Gazeteciliğimin ilk yılları, yıl 1989... Gün boyu çeviri yapıyorum, haber toparlıyorum, sayfa hazırlıyorum. Muhabirliğimin de ilk adımları... Genelde sağlık konusunda haberler yapıyorum.
Sağlık ve kültür-sanat sayfalarının sorumluluğunu o dönemde Genel Yayın Yönetmenimiz olan Erdal Şafak bana vermişti. Şimdi Sabah'ın Genel Yayın Yönetmeni olan Şafak, bir gün yanıma gelip, "Haber dışarıda Hürol... Sokakta, meydanda. Git doktorlardan, tiyatrodan, operadan taze haber yap" demesi, bana gazeteciliğin gerçek gücünü hissettirmişti.
Gazetenin can damarı haber, sokaktaydı.
***
Mustafa Abadan, çok sevdiğim, takdir ettiğim bir muhabir arkadaşım... O dönem haberde yaşadıklarını, duygularını, heyecanını doğrudan yansıtan, haber müdürüne de hissettiren bir gazeteciydi.
Bir gün gündem, İzmir'de art arda işlenen çocuk cinayetleri. Mustafa da her zamanki cesur tavrıyla haberin içinde...
Günler süren araştırmalardan sonra cinayetleri işleyen sapık yakalandı. Abadan da bu süreçte, manşetlik haberler çıkardı. Son gün artık çok yorulduğunu hissettim onun... Ama onun yorgunluğu mesleki çaba değildi, küçücük çocuklara karşı işlenen vahşi cinayetlerdi...
"Küçücük bir bedenin yaşadığı o korkuyu hissettim çocuğun cesedinin bulunduğu yerde Hürol... İnsanlığımdan utandım. Biliyor musun, bu mesleğin çilesini çekenler, sadece gerçeğin peşinde koyan muhabirlerdir" dediğini anımsıyorum Mustafa'nın...
***
Yine yıllar önce, şimdi İstanbul'da yaşayan, magazin muhabiri arkadaşım Süha Göklü'ye de pazarda rastladım bir gün, boynuna asılı fotoğraf makinesiyle... 'Neden' soruma verdiği yanıt, gazetecilik mesleğinin odak noktasını vurguluyordu: "Haberin nereden geleceği belli olmaz. Sokaklar haberin kaynağıdır. Gazetecinin merkezidir. Bu bir pazar yeri bile olsa..."
Evet gerçekler sokaktadır, zira habercinin kaynağı, ışığıdır olay yeri...
***
Yarın İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nde seçim var, yeni başkanımızı seçeceğiz. İçimizden beş isim de başkan adayı... Hepsi de birbirinden özel isimler, dostlarımız... Bir tarafta çoğu 2000'li yıllardan bu yana yönetim kurulunda görev yapmış, omuz omuza çalışmış, şimdi ayrı düşmüş iki rakip grup; tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım ve TRT spikeri Misket Dikmen ekip arkadaşlarıyla yeni dönemde başkanlığı üstlenmek için yarışa katılıyor. Bir yanda da, mesleğimizin duayeni olan Yener Özkesen ve arkadaşları iddialı...
Ancak bu yıl iki yeni isim de başkan adayı... Biri Yenigün Gazetesi'nin, genç, başarılı ve çalışkan Yazıişleri Müdürü Deniz Kezer, diğeri ise hayatının 40 yılını mesleğine adamış bir muhabir, Mustafa Oğuz...
***
Kim ne derse desin Mustafa Oğuz'un, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin yönetimine talip olması, bir devrimdir, bir değişimin ışığıdır.
40 yıldır hayatı sokaklarda haber peşinde geçen, her zaman insana en yakın olan, haberi yapıp terk etmeyen, ihtiyacı olana yardım eden, masa başında çalışmayı reddedip, "Gerçekler dışarıda" diyerek boynuna astığı fotoğraf makinesi ve yıllardır üzerinden çıkarmadığı gazeteciliğin simgesi yeleğiyle haber kovalayan Mustafa Oğuz, "Ben de vardım" dedi hem de "yapamazsın" diyenlere inat...
Bunun için de ne bir takım elbiseye ne de afili sözlere ihtiyaç duymadı. O bir gazeteciydi, tek mesleği... Atatürk ilkelerini iliklerine kadar sahiplenen, olayları yaşayan, hisseden, gerçeklerle başbaşa olan... Tek istediği adil bir yönetim, hakça direniş, mesleğinin hakkını aramak, gerçekleri inşa etmek, halen aktif görev yapan ya da emekli olan gazetecilerin yanında olmak...
Hiçbir beklentisi yok Mustafa'nın... Ne siyasi bir ikbal ne de koltuk sevdası... Sadece arkadaşlarının sesi olmak, sorunlarını paylaşmak, yüreğini açmak istiyor.
"Mesleğim benim gururum, onurum" diyen, "sokağın, gazeteciliğin sesiyim" diyerek hedef koyan Mustafa Oğuz ve kendisini gibi aynı amaca hizmet eden ekip arkadaşları, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nde bir ilki başarmak ve doğal hakları olan "seçme ve seçilme" onurunu yaşamak için bayrak yarışına katıldılar.
Mustafa Oğuz, ister seçilsin ister seçilmesin, İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nde bir değişimin ışığını yakmıştır.
Benim için önemli olan bu...
Bu ışık, özgür, bağımsız, yürekli, tarafsız, itilip kakılmayan, hak arayan ve adil bir gazetecilik mesleğinin temelini oluşturacaktır.
Gönül adamı Mustafa Oğuz içimizden biri, cesur çıkışı da bir simgedir.
Onunla birlikte tüm başkan adayları ve ekip arkadaşlarına seçimde başarılar diliyorum.