Prof.Dr. Himmet KONUR
himmet.konur@deu.edu.tr
Değerli okurlarım,
'İslam'ın öncelikleri nelerdir' diye düşündüğümde, ilk aklıma gelen Habeşistan'a hicret eden 2. Kafilenin Başkanı Cafer-i Tayyar'ın, Habeş Necaşisine söyledikleri olur. Önce tarihi hadiseyi hatırlatıp daha sonra da Cafer-i Tayyar'ın konuşmasını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Hazret-i Peygamber'e vahiy gelmesinin üzerinden yaklaşık beş yıl kadar geçtikten sonra, Mekkeli müşriklerin ilk Müslümanlara reva gördüğü eziyet ve işkenceler dayanılmaz hal almıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber 15 kişilik bir grubun, daha güvenli bir yer olan Habeşistan'a hicret etmelerine izin verdi. Bir yıl kadar sonra da daha kalabalık bir kafile Habeşistan'a göç etti.
Bu durumdan rahatsız olan Mekkeli müşrikler, onları geri almak için Habeş Necaşisine elçi gönderdiler. Elçilerin şikayetlerini dinleyen Necaşi, Müslümanları da dinlemek istedi. Onlara dinlerini sordu. Müslümanların sözcüsü Cafer-i Tayyar, İslam'ın, ilk Müslümanların hayatında meydana getirdiği değişikliklere işaret eden şu konuşmayı yaptı:
'Biz de ona inandık'
"Ey hükümdar, biz cahiliyet üzere olan bir kavim idik. Putlara tapardık, leş yerdik, fuhuş işlerdik, akrabalara küserdik, komşuluk hakkını gözetmezdik. Zayıf olan güçlü olanın esiri idi. Biz bu durumda iken Allah içimizden birini Peygamber gönderdi. Nesebi ve asaleti; doğruluk ve emaneti, şeref ve namusu hepimizce bilinir. O bizi bir Allah'a ibadete/kulluğa davet ediyor, atalarımızın tapına geldikleri putları, ağaç ve taş parçalarını bir kenara bırakmamızı söylüyor.
Bize doğru söylemeyi, emanete ve akrabalık bağına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, haramdan, kan dökmekten sakınmayı emrediyor. Fuhuştan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara dil uzatmaktan ve iftira etmekten sakındırıyor. Allah'a kulluk etmeyi, hiçbir suretle O'na ortak koşmamayı emrediyor, namaza, sadaka ve iyilik yapmaya, oruç tutmaya davet ediyor. Biz de ona inandık. Getirdiği dine tabi olduk. (...)"
Bu konularda hassas olmalıyız
Buradan anlıyoruz ki İslam'ın ilk yıllarında Hz. Peygamber öncelikle insanları Allah'a ortak koşmaktan, puta tapmaktan, zayıf olanları ezmekten, cinayet işlemekten, fuhuştan, yetim malı yemekten, başkalarının namusuna dil uzatmaktan, iftiradan uzaklaştırmaya çalışmıştır. Aile ve akrabalık bağlarını güçlendirmeye, emanete riayet etmeye, muhtaç olanlara yardım etmeye ve sadaka vermeye, namaz kılmaya ve oruç tutmaya davet etmiştir.
Öyle anlaşılmaktadır ki bunlar İslam'ın öncelikli konularıdır. İyi bir Müslüman olmak istiyorsak öncelikle bu konularda hassas olmalıyız, varsa eksikliklerimizi telafi etmeliyiz.
AYET-İ KERİME
"... Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır...." (Maide, 5/32)
HADİS-İ ŞERİF
Hz. Peygamber (SAS) şöyle buyurdu:
"İnsanı helake sürükleyen yedi şeyden sakınınız." Sahabiler:
- Ya Resulallah! Bu yedi şey nedir? diye sordular. Resul-i Ekrem şöyle buyurdu:
"Allah'a şirk koşmak, sihir ve büyü yapmak, -haklı olarak öldürülen müstesna- Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı bir insanı öldürmek, riba, yetim malı yemek, düşmana hücum sırasında harpten kaçmak, evli olup hiçbir şeyden haberi olmayan namusuna düşkün Müslüman kadınlara zina isnat etmek." (Buhari, Vasaya 23)
DİNİ SORULAR * Oruçlu kimse abdest alırken hataen boğazına su kaçırsa orucu bozulur mu?
Orucun bozulması konusunda hata; abdest sırasında ağzını çalkalarken isteği dışında boğazına su kaçması örneğinde olduğu gibi, orucu bozan fiilin orucu bozma kastına dayalı olmayarak meydana gelmesidir. Orucu bozan fiilin hataen yapılması orucu bozar ve yalnızca kazayı gerektirir.
Hataen boğaza su kaçması, oruçlu bulunulduğu hatırda değilken meydana gelirse, unutarak yapılmış hükmünü alır ve oruç bozulmaz (Fetavay-ı Hindiyye, Mısır 1310, I, 202). Bir sahabi Rasulüllah'a (s.a.s.) "Ey Allah'ın Resulü! Oruçlu iken unutarak yiyip içtim. Orucum bozuldu mu?" diye sormuş. Rasulüllah (s.a.s.) da, " (Hayır bozulmadı) sana Allah yedirip içirdi." (Ebu Davud, Savm 39) cevabını vermiştir.
Şafii mezhebine göre orucu bozan bir işi gerek hataen, gerek unutarak yapmakla oruç bozulmaz (Şirbini, Muğni'l-Muhtac, İstanbul 1958, I. 429).
* İş elbisesiyle namaz kılınabilir mi?
Kan, idrar, şarap, dışkı ve benzeri necaset olmadıkça elbiseye değmiş veya dökülmüş olan maddeler namaz kılmaya engel değildir. Badana, boya, madeni yağlar, pas ve kir namaza engel değildir.
Ramazan kardeşliği
Bornova Belediyesi'nin Dramalı Köşkü Kent Arşivi ve Müzesi'nde verdiği iftar yemeğinde ilçenin yöneticileri bir araya geldi. Davetliler, mekan farklı olsa da orucunu iftar çadırlarında vatandaşlara dağıtılan menüyle açtı.
Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila'nın davetlileri kapıda karşıladığı iftara, Bornova Kaymakamı Kadri Canan, İlçe Emniyet Müdürü Ali Kumdakçı, Bornova İlçe Milli Eğitim Müdürü Nuri Çakıral, siyasi partilerin ilçe yöneticileri, belediye başkan yardımcıları, Bornova Belediyesi meclis üyeleri ve eşleri ile Aşık Veysel Rekreasyon Alanı'nda konser veren sanatçı Coşkun Sabah katıldı.
Orucunu iftar çadırlarında açan vatandaşlarla aynı anda ve aynı menü için sofraya oturuldu. Çadırlarda davetlilere zeytin, hurma, kuru kayısı, çorba, salata, köfte, pilav, patetes ve kavundan oluşan menü sunuldu.
Dramalı Köşkü'nün büyüleyici ortamında gerçekleşen yemekte, birlik, beraberlik ve kardeşlik mesajları verildi. Tüm İslam aleminin Ramazan ayını kutlayan Bornova Belediye Başkanı Olgun Atila, "Ülkemizin her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Hiç bir ayırım göztemeksizin hepimiz bir aradayız. Buradaki tablo örnek olsun" diye konuştu. Bornova Kaymakamı Kadri Canan bu anlamlı buluşmayı gerçekleştiren Bornova Belediyesi'ne teşekkür etti. Sanatçı Coşkun Sabah ise İzmirliler ile birlikte olmaktan her zaman büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
'Sigarayı bırakmak için Ramazan iyi bir fırsat'
İzmir Halk Sağlığı Müdürü Mehmet Nil Hıdır, sigarayı bırakmada Ramazan ayının iyi bir fırsat olduğunu söyledi. Sigaranın insan sağlığı üzerindeki öldürücü etkisinin yanı sıra Türkiye ekonomisine yılda 50 milyar dolar zarar verdiğini dile getiren Hıdır, ülkemizde sigara tüketiminin son 20 yılda yüzde 80 arttığını söyledi.
Türkiye'de sigaraya bağlı hastalıklardan 2005 yılında 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini, tedbir alınmaması halinde bu sayının 2030 yılına kadar 240 bin kişiye yükseleceğinin tahmin edildiğini kaydeden Hıdır, "Türkiye tütün tüketiminde dünyada 8'inci, Avrupa ülkeleri arasında 3'üncü sıradadır. Sigara Türkiye'nin en önemli ve en acil çözüm bekleyen sağlık sorunlarından biridir" dedi.
Sigarayı bıraktırma konusunda İzmir'de 10'u birinci, 15'i ikinci basamakta olmak üzere 25 sigara bırakma polikliniğiyle hizmet verdiklerini ancak bu konudaki en önemli unsurun bireyin kişisel çabası olduğunu vurgulayan Hıdır, Ramazan ayının da bu konuda iyi bir fırsat olduğunun altını çizdi. Hıdır, "Sigarayı bırakma konusunda Ramazan ayı oruç tutan ve sigarayı bırakmak isteyen tiryakiler için yaklaşık 17 saati bulacak oruç süresi de dikkate alındığında bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. 16-17 saat sigara içmeden durabilen insan bu konuda kararlı olursa sigarayı hayatından tamamen çıkarabilir" dedi. Hıdır, bırakmak isteyen vatandaşlarım sigara bırakma polikliniklerine davet ettiğini söyledi.
