Türkiye'ye veteranlığı getiren birkaç ismin başında hiç şüphesiz çok erken kaybettiğimiz rahmetli Berke Bozkurt vardır. Ardından da Nafiz Yılmaztürk, Orhan Tuncer, Tuncer Aksoy gibi isimler Veteran Tenis Birliği'ni geliştirip veteranlığı Türk sporcusuna tanıttılar. Tenis adına verdikleri bu hizmetin büyüklüğü yadsınamaz. Bugün eğer kortlarda, kulüplerde, turnuvalarda ve de tabii sanal tenis camiası içinde veteranlık büyük bir yer tutup giderek gelişiyorsa, bu o isimlerin sayesindedir. Peki, onların zamanında neden bu iptaller yoktu? Neden turnuvalar daha kalabalık, daha neşeli geçiyordu? Neden sponsorlar daha fazlaydı? Neden klasman turnuvaları kaçırılmazdı da şimdi bu güzelliklerden neden git gide uzaklaşıyoruz?
Kulüplerimizin yaşantısına, bekalarına, tenisin yurt sathına yayılmasına doğrudan tesir eden bu durumun artık ele alınma zamanı gelmedi mi acaba?
Harika kızlar
Evet, Uluslararası Tenis Federasyonu'nun çok önem verdiği kategorilerden biri de Tekerlekli Sandalye Tenisi ve ana tabloda oynayan oyuncularımız Ebru Bulgurcu, Jülide Yıldız ve Büşra Ün artık kategorilerinde göz korkutuyorlar. Onların başarılarını alkışlıyoruz. Ne mutlu bize...Oyuncu geceleri
İzmir'deki Crea Tenis Kulübü'nde bu hafta ikincisi gerçekleşen 10 bin dolar ödüllü Women's Circuit Kadınlar Turnuvası'nda yapılan oyuncu gecesine sevgili TTF Yönetim Kurulu Üyesi Yüksel Pınar ile katıldım... Geçen hafta gerçekleşene de katılmış ve mutlu olmuştum. Bu sefer ise biraz da meraktan gittim. İyi ki gitmişim. Çünkü, bu olayın, oturmuş, olması gerektiği gibi bir Sporcu Gecesi haline getirildiğine gözlerimle şahit oldum. Bravo Crea, bravo başkan Coşkun Güner, bravo Mesut Durgun... Gece de ne bir politikacı, ne protokol, ne de bir kravatlı... Herkes tenisin içinden, oyuncular, hakemler ve davetli tek tük veteran... Kendileri resimleyerek basına bile gerek görmemişler... Yanız cıvıl cıvıl sporcular, şık ve rahat! Müzik güzel, ikramlar güzel, danslar ve gösteriler güzel, neşe ise dorukta... İşte kaynaşma, işte tenis dostluğu bu... Umarım aynı davranış turnuva ödül törenlerinde de uygulanır ve de diğer kulüplerimize de bulaşır.
DOPİNG
Doping olayları artmakta... Olay artık o kadar büyük boyutlara ulaştı ki, neredeyse doping serbest sanılacak. Doping olayında ilk sırada yüzde 22 ile Bisiklet ve Rubgy geliyor. Ardından yüzde 9 ile atletizm ve diğer dallarda yüzdeler yüzde 5 ve yüzde 4 olarak arkalarda sıralanıyor. Yüzde 4 ile tenis en arkalarda. Görüldüğü gibi beyaz ve temiz sporumuz tenis bile doping konusunda pek masum değilu ve maalesef b konuda yüzde 0'a yakın bile değil.
Diyorlar ki "başarı isteyen kulüpler (bireyler, devletler, kurumlar, şirketler) bu amaç uğruna büyük meblağlar harcarken, kendileriyle ters düşüp başarının maalesef büyük bir anahtarı olan dopingle nasıl ciddi mücadele verebilirler?" Evet, böylesi çarpık bir mücadelenin ciddiyetine kim inanır, değil mi? Durum böyle olunca da iş bireysel ahlaka kalıyor. Para çok olunca da ahlak maalesef çok zayıflayabiliyor.
