• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Üniversite sınavında dün neyse bugün de o HÜROL DAĞDELEN

Üniversite sınavında dün neyse bugün de o

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14.03.2017, 00:00

Pazar günü, Lise 4. sınıf öğrencileri ve mezunlar açısından özel bir gündü...
Çünkü önemli bir mücadele içine girecekleri hayat kitabının en önemli sayfası olan üniversite sınavının ilk aşamasına katıldılar; heyecanla, umutla...
Oğlum da bu gençler arasındaydı...
Bir süre ciddi bir hazırlık süreci geçirdi, öğrendi, emek verdi, yoruldu ama yılmadı. Çok yakınında olduğum için bu mücadelesine bizzat tanık oldum.
Birçok genç de onun gibi umutlarını, geleceğini bu sınava baığlamıştı, çoğunun gecelerini gündüzüne katarak çalıştığını biliyorum.
İstedikleri en önemli şey, annebabalarına, sevdiklerine mahçup olmamak, iyi bir üniversitede eğitim görmekti.
Sınav günü, sadece gençler değil, anne ve babalar da çok heyecanlıydı. Hatta çoğu zaman, gençlerin ailelerini teselliği ettiğini gördüm, gülümsedim ve 40 yıl öncesine gittim. Yani bizim kuşağın üniversite sınavlarındaki beklentilerine...

Bugün adı YGS olan sınav, o yıllarda ÖSS'ydi. Yine çift sınavdı. YGS'den sonraki sınav günümüzde LYS, o yıllarda da ÖSS'nin karşılığı olan ÖYS'ydi.
Aslında bakarsanız pratikte pek fark yok. Sadece ÖYS geçmişte tek oturumdu, bu dönemde ise branşlarına göre, 5-6 oturum...
O yıllarda da beklenti aynıydı; anne-babamıza, sevdiklerimize mahçup olmamak, iyi bir üniversitede eğitim görmekti.
Ancak o yıllarda iyi bir üniversite o kadar azdı ki... Hatta üniversiteyi bile azdı, kazanıp okuyan şanslıydı. binlerce öğrenci açıkta kaldı, umutları tükenince yaşamın bir başka alanında hayata atıldılar; tıpkı bugün gibi... O yıllarda da işsizlik en büyük sorundu, üniversiteyi tamamlamakla da iş bitmiyordu.
Çok iyi hatırlıyorum, ben de üniversiteyi bitirdikten sonra birçok sınava girdim. Öğretmenlik ve TRT başta olmak üzere pek çok kuruma başvurdum. Alınacak kadro o kadar kısıtlıydı ki, binlerce kişi, umut beslediği sınavlardan eli boş döndü.

Bugün de gençleri aynı sorun bekliyor, hatta özeliyle, kamusuyla o kadar üniversite olmasına karşın, 2 milyon öğrenciden ancak yarısı yüksek eğitim olanağı bulacak.
Yani dün neyse bugün de durum aynı... 40 yılda değişen pek bir şey yok.
Son yıllarda iş olanakları, iş çeşitliliği konusunda önemli bir aşama kaydedilse de, gençlerin üniversiteden mezun olduktan sonra en büyük korkuları olan işsizlik yine sorun...
Ailelerin, çocuklarına, "Başarmalısın, kazanamazsan insanlar ne der", "Başka şansın yok, üniversite okumalısın" gibi dayatmaları, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Son yıllarda dediğim gibi, bu girbadın içinden çıkılması için, farklı senaryolar uygulanıyor.
Ancak kalıcı çözüm için hala yeterli değil...
Eskiden anne ve babalarımız, "Memur ol da hayatını kurtar" derdi, şimdi "Uyanık ol, kafanı kullan, bencil ol" gibi akılalmaz taktikler veriyorlar.
İşte bu yüzden, ahlak şirazesinden çıkıyor, köşe dönmeci politikalar üretiliyor. Bundan kurtulmak için, sadece eğitimciler değil, iş dünyası da çözüm arayışına katkı sunmalı...
İş işten geçmeden...
Sözün özü gencecik fidanlar "umutsuzluk ülkesinin" değil, geleceğin kalkınmış Türkiyesi'nin mimarları olmalı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA