...
O günden bugüne kaynak suyunu, özelliğinden hiçbir şey yitirmeden, sokak çeşmesinden bile kana kana içebiliyor Viyanalı...
Hem de hiçbir kuşku yaşamadan... "Dünyanın en temiz suyu bizde" diye övünerek...
Bu yüzden, tarihi koruyup sanata çok önemli yatırımlar yaparak, hatta 5 katlı opera, konser ve tiyatro salonları inşa ederek, "sanatın başkenti" markasına sahipler.
Bugün de, görünen o ki bırakmaya hiç niyetli değiller...
Tek eksikleri var, deniz... O da bizde var.
***
Viyana, özgür bir şehir; yaşamı, insanları, sanat kimliği ve özgüveniyle...
Bu yönüyle İzmir'le özdeşleştirdim Viyana'yı ister istemez...
Kaldığım süre içinde adım adım izledim kenti, insanlarını...
Evet belediye hizmetleri konusunda, onlar kadar ileri ve çağdaş olamasak da kent yaşamı, kültürü ve hoşgörüsüyle Viyanalı'dan hiçbir eksiği yok İzmirli'nin...
Onlar gibi özgür, onlar gibi özgüvenli, onlar kadar hoşgörülü, onlar kadar kültür ve insan sevgisi yüklüyüz.
Nedendir bilmem, bunu Viyana'da bulunduğum her dakika hissettim.
Bir kenti yaşamak, büyülenip sadece binalarını, çağdaş kentsel gelişimini, insanının yüceliğini abartmak değil, yaşadığın ülkenin gerçekleriyle karşılaştırmaktır aynı zamanda...
Yaşam kalitesi yönünden Viyanalı'dan, içimizde yaşadığımız toplumsal kaygılar yüzünden bazı konularda geri olabiliriz evet ama çağdaş yaşamı benimsemiş insan kalitesi açısından aramızda uçurum yok.
Onlar da çağdaş, özgür ve baskı altında kalmadan yaşamayı seviyor, bizler de...
