Tam 7 yıl Türkiye, hatta Avrupa bir ilçe takımının, Akhisar'ın yarattığı futbol mucizesini konuştu.
Ama aradan geçer yıllar bu şirin ilçenin futbol yaratıcılarını maalesef kızmasınlar "Büyüklük havasına, ben bilirim"e soktu. Eleştirilerden yararlanmadılar, medyaya kapılarını kapadılar. Hüseyin Eryüksel başkan üç karpuzu bir koltuğa sığdırmaya çalıştı. Hem kulüp başkanlığı hem federasyon yöneticiliği ve üstüne üstlük siyaset. Salih Hızlı'nın yerine Belediye Başkan adaylığına soyundu, başaramadı.
Kulübün Basın Sözcüsü İbrahim Evren Acar'dan bilgi alabilmek gerçek bir sorundu. Telefonu ya kapalı, ya da çalsa dahi geri dönmeme geleneğinde.
Teknik Direktör seçiminde çok hatalı davranıldı. Okan Buruk bırakılmayacaktı, kim önerdiyse Saffet Susiç'le macera arandı, Cihat Arslan'dan medet umuldu, olmadı. Cem Kavçak geldiğinde zaten tren kaçmıştı.
FUTBOLCULAR ZAPTEDİLEMEDİ
Futbolcular bir türlü disipline edilemedi. Ukraynalı Selezynov çok iyi bir golcüydü. Galatasaray'a transfer olmak istediğini söylese de, öyle veya böyle idare edilebilir, takımda tutulabilirdi.
Futbolcuların İzmir'de kalmaları da büyük hataydı, gece hayatına kapıldıkları (başta Elvis Manu) dedikoduları ayyuka çıktı. Ve Akhisarlılar da sonunda takımlarından ümitlerini kestiler. Dünkü Y.Malatyaspor maçı olmak veya olmamak niteliği taşıyordu ama Akhisarspor aşıkları tribünleri boş bıraktılar ve kötü akibet geldi çattı, yenilgiyle kurtuluş pamuk ipliğine bağlı kaldı. Şimdi yapılacak iş egoları bir kenara bırakıp "Bz nerde yanlış yaptık" demek. Dün tribünlerde bir büyük pankart vardı, üzerinde "Gemiler batarken fareler kaçar" yazıyordu. Benim inandığım Akhisar'da futbol efsanesi bitmeyecek, Akhisarspor küllerinden yeniden doğacaktır.