"Lady Gaga neden İzmir'e gelmiyor"

NİHAN YARKENT
Kıpır kıpır, yerinde duramayan bir kadın o. Hani yüksek enerjili dediklerimizden. 123 yıllık İzmir Ticaret Borsası'ın ilk kadın başkanı olan Işınsu Kestelli'nin yalnızca enerjisi değil çalışma hırsı, empati yeteneği, kendini geliştirme disiplini de yüksek. İşine tutkuyla bağlı, çalışırken mutlu çünkü dostlarıyla çalışıyor. Konya doğumlu ama Ege aşığı. Hayatta en çok sevdiği oğluna Ege adını verecek kadar aşık. Yakalandığı amansız hastalığı yendi. Yalnızca yenmekle kalmadı başka kadınların da hayatını kurtardı. "Büyük bir savaşı kazanmış komutan coşkusu var içimde" diyen Kestelli, İzmir'in kesinlikle "yenilenmeye" ihtiyacı olduğunu söylüyor. Bu kentin çok ciddi beyin göçü verdiğini ve potansiyelini ortaya koyamadığını, Ar-Ge eksikliği nedeniyle kentin ilerleyemediğini, her şeyin ötesinde kentin uluslararası çapta etkinliklerde dahi İstanbul gölgesinde kaldığını belirten Kestelli, "Keşke Lady Gaga, konser vermek için İstanbul'a değil de İzmir'e gelse... Keşke böyle olsa" dedi.

Cazibe merkezi
- İş dünyasının kanaat önderleri arasındasınız. Nasıl bir İzmir hayaliniz var?
- İzmir büyük potansiyeli olan bir şehir. Ama uzun zamandır kendisinden beklenen çıkışı, hamleyi yapamıyor. Bu nedenle de özellikle iyi eğitim almış gençler için iş imkanları da maaşlar da sınırlı. İzmir pek çok parlak gencini sırf bu yüzden kaybediyor. Ciddi bir beyin göçü yaşanıyor.
- Bir yandan beyin göçü veriyor ama bir yandan da en çok yaşanmak istenen kent...
- Doğru, sosyal hayatta beyin göçünün tam tersi bir durum söz konusu. İzmir ve yakın çevresi bir çekim merkezi. Bugün Türkiye'nin hangi ilinde insanlara "Nerede yaşamak isterdiniz" diye sorsanız, alacağınız cevapların önemli bir bölümü "İzmir" olur.
- Kültür kenti miyiz?
- Kültürel anlamda çok başarılı festivaller düzenlenmesine rağmen, yakın coğrafya için bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlayacak uluslararası çapta etkinlikler konusunda İstanbul'un gölgesinde kalıyor maalesef. Bu nedenle İzmir'in yenilenmeye, iddialı olmaya ihtiyacı var. Keşke Lady Gaga, konser vermek için İstanbul'a değil de İzmir'e gelse... Keşke böyle olsa...
Ar-Ge eksikliği
- Ne yapmalıyız?
- İzmir'e üç saatlik uçuş mesafesinde 1.5 milyar insan yaşıyor. Kenti tüm bu nüfus için bir cazibe merkezi haline getirebilmeliyiz. Fuarımızla yapabilmeliyiz. Futbol takımlarımızla yapabilmeliyiz. Sağlık, kültür ve kongre turizmiyle yapabilmeliyiz. Çünkü İzmir bunu hak edecek kadar güzel bir şehir.
- İzmir girişimcisinin eksik yönleri nedir?
- İzmir'in en önemli eksikliğini, kısa süre önce Stanford Üniversitesi'nden Dr. Marina Ranga ile Ege Üniversitesi Bilim-Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Dr. Serdal Temel'in birlikte gerçekleştirdikleri çalışmayla ortaya konuldu. Araştırmaya göre İzmir'deki işletmelerin sadece yüzde 15'inde Ar-Ge bölümü var. İzmir'deki işletmelerin sadece yüzde 25'i inovasyon, yani yenilikçi aktivite yapıyor. Sadece yüzde 5'i köklü, yenilikçi değişikliklere gidebiliyor. Çoğu statükocu, mevcut yapıyı korumakla yetiniyor. Bu anlayış İzmir'i ileri taşıyamaz. Çünkü durmak gerilemektir.
- Oğlunuzun adı Ege... İzmir için Ege için yaptıklarınız da ortada. Ege sevgisi nedir?
- Ben Konya doğumluyum ama çok çok küçükken İzmir'e geldim ailemle. Bu kenti yaşayarak büyüdüm. Havasına, insanına aşık oldum. Burada dostlar edindim, burada yuva kurdum, burada anne oldum. Geriye dönüp baktığımda bu topraklara karşı büyük bir sevgi biriktirdim içimde. Dolayısıyla bir oğlum olacağını öğrendiğim ilk anda aklıma gelen tek isimdi Ege... Hatta kızım olsa muhtemelen yine Ege ismini verebilirdim. İnsanın en sevdiği varlığa, en sevdiği ismi vermesinden daha doğal bir şey olamaz.
- Erkek egemen sektörde kadınsınız. İşte, sanatta siyasette yaşamın her alanında kadının yer alması için size göre yapılması gereken en önemli uygulama ne olmalıdır?
- Bence en tepeye tek ve en önemli maddeyi yazmamız yeterli; o madde de eğitim. Bu sorunu çözmeden, diğer sorunları ortadan kaldırabilmemiz düşünülemez bile. Eğitim konusunda önümüzdeki tablo gerçekten çok vahim. Türkiye'de okuma-yazma bilmeyen kadın sayısı 2 milyon 600 bin. Okuma-yazma bilmeyen toplam nüfus içinde kadınların oranı yüzde 82. Okuma-yazma bilen ama hiçbir okulu bitiremeyen kadın sayımız 7 milyon 300 bin. Sadece ilkokul diplomasına sahip kadınların sayısı ise 8 milyon 600 bin. Kısacası 18.5 milyon kadınımız, eğitimsizlik ya da yetersiz eğitim nedeniyle karar alma mekanizmalarının büyük ölçüde dışında. Bu durumu değiştirmeden atacağımız her adım yetersiz olacaktır.
- Başarılı bir iş kadını, iyi bir anne, güzel bir eş... Ancak kanserle tanıştınız, ilk duyduğunuzda neler hissettiniz?
- Açıkçası herkesin hissettiğinden, hissedeceğinden farklı değildi. Kendimden önce oğlum geldi aklıma. Bensiz ne yapardı? Ben henüz onunla birlikte yaşayamaya doyamamıştım. Bu nedenle hiç teslimiyet yaşamadım. İlk günden itibaren bu hastalıkla savaştım. Bunu da en iyi bildiğim şekilde yaptım. Mutlu olmayı hiç elden bırakmadım. Eşim ve dostlarım hep yanımdaydı. Her kemoterapi seansının ardından "Kemo Parti" adıyla eğlenceler düzenledik ve bu hastalığı elbirliğiyle yendik.
Kendimi daha güçlü ve mutlu hissediyorum. Büyük bir savaşı kazanmış komutan coşkusu var içimde.
Sevdiği işi yapıyor
- İş, stresi beraberinde getirir. Bunla baş etme yönteminiz nedir?
- Strese girmemek... Şaka değil bu, pozitif bir insanım, çalışırken mutlu olmayı becerebiliyorum. İş, benim dostlarımla birlikte gerçekleştirdiğim bir yaşam biçimi. Bu nedenle sabah işe gitmiyorum. Güvendiğim, yıllardır tanıdığım insanlarla bir gün geçirmeye gidiyorum. Bunun sonucunda da ortaya iyi bir iş çıktığını ama stres oluşmadığını görüyorum. Bir de insanın sevdiği işi yapması çok önemli, ben işimi severek yapıyorum.