Çocukken, maçlar oynardık sokak aralarında... Kuvvetler dengesi sağlanması açısından her iki kaptan, birer birer seçerdi oyuncularını... En sona kalan fazlalık, mahallenin en acemisini, 'Fasulyeden!' birine yapıştırırlardı ki, kenarda ezilip, büzülmesin yavrucuk... Takım kadroları açıklayıncaya kadar Lens'in, yine fasulyeden oynayacağını düşünüyordum ki, neyse..
Karadeniz kafası hocam, biraz mantıklı bir onbirle çıktı sahaya... 'Biraz' dedim çünkü, o Tolgay varken o Oğuzhan, bana göre nice pantolanlar eskitir, üstü kapalı o kulübelerde ama, adam takıntılı! Koca bir ilk yarı, etliyesütlüye karışmayan Oğuzhan'a nasıl katlandı, varsa bir anlayan, beri gelsin! İşin özeti...
Karadenizli hocam, kimi kanatlarının altına alıp, kimi yanında oturcağının kararını veremiyor, bir türlü veremiyooor(!) Oyun alanında sanatsal etkinlikler sunan... O 'top' denen mereti her ayağına aldığında, okşayan ve seven.. Sözünü dinleten o Quaresma, Love verdiği pasla kurtardı zevatı, ilk yarıda...
HABERİ VAR MI?
Burada Kayserispor'un gücününü de, gözardı etmemeli... Çok dirençli, çok dişli bir takım... Misafirlikte olmasına rağmen, ısırdıkça ısırdı Beşiktaş'ı... Lakin Kara Kartalların saplantılı hocası, orta alanda zaafiyetlere düşmesine rağmen, Oğuzhan'dan ancak, altmışlarda vazgeçti, iyi mi? Be bilader!
'Sürekli Tolgay-Atiba..Tolgay-Medel ile orta alan egemenliğini ele aldığını bile bile, sürprizler yaratmaya çalışmanın anlamı ne?' diye soracağım, dile getirmek isteyeceğin kelimeler, tek tek dizilecek kursağına(!) Yalan mı? Dakika yetmiş bir... Şaşkınlıkla ne olacağını ve o pozisyonun nereye sonuçlandığının hesaplarını yaparken, nasıl hoşuma gitti, anlatamam... Gökhan'ın başlattığı, keskel alaka pozisyonda, Quaresma'dan gelen gol, müthiş bir keyifdi, benim için...
Fazla uzatmayayım... Sevgi dağıtma ve ilk on bir tercihleri konusunda 'pintilik!' yapan bu hocalarına, 'cömertce!' davrandı dün akşam, bu cocuklar... Galibiyet, güzel elbette... Ancak sevgisizlik, gün be gün eriyor Beşiktaş'ta!
Bilmem, o hocanın haberi var mı?