MÜSLÜMAN MEDENİ OLMALIDIR

Çoğunlukla Peygamber Efendimizin hayatına ve dinimizin hükümlerine parça parça baktığımız için İslam'ın ve Peygamber Efendimizin insanlık tarihinde ne büyük bir değişim ve dönüşüm gerçekleştirdiğini tam olarak kavrayamıyoruz.
Kolay değildir kabileler halinde yaşayan, yalnız kabilesinin çıkarını düşünen, haramilik yapmayı hayat tarzı olarak benimseyen insanları medeniyet kurma çizgisine çekmek...
Hak hukuk, adaleti, diğerkamlığı, insanlığın sorumluluğunu omuzlarında hissetmeyi, ila-yı kelimetullahı, ilim ve sanata gönül vermeyi öğretmek...
Bu gözle bakıldığında, İslam'ın ve Hz. Peygamber'in, medeniyet fikrinden bihaber insanların gönlüne medeniyet tohumlarını nasıl ektiği açıkça görülür.
KULA KULLUĞA SON VERDİ
Şimdi bunları birlikte gözden geçirelim:
Özgür düşünmeye ve hareket etmeye engel olan zincirleri kırdı.
Taşa, toprağa, kula kulluğa son verdi.
Kölelik düzenine savaş açtı.
Köleye köle olarak değil insan olarak baktı.
İnsanlık onurunu yüceltti. İnsanın yaratılmışlar içerisinde en değerli varlık olduğunu hatırlattı.
Hayatın merkezine ilmi, araştırmayı ve düşünmeyi yerleştirdi.
İlim nerde ise gidip öğrenmeyi öğütledi.
Kalıcı eserler bırakın; iyi nesiller yetiştirin, ilme sarılın, çalışın dedi...
Nemelazımcılık ve vurdumduymazlığı reddetti. İnsanların gönlüne sorumluluk duygusunu yerleştirdi.
Kabilemin doğru dediği doğru, yanlış dediği yanlıştır anlayışını bitirdi.
Hak, hukuk, adaleti; zalime ve düşmana bile merhamet ve adaletle muamelede bulunma anlayışını getirdi.
Hak ve hakikate teslim olan insanları kardeş ilan etti.
Komşusu aç iken tok yatmamayı, güler yüzlü olmayı, hiçbir iyiliği küçük görmemeyi, özü sözü bir olmayı, şefkat ve merhamet etmeyi, sevmeyi öğretti...
BAŞKA ALEMLERDE YAŞANIYOR
Değerli okurlarım, bu prensipleri benimseyip de gereğini yerine getiren bir toplumun medenileşmemesine, medeniyet kuramamasına imkan var mı?
Dürüstlük gereği şunu da söylemeye mecburum ki maalesef Müslümanların önemli bir bölümü bunları Allah ve Resulü'nün emri ve arzusu olarak görmekten uzak. Başka alemlerde yaşıyor.
Televizyon ekranlarında ve gazetelerde gündeme getirilen dini soruları hatırladığınızda sanırım bana hak verirsiniz.
Allah ve Resulünü sevdiğini söyleyen hiçbir Müslüman bunlardan müstağni kalamaz. Bunları görür, bilir, anlar ve yaşar isek en kısa sürede bizim medeniyetimizin tohumlarının atılıp yeşerdiğini de görürüz.
Aksi halde girecek medeniyet dairesi aramaya devam ederiz.
ZEHEBİ
Fıkıh, hadis ve tarih alimi. İsmi, Muhammed bin Ahmed bin Osman bin Kaymaz bin Abdullah et-Türkmani el-Mısri olup, künyesi Ebu Abdullah'tır.
Lakabı ise Şemsüddin'dir. 673 (m. 1274) senesi Rebi'ul-ahır ayında Şam'da doğdu. 748 (m. 1348) senesi Zilka'de ayının üçünde, Pazartesi gecesi, gece yarısından önce Mısır'da vefat etti.
Bab-üs-sagir denilen yere defnedildi. Zehebi, aslen Türkmaniyye ailesinden olup, dedesi Diyarbekr'e bağlı Meyafarikin şehrinden idi ve orada 661 (m. 1262) senesinde vefat etti. Babası Şihabüddin Ahmed, kuyumculuk san'atını seçti ve bu san'atta çok mahir ve Zehebi (kuyumcu) diye meşhur oldu.
Aynı zamanda ilimle de meşgul olan Şihabüddin Ahmed, 666 (m. 1267) dinine bağlı olup, geceleri ibadetle meşgul olurdu. Kuyumculuk san'atı sebebiyle çok zengin oldu.
Zehebi, babasının san'atı ile anıldı. Kendisi de ismini "İbn-üz-Zehebi" diye yazdı. İlk zamanlarında babasının san'atıyla meşgul olması sebebiyle, Salah es-Safdi, Tacüddin Sübki, el-Hüseyni, İmadüddin İbni Kesir ve birçok alim tarafından Zehebi ismiyle çağrıldı. Çocukluğu, dinine bağlı olan ailesinin himayesinde geçti. Çocuk terbiyesini çok iyi bilen, el-Basbas diye meşhur Alaeddin Ali bin Muhammed el-Halebi isimli bir mürebbinin elinde yetişti. Daha sonra Şagur Mescidi'nin imam ve hatibi olan Mes'ud bin Abdullah es- Salihi'den, Kur'an-ı Kerimi öğrendi ve huzurunda tam kırk hatim indirdi.
Zehebi onsekiz yaşında iken, kıraat ve hadis- i şerif ilmine yöneldi. 691 (m. 1292) senesinde Şeyh-ül-Kurra (Kıraat alimlerinin reisi) Cemalüddin Ebu İshak İbrahim bin Davud el-Askalani'den kıraat ilmini okudu.
Zehebi, kıraat ilmi yanında, hadis ilmine de çok önem verdi. Birçok hadis alimiyle görüştü. Bizzat kendisi, Şihabüddin Gazi bin Abdürrahman ed-Dımeşki, Ebu Abdullah Muhammed bin Ahmed el- Makdisi, Mahmud bin Yahya et-Temini ed-Dımeşki, Muhammed bin Nasiruddin el-Müezzin, Mahmud bin Muhammed el-Haraiti'den hadis-i şerif dinlediğini haber verdi.
Prof.Dr. Himmet KONUR

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.