• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

HÜSNÜ UÇAR

Bitmeyen acıklı senfoni: Kadına Şiddet!

husnu.ucar@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04 Şubat 2014
Gazetelerin üçüncü sayfalarında "memleketimden insan manzaraları" diyebileceğim şiddet haberleri vardır. Bunların büyük bir kısmı da kadınlara yönelik dayak ,yaralama ve öldürme haberleridir. Bu tür haberleri okumaktan bıkmış olabilirsiniz. Ama bitmeyen bir senfoni gibi kadına yönelik şiddet olayları artarak devam etmektedir. Yani önümüzdeki günlerde bu şiddet olaylarının daha da artacağını iddia edebiliriz.

Toplumumuz kadına yönelik şiddete genellikle çanak tutar. "Kızını dövmeyen dizini döver, erkekler severken iyi de döverken kötü mü?" Bu atasözleri kadına yönelik şiddeti savunan ve onaylayan bir bakışı yansıtır. Bu arada eğer bir ülkede hukuk çöktüyse, aile ve toplum değer yargıları uygunsa psikopatlık yapacak erkekleri bulmak çok kolaydır. Ama aslında en az erkekler kadar kadınlar da suçludur. Nazım Hikmetin yazdığı bir şiirde işçi sınıfını kastederek "Suçun hepsi sende demiyorum ama galiba çoğu da sende" demesi gibi, ben de kadınlarda çok suç buluyorum. Unutmayalım ki bu erkekleri de anneleri yetiştirdi. Birçok anne kızını dövmesi için kocasını veya karısını dövmesi için oğlunu teşvik eder. Hatta kocası tarafından kendisine uygulanan şiddeti onaylayan kadınlar hiç de az değildir.
"Kocam beni hiçbir hatam yokken dövüyor. Hani bir hatam suçum olsa neyse, ama hiçbir suçum yokken dayak yiyorum."

Yani suçu olduğunda kocasının dövmesini haklı görüyor. İtiraz haksız yere dayak atılmasında. Elbette kadına yönelik şiddet olaylarının gerçek çözümü toplumumuzdaki sınıfsal çelişkilerin ve adaletsizliklerin çözümü ile olur. Ama bu arada bireysel çözüm diyebileceğimiz komik bir anımı da aktarmak istiyorum:

Seneler önce muayeneye gelen bir bayan hastam hayatını anlatıyordu. 18 yaşında iken evlendirilmiş. 19 yaşında kucağında bir çocuk. Kocası bir fabrikada işçi. Günaşırı karısını dövüyor. Bir süre sonra kadın kocasını ikna edip bir kuaförde çalışmaya başlıyor. Haftalığını aldığı gibi kocasına teslim ediyor. Ama tabii ki bu arada dayak devam ediyor. Kadın bahşişlerden para biriktiriyor ve uzak bir mahallede tekvando kursuna katılıyor. 6 ay kursa devam ediyor. Sonra bir gün kocası yine dövmeye kalkıştığında bu defa o kocasını dövüyor. 2 hafta sonra kocası dayak yediğini unutup yine karısını dövmeye kalkışıyor. Ama kadın bu defa kocasını gerçekten çok fena dövüyor. Adam bir hafta evden çıkamıyor. Ve bu son oluyor. O günden sonra adam bir daha elini kaldırmamış.

Tabii ki şiddetin her türlüsüne karşıyız. Gerek erkeğin kadına ve gerekse kadının erkeğe yönelik şiddet davranışlarına da karşıyız. Ama laf aramızda bu kadının dayak atma öyküsünü okurken ne hissettiniz? Ne düşündünüz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.