Haziran ayında Yaşar Üniversitesi'nde Rektörlük görevine atanan Prof.Dr. Mehmet Cemali Dinçer öğrencileriyle ve öğretim üyeleriyle aradaki duvarları kaldırdı. Yaşar'ın dünyanın en önemli bilim merkezlerinden olması için 20 maddeden oluşan bir yol planı hazırladıklarını açıkladı. Rektör Dinçer, "Üniversiteyi üniversite yapan bilimdir, gerisi hikayedir" dedi. Bir dönem Yeni Asır Gazetesi'nin Genel Müdürlüğü ve Göztepe Spor Kulübü'nde yöneticilik yapan, Stanford Üniversitesi başta olmak üzere birçok ödül, uluslararası ve ulusal makale sahibi Dinçer, 3. nesil üniversite kavramını, üniversitenin kentle olan bağlarını, hobilerini ve futbol sevgisini anlattı.
- Sanayi ve üniversite ilişkisinin İzmir'de sağlanmadığı eleştirileri var. Geliştirmek için neler yapılmalıdır?
Bu eleştiriler doğru ama İzmir'in ötesinde Türkiye için geçerli. Burada eleştirilecek tek kısım üniversiteler değil, sanayi de eleştirilebilir. Son 30 yıldır sanayi üniversiteden beklediğini alamıyor. Bu beklentilerle ilgili. Üniversiteler günlük ve basit ihtiyaçları karşılayacak yerler değil. Üçüncü nesil üniversitelerin en önemli sac ayağı araştırmadır. Bu araştırma 2 türlü oluyor. Temel bilimsel araştırmalar ve Uygulamalı araştırmalar. Sanayi uygulamalı araştırmaların hemen kendilerine aktarılmasını istiyor. Alt yapısı olmadığı için sorun yaşanıyor. Üniversiteler de sanayinin problemlerini doğru analiz edemiyor. Biz 4. Sınıf öğrencilerini 1 yıl boyunca, doğrudan sanayi ile ilişkilendiriyoruz. Rektör olarak en önem verdiğim konu üniversitenin sanayi iş birliğini kolaylaştırmak ve hızlandırmaktır.
- Üçüncü nesil üniversite kavramını nedir?
Üniversitelerin geçmişi 1000 yıl öteye kadar gidiyor. Bolonya Üniversitesi güzel bir örnek, orada 1. nesil kavramlar başlıyor, skolastik düşünceyi aktaran, genellikle din, hukuk ve tıp aktarımı var. Öğretenler öğrenenlere bilgileri aktarıyorlar. Bu sistem 600-700 yıl kadar sürüyor.
Üniversitede nesil kavramı - 2. nesil nasıl başladı?
Almanya'da Humbold üniversitesi, eğitimin tek yönlü aktarılmasını yeterli bulmuyor ve öğretenlerin, öğrenenlere tek yönlü bilgi aktarması ötesinde doğayı araştırması gerektiğini savunuyor. İkinci nesil üniversiteler başta Avrupa'da ve Kuzey Amerika'da ve gittikçe yayılıyorlar. Türkiye'de ilk olarak İstanbul, Ankara ve daha sonra İzmir bu sisteme katılıyor. 1980'lerin ortasında da Türkiye'nin tanıştığı ilk vakıf üniversiteleri açılıyor. 2000'li yıllara kadar ikinci nesil üniversite sistemi devam ediyor.
- 1'den 3. nesile geçmek mümkün mü?
Değil, önce 1. ve 2. nesil üniversite olmanın koşulları tam olarak sağlanacak ki 3. nesil üniversite olma adımını atabilesiniz. 3. nesile geçiş ise ABD 1960'larda araştırmanın bir şekilde öğretime aktarılmasını fark ediyorlar. Bilimin gelişmesiyle hem eğitim, hem de araştırmalar büyük bir ivme kazanıyor. İkinci nesil üniversitelerden, üçüncü nesil üniversitelere geçişin en önemli özelliği bu araştırmanların topluma aktarılması şeklindedir. Üçüncü nesil üniversite uygulamayı hayata geçirme, topluma hizmet etme ve bilgi birikimini insanlığın hizmetine sunmaktır.
"İzmir'in potansiyeli var" - İzmir 'üniversiteler kenti' şeklinde bir hedef belirledi. 9 üniversitesiyle bu vizyonu yakalayabildi mi?
İzmir gerek coğrafik pozisyonu gerekse büyük hinterlandı ile sadece İzmir'in değil Türkiye'nin üniversiteler şehri olma potansiyeline sahip. İzmir değil 9, 19 üniversite kaldırır. Yeter ki doğru yapılanma olsun. Kentimize yeni yapılacak üniversitelerin olduğunu biliyorum. Hatta yüksek öğretim kurumu yasasında değişiklik olursa İzmir'e gelebilecek uluslararası üniversiteler olabilir. İzmir ve Ege Bölgesi Türkiye'nin diğer bölgelerinden farklı olarak daha başarılı.
- Karşıyaka'da oturan bir Göztepelisiniz?
Ben kongre üyesi olan bir Fenerbahçe taraftarıyım. Karşıyaka'da oturmama rağmen Göztepe Kulübüne büyük bir sempatim var. Ancak Karşıyaka'nın başarılarını takdir ediyorum. Bir dönem Göztepe'de yöneticilikte yaptım. Eskiden futbol oynardım. Artık hem işim hem yaşım sebebiyle faza vakit bulamıyorum. Haftada 2-3 kitap okuyorum. Zihni en iyi dinlendiren şey iyi bir kitap.
FATİH ABACIOĞLU
Hem gazeteci hem akademisyen
Prof. Dr. Cemal Dinçer, ODTÜ Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldu. Ardından NATO bursu ile ABD'deki Stanford Üniversitesi'ne giden Dinçer, burada endüstri mühendisliği ve istatistik yüksek lisansı ile endüstri mühendisliği ve mühendislik yönetimi alanında doktora yaptı. Bilkent Üniversitesi kurulurken Endüstri Mühendisliği Bölümü'nün kurulmasında yer almak üzere ABD'den davet alan Dinçer, 1986 yılında Bilkent Üniversitesi'nin ilk akademik kadrosunda yer aldı. 10 yıl Bilkent Üniversitesi'nde çalıştıktan sonra özel sektöre geçen Dinçer, Yeni Asır gazetesinin genel müdürlüğü görevinde bulundu.
"Üniversiteyi üniversite yapan bilimdir"
Üniversitemizde teknoloji merkezi kuruyoruz. Eylül ayına kadar bitecek. Proje fikri olan öğretim elemanları ve öğrenciler buraya gelecek ve her türlü desteği alacaklar. Bir fikri varsa orda teknolojik altyapıyla birlikte sonut hale dönüştürecek. Bunlarla ilgili büyük bir yatırım yapıyoruz. Eylül'e kadar hazır olacak. Uluslararası bilgi birikimi uluslararası önemli bilimsel konferanslara katılarak oluyor, Yaşar Üniversitesi bunun için her öğretim üyesine destek veriyor. Üniversiteyi üniversite yapan bilimdir, gerisi hikayedir.
