Kazakistanlı doktorun isyanı
Sağlıkta şiddet bitmiyor, bitecek gibi de değil. Nedenlerini say say bitmez. Ben bir kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum. Konuk Yazar Harun Aygün'ün yazısı...
- Yaşam
- 9.6.2022 06:50:16
Sağlıkta şiddet bitmiyor, bitecek gibi de değil. Nedenlerini say say bitmez. Ben bir kaçını sizlerle paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz akşam hafif bir rahatsızlığımdan dolayı Urla Devlet Hastanesi'ne geç vakit gittim. Hemen kayıt ve kısa bir sorgulamadan sonra nöbetçi doktora yönlendirildim. Şunu da belirtmeden geçmeyeceğim. Urla Devlet Hastanesi'nde bir önceki başhekim görevinde bulunan Adıgüzel Demirel'in halen bıraktığı izleri var. Gerçekten doktor Demirel hastaneyi her anlamda modernleştirmiş, çalışanları ve hastane yönetimini disipline etmişti.
Gelelim benim yaşadığım dün geceye. Bayan nöbetçi doktorumuz son derece güler bir yüzle karşıladı, sıkıntılarımı dinledi ve hemen tetkiklere başlamamı önerdi. Kan alma ve tahliller, bir takım görüntüleme ve EKG gibi tetkikler yapıldı. Tabi bu arada gecenin geç saatine rağmen hastane acili bir hayli kalabalık. Tetkiklerimi yaptırtırken haliyle beklemek ve de sabırlı olmak gerekiyor. Sonuçta bir insan üzerinde bir takım işlemler yapılıyor. En küçük hataya yer olmayan işlemler. Bu arada bekleyenler arasında hep mırıldanmalar var ve de sinirler gergin. Çünkü her gelen hasta hemen doktora görünmek istiyor ve işlemlerinin bir an evvel yapılmasını bekliyor. Bu beklenti olunca da insan şunu düşünmeye başlıyor. Devlet baba her gelen hastaya bir doktor hazır kapıda bekletecek ki gelen hasta hiç beklemeden işini çabucak hallediversin. Nerede böyle bir sağlık yapısı var.
İŞE SAYGI GÖSTERİLMELİ
Ben kırk yıldır sağlığı takip eden biri olarak görmedim, duymadım. Böyle bir ülke de yok, sistem de yok. Doktorlarımız ve sağlık çalışanları ellerinden geldiğince hata yapmadan işlerini yapmaya çalışıyorlar. Yanlış yapan yok mu? Tabii ki de her meslekte olduğu gibi sağlıkta da yanlış ve hata yapan vardır, var, olacak da. Çünkü çok iş ve çok çalışıyorlar. Çok iş, çok çalışmanın içinde hata ve yanlış mutlaka olacak. Biz vatandaşlar hastanelerimizde önce disipline ve yapılan işe saygı göstermeliyiz, Sonuçta bu insanlara can teslim ediyoruz. Bu insanları maddiyattan önce saygıya ve hoşgörüye ihtiyaçları var. Gelelim Kazakistanlı doktora... Geçtiğimiz hafta İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yaşanan çok ama çok çirkin bir saldırı yaşandı. Kazakistan'dan gelip ülkemiz de tıp fakültesini bitirdikten sonra doktorluk mesleğini yapan yoğun bakım asistanı Doktor Maryam Arslan`a yapılan bu saldırıdan bir gün sonra hastane çalışanları meslektaşlarına destek için iş bırakma eylemi yaptı.
Yazımın başlangıcında da belirttim sağlıkta şiddet ve saldırılar bitmiyor. Başta caydırıcı bir ceza sistemi veya saldırganın ödeyeceği bir bedel yok. Kafası bozulan hırsını ve hıncını sağlık çalışanından alıyor ne ala. Kazakistan'dan gelip ülkemizde tıp fakültesini bitirdikten sonra hekimlik mesleğini de yine ülkemizde sürdüren bu ve bunun gibi beyin göçü dediğimiz insanlara dayak atarak mı bu ülkede tutacağız? Türkiye'ye gelip okuyan ve de bu ülke halkına hizmet için çalışan özelikle de sağlıkta bir saldırı ve de şiddet oluyorsa bunun en ağır bir şekilde cezalandırılması ve de bir maddi karşılığı olmalı. Saldırganlar suçüstü yakalanıyor. Kamera görüntüleri var, canlı şahitleri var fakat mahkemeler ilk celsede berat kararı veriyor. Bu nasıl bir adalet sistemi anlayana aşk olsun.
YAZ GRİBİNİ HAFİFE ALMAYIN
Yaz mevsimine hızlı geçiş yaptık. Sıcaklıkların aniden artması ve mevsim geçişi derken vücut yapımız bu hızlı geçişlere alışmaya çalışmadan yaz mevsimi gribi de yakamıza yapıştı. Özellikle okulların son dönemine girdiğimiz bu günlerde çocukların gribal enfeksiyonla birlikle karın ağrısı, kusma, ishal gibi vakaların artması kaçınılmaz olabilir. İşittiğimiz suya ve yediğimiz yiyeceklere son derece dikkatli olmamızın dönemi. Özelikle aldığımız sıvı gıdalara ve de sebzelerin iyi yıkanması gerekmekte. Bu dönemlerde güneş çarpmaları ve sıvı kaybı da en önemli faktör.