Derin ABD'nin aparatı FETÖ'nün sinsice devletin tüm kılcal damarlarına sızarak devletin silahlarını millete doğrulttuğu, Aziz milletimizin oylarıyla göreve getirdiği Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı öldürmeyi hedeflediği darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. 15 Temmuz zaferi, davasına sahip çıkan aziz milletin ve Allah rızası için bu işe başını koyan büyük milletimizindir. 15 Temmuz gecesi, vatan evlatlarımızı da şehit ettiler. 2 bin 193 vatandaşımızı yaraladılar.
Devletin 'bizi koruyun' dediği, hepsi de bu ülkenin evladı olan askerler ellerine verilen silahlarını kendi vatandaşlarına doğrulttular, uçakları kaldırıp TBMM'yi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, Emniyet'i bombaladılar, helikopterlerden ateş açtılar, tankları insanların üstlerinden geçirdiler.
TÜRKİYE AYAĞA KALKTI
15 Temmuz bir halk hareketi, milli egemenliğin şahlanışıdır.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan görüntülü telefon aramasıyla darbecilere karşı durmak üzere meydanlara çağırdı, Türkiye ayağa kalktı. Erdoğan, saat 03.20'de uçakla Atatürk Havalimanı'na geldi. Erdoğan, kendisini karşılayan kalabalığa "Milletin üzerinde hiçbir güç yoktur. Bu bir ayaklanma, ihanet, vatana ihanet hareketidir.
Hainler, bunun hesabını vereceklerdir" dedi. Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin dört bir tarafında demokrasiye sahip çıkmak için meydanlara inen demokrasiye aşık Büyük Türk Milleti canlarını hiçe sayarak tankların üzerine çıktı, namlunun önüne durdu ve hain darbe girişimini bertaraf etti. 15 Temmuz'un manasını, bu hareketin gerçek boyutlarını kavramak ve hayatımızın bütün alanlarına taşımak yolunda ne yapılsa azdır.
BAŞKAN ERDOĞAN OLMASAYDI
15 Temmuz'da büyük Türk Milleti, "Lider saklanmaz, halkının önüne çıkar" diyen Başkan Tayyip Erdoğan'ı önünde buldu.
Büyük bir ihaneti, devletin kılcal damarlarını ele geçirmeyi hedef alan bir kalkışmayı doğru okuyabilen ve unutmayan ve mücadeleden taviz vermeyen Erdoğan, ülkemizin büyük şansı oldu. FETÖ Türkiye'ye tuzak kurmuştu. 15 Temmuz bir halk hareketi, milli egemenliği olarak şahlanış oldu. Türkiye işgal edilecekti. Az kalsın emek emek bugünlere gelen Türkiye Cumhuriyeti tarih sahnesinden silinip gidecekti. MİLLİ BİRLİK RUHU, HAÇLI SİYONİSTLERİN APARATI FETÖ'yü durdurdu. Kardeşlik duygusu ayağa kalkarak, hainlere gereken dersler verildi.
JEOPOLİTİK ETKİLERİ
Biz bugün milli birlik ve beraberlik içinde, Cumhurbaşkanımız Erdoğan liderliğinde, Emperyalistlerin zincirlerini tek tek kırıyorsak, gülen yüzlerle birbirimize bakıyorsak, Büyük Türkiye milli seferberliğine canla başla katılıyorsak, 15 Temmuz şehitlerimize çok şey borçluyuz.
15 Temmuz darbe girişiminin en çok etkilediği ve hedef aldığı alanlardan birisi dış politikaydı.
Dış politika, en genel haliyle, bir ülkenin sınırları dışındaki dünyayla kurmuş olduğu ilişkilerin yönetimidir. Dış politika zaviyesinden bakıldığında, 15 Temmuz darbesi, Derin ABD aparatı FETÖ eliyle, NATO yörüngesinde bir türlü tutulamayan Türk dış politikasını yeniden "NATO ayarlarına" döndürmek amacıyla yapıldığı net olarak görüldü.
Darbe girişiminin başarılı bir şekilde bertaraf eden Cumhurbaşkanı Erdoğan bir taraftan güvenlik boyutu ağır basan bir dış politika çizgisine yönelirken, diğer taraftan kendi güvenliğini temin edecek savunma sanayi yatırımlarına hız verdi. Çok yönlü bir dış politika argümanı geliştirdi. Giderek NATO içinde daha özgüvenli bir rol oynamaya başladı. Kararlı bir iradeye sahip Cumhurbaşkanı olmasaydı, Türkiye'nin milli güvenliğini tehdit eden iç ve dış tehlikelere karşı, mahremiyet konusunda gösterilecek bir zafiyet, ülke adına telafisi güç ve imkansız kayıplara yol açabilirdi. Aziz milletin direnişiyle Türkiye'nin önünde açılan yolları çok iyi okuyan Erdoğan, dış politikada da geniş bir manevra alanına yönelerek, Büyük Türkiye yürüyüşüne hız kazandırdı. 15 Temmuz sonrası, Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkezli milli ve bağımsız dış politika izleme yönünde büyük sıçrama yapmaya yöneldi. Türkiye, milli sınırların ve çıkarların muhafazası, bölgesel barış ve istikrarın korunması, iyi komşuluk ilişkilerinin gözetilmesi gibi son derece etkili mekanizmalar kurarak, Türkiye'nin saygınlığını ve güvenilirliğini dünyada tesis etti. Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada milli güvenlik ve ulusal çıkarlarına ilişkin hedeflerine ulaşabilmesinde çok önemli olan liyakatli, milli menfaatlere sadık kadroları harekete geçirdi. Türk dış politikasının ana karakterlerinden birisi olan bağımsızlığın müdafaası ve muhafazası, ülkenin küresel ve bölgesel rolünün tayininde oldukça belirleyici özelliğe sahiptir. İşte bu noktada güçlü ve etkin bir istihbaratın varlığı, Türkiye için son derece önem arz ettiğinden Milli İstihbarat Teşkilatının Hakan Fidan ve İbrahim Kalın tarafından, son derece başarılı görevler yapması sonucu, emperyalist prangalar tek tek kırılıyor. Nihayetinde devletin başarılı bir dış politika izleyebilmesi, ulusal çıkarlarını ilgilendiren konular hakkında sağlıklı öngörülerde bulunabilmesi, terör örgütleri veya diğer devletlerin muhtemel hamlelerini doğru hesaplayabilmesi gibi hassas vazifeler ön plana çıkarıldı.
Büyük jeopolitik hamleler, 15 Temmuz darbesini durduran Aziz Milletimizin eseridir.
Başkan Erdoğan'ın ilmek ilmek ördüğü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ezber bozan çıkışları ve kararlı duruşuyla, başarıya ulaşan TERÖRSÜZ TÜRKİYE tablosu, Ortadoğu Bölgesi için de büyük bir ilham kaynağı olacak. Bu çerçevede bölgedeki Türkmenler, Kürtler, Araplar, Aleviler, Sünniler, Şiiler, bütün mezhep grupları arasında doğuracağı atmosfer, işbirliği yakın coğrafyamızda yenı sayfalar açacak. Başkan Erdoğan'ın mimarisiyle, KUDÜS İTTİFAKI, TÜRKİYE-IRAK-SURİYE-MISIR ve FİLİSTİN başta olmak üzere bölge ülkeleriyle (KATAR, LÜBNAN-ÜRDÜN) kurulması için oluşan şartların arkasında, Aziz Milletimizin 15 Temmuz'da şahlanışı vardır.
SONUÇ
15 Temmuz'un manasını, bu hareketin gerçek boyutlarını kavramak ve hayatımızın bütün alanlarına taşımak yolunda ne yapılsa azdır. Biz bugün milli birlik ve beraberlik içinde Başkanımız Erdoğan liderliğinde, Emperyalistlerin zincirlerini tek tek kırıyorsak, gülen yüzlerle birbirimize bakıyorsak, Büyük Türkiye milli seferberliğine canla başla katılıyorsak, 15 Temmuz şehitlerimize çok şey borçluyuz. Türk milleti gazi bir millettir. 'Ölürsem şehit, kalırsam gaziyim' diyen soylu iradeyi teslim alacak güce henüz dünya üzerinde tesadüf edilmemiştir. Türk milleti 15 Temmuz akşamından itibaren nasıl kucaklaşıp demokrasinin namusunu müdafaa ettiyse ülkenin istikbalini de müdafaa ediyor. Bu düşüncelerle Vatanını ve milletini müdafaa eden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, Aziz Şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz. DEMOKRASİYE AŞIK AZİZ MİLLETİMİZİN
Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nü kutluyoruz.
