Konuk yazar Selahattin Gezer yazdı...
Öncelikle bu yazı için ilhama vesile olan üstadım Bediüzzaman Hazretlerine Allah'tan rahmet diliyor ve milyonlarca teşekkür ediyorum. Kâinattaki her bir şey, özellikle yeryüzündeki bitkiler, yeryüzüne yayılıp onu istila ederek kendilerine mescit edinmek ve Allah'ı tesbih etmek isterler. Yeryüzü, onların bu yayılma ve istilasına dar geldiği ve birçoğu kuruyup çürüyerek yok oluyor. Ancak onların yaratılışlarında, fıtratlarındaki fıtrî ibadet, fiile dökülmeden yok olduğu için, Bediüzzaman'ın dediği gibi, Allah, onların niyetlerini fiile geçmiş gibi kabul edip arzu ettikleri şekilde yeryüzünü onlara mescid nasip ettiğini görüyoruz. Bu girişten sonra asıl mevzuya gelelim:
ALLAH'IN İZNİYLE ÇIKAR
Sanılıyor ki sadece insanlar tefekkür eder. Oysa her bir varlıkta bir tefekkür ve Allah'ın esmasını bildirme aşkı ve ibadet mevcuttur. Aslında tohumun ve çekirdeğin içinde kayıtlı olan netice, onların tefekkürü değil midir? Çünkü onların içinde kayıtlıdır, yazılıdır ve bu, bir nevi onların düşünceleri, tefekkürleridir. İşte bunun için virane toprağa girip açılmak, içlerindeki hakikati dışarı vurmak ve bir sonraki tohumlara da vesile olmak isterler. En önemlisi de yeryüzüne yayılıp bulundukları yerde her an Allah'ı tefekkür ve ibadet etmek arzusundadırlar. İşte bu nedenle rahatlıkla diyebiliriz ki maydanozun tefekkürü ve ibadeti var. Yoksa o tefekkür olmasaydı, zaten o tohumdan maydanoz olmazdı. Demek ki maydanoz tohumunun içerisindeki fıtrî bir şekilde gelişme arzusu, onun toprağın altında filizlenmesine ve Allah'ı tefekkür etmesine vesile oldu. Bir masanın içindeki atomlar da tefekkür ediyor. Onların tefekkürünün ne olduğunu anlamamız için, o masanın sabit ve sağlam olması, bir hakikat dili olarak bize yeter. Çünkü onlar fıtrî bir ibadet yapıyorlar ve fıtrî hareketlerini aralıksız devam ettiriyorlar ki, masa sağlam ve sabit kalıyor. Böylece o masa da lisan-ı hâliyle Allah'a kulluğunu yerine getirmiş oluyor.
Yineleyecek olursak: Bir tohum, bir çekirdek, onda kayıtlı neticeyi Allah'ın izniyle ortaya çıkarıyor ise, demek ki onun düşünceleri, tefekkürü mevcuttur ve fiil olarak da ortaya çıkıyor. Peki bu bize neyi hatırlatıyor? Bir maydanoz Allah'ı tefekkür ediyorsa, bir domates, salatalık, biber, daldaki nar, armut, elma Allah'ı tefekkür ediyorsa, onlardaki kayıtlı programı netice olarak ortaya sunuyor ve Allah'ın sıfatlarını bizlere en harika şekilde sunuyorlarsa, ya biz?
NASIL İTAAT ETMEYİZ?
Biz nasıl tefekkür etmeyiz? Nasıl her an Allah'la birlikte olmayı ve bize bütün kâinatı hizmetkâr eden, yaratılmış her şeyi ve bütün rızıkları bize hediye olarak paketleyip gönderen Allah'a nasıl şükretmeyiz ve gelecek nesillere şükrün nasıl yapılacağını da aktarmayız? Sadece mideden, yemeden içmeden ibaret bir varlık olabilir miyiz? Bir taş bile, bir maydanoz bile Allah'a kulluk yapıyorsa, insan nasıl Allah'ın arzu ve isteklerine göre hareket etmez ve O'nun emirlerine itaat etmez? Evet, her bir şey paketleniyor ve insana hediye olarak gönderiliyor. Bu hediyeler için Allah'a teşekkür etme vakti değil midir? Gelip geçen hediyeler için, geçmişteki verilen bütün nimetler için hiç değilse şimdi şükretmek zamanı değil midir? Allah öyle hediyeler gönderiyor ki; Güneş'in ışığını, ısısını paketleyip gönderiyor; su buharını önce bulut olarak paketliyor, sonra damla damla insana gönderiyor. Yeryüzü saniyede büyük bir süratle hareket ederken, yeryüzünün elindeki okyanus bardaklarını dökmeden, sağlam bir pakette gönderiyor. Çamur yiyen ağaçtan dalın ucuna paketlenmiş elmayı, muzu gönderiyor. Her an Rabb'imiz bizimle alışverişte; hep veriyor, veriyor... Bizim de bir şükür ödeme vaktimiz değil mi? Şükür vermemiz gerekmiyor mu? Selam olsun görevini yapan bütün mevcudata; aşk olsun tefekkür eden maydanozlara ve rokalara...

