Maç hazırlığındayım... Kimler oynuyor, kimler cezalı ve Lens'i görüyorum listede! Nasıl bir alerji yarattıysa, tüylerim diken diken, o an da! Lakin; Abdullah Avcı'ya mikrofon uzatılıyor ve bu güzel adam futbol yorumu yapması gerekirken, konuyu geçen akşam kalp krizinden ölen Koray Şener'e olan üzüntüsünü, dile getiriyor. 'Maçı, maçtan sonra konuşuruz!' demesiyle, nasıl da koymuşum kopçaları! Ne maç umurumda, ne kadro, ne alınacak sonuç! Velhasıl, iki gözüm iki çeşmeydi, ilk düdük öterken... Tedirginlik, had safhadaydı Beşiktaş'ta... Elia'dan gelen ve sonrasında, VAR'a danışılarak iptal edilen gol, kötü günün habercisi olarak sinyal veriyordu ki Epriyanu, yapıştırıverdi topu ağlara ve haksızlık kokan o pozisyona ilişkin haklı bilançoyu, denkleştirdi on sekizinci dakikada...
Başakşehir resitaller sunarken, Kartallar'ın hücumcu eksikliği belirgin bir biçimde 'iyot!' gibi açığa çıkarken, küstürülen Negredo geldi aklıma! Hani Şenol Hoca'nın beğenmediği, içine sindiremediği o Negredo 'Şimdi burada olsa!' diye, içinden kaç kez geçirmiştir, acaba?
Nasıl bir kötü alışkanlıksa... Tutturdum, Beşiktaş'ta, Beşiktaş! Koca bir kırk beşte, topun çoğu egemenliği elinde olan... Rakibini, kendi yarı alanına mahkum eden ve golü bulan Başakşehir'in Visca'sı, Elia'yı, Epriayanu'sundan bahsetmediğimden, inanın utanıyorum!
Eksikliklerine rağmen bir takım, bu kadar mı organize mi olur? En yıldızından, en görev yapanı, bu kadar mı, haddini bilir? Ve, dahası; sahanın her yerinde hepsi bir 'nefer' gibi mücadele verir, gerçekten takdire şayan...
Beşiktaş kaybetmiş, haklı olan Başakşehir kazanmıştır, dün akşam... Şenol Hoca'nın mutsuzluğu, kadro kurmasındaki hatalar, kendisini bağlayacak ve göreve devam konusu, fazla uzun sürmeyecek, izlediğim kadarıyla!
Neyse, bitirdim... Ha! ..Abdullah Avcı'nın maç sonrası konuşmalarını da ki hassasiyetini de, Türk antrenörleri, yazsın bir kenara!