• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Stagflasyon olasılığı

CAHİT SÖNMEZ

Stagflasyon olasılığı

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03 Mart 2011
Küresel ekonominin hız kesmesi, buna karşın petrol ve emtia gibi temel girdilerdeki fiyat artışlarının maliyetleri yukarı çekmesi, kısmi durgunluğa enflasyonunda eşlik etme olasılığını yükseltiyor son aylarda. Hemen belirtelim... Bu durum gelişmiş ülkeler için daha fazla geçerli. Çünkü, gelişmiş ülkeler küresel krizden tam anlamıyla çıkıp beklenen büyüme rakamına henüz ulaşamadı. Oysa, gelişmekte olan ülkelerin bir çoğunda ekonomiler ısındı, bu yüzden merkez bankaları parasal sıkılaştırmaya gitmek zorunda kaldılar.
Stagflasyon olgusunu, durgunluk ve sonrasında işsizliğin yükselmesi, aynı zamanda fiyatlardaki artışın da katılımıyla ortaya çıkan iktisadi durum olarak tanımlıyoruz. Aslında biraz paradoksu da ifade ediyor. Büyüme sonucunda enflasyonun yükselmesi gibi bir nedensellik ilişkisi ön plana çıktığından, böyle bir iktisadi konjonktürde işsizliğin düşmesi beklenir.
Tanımlamadan sonra stagflasyonun önümüzdeki günlerde gerçekleşme olasılığını değerlendirelim...
Öncelikle şu gerçeğin altını çizelim... 2010 yılında gördüğümüz tablo bu yıl için pek geçerli olmayacak. Geçen yılın ekonomik performansında iki temel kriter önemli rol oynamıştı. Birincisi, olağanüstü para ve maliye politikalarına başvurulması ve gevşek politikaların ekonomilere kazandırdığı güçlü ivme, ikincisi ise 2009 yılının dip yapması ve bunun sonucunda geçen yıl baz etkisinin çok güçlü olması.

SICAK PARA SIKINTISI
İki faktörün etkisiyle hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler çok steril koşullarda başlamışlardı 2010 yılına. 2008 yılında 150 dolarlar seviyesinde olan petrol küresel kriz ile beraber 40 dolarlara kadar gerilemişti. Enflasyon oranlarının düşük olmasının yanı sıra çok düşük dış ticaret açıkları da ekonomi yönetimlerinin işini kolaylaştırıyordu.
Geçen yıl sonu itibariyle, küresel ekonominin toparlanması, talep seviyelerinin yükselmesi ve kur dengelerinin değişmesi gelişmekte olan ülkeleri ekonomi politikalarını uygulamada biraz zorlamaya başladı. Gelişmiş ülkeler büyüme hızlarını biraz daha yukarı taşımak için düşük faiz politikalarını sürdürüyor ve bu bağlamda piyasalara likidite enjekte ediyorlar. Gelişmekte olan ülkeler ise ekonomilerinin fazla ısınmasını ve finansal istikrarı düşünerek küresel likidite girişini sınırlandırmaya çalışıyor. İşte küresel likiditenin gelişmekte olan ülkelerce istenmemesi, yeni arayışları da beraberinde getiriyor. Uluslararası yatırımcıların ilk durağı altın ve kıymetli madenler oldu. Diğer durak ise emtia. Şimdi oralardan kazanç çıkarıyorlar. Şu gerçeği vurgulamamda fayda var, hem madenlerde hem de emtiadaki yükselişte fiziksel faktörlerden çok spekülatif işlemler etkili oluyor. Böyle ekonomik konjonktüre bir de siyasi faktörler eklendi son aylarda. Petrolün bol olduğu coğrafyanın cadı kazanı gibi kaynaması petrol fiyatlarına yukarı yönlü baskı kuruyor.

ÜFE'LERDE SIÇRAMA

İşte, temel girdilerdeki hızlı fiyat artışları enflasyon sorununu uzun aradan sonra tekrardan gündeme taşımaya hazırlanıyor. Türkiye'de Şubat ayı enflasyon verileri hiç de iç açıcı gelmedi. Geride bıraktığımız ayda maliyet enflasyonun göstergesi ÜFE yüzde 1.72 yükselmiş. Tarım sektöründeki fiyat artışı ise yüzde 2.15. 12 aylık ortalamayı aldığımızda tarımdaki fiyat artışının yüzde 19.07'ye kadar çıktığını görüyoruz. Sanayi kesimindeki maliyet enflasyonu petrolden dolayı yıllık yüzde 12.86'ya yükseldi.
Gelişmekte olan ülkelerde de benzer tabloyu izleyebiliyoruz. Ancak, gelişmiş ülkelerde özellikle talep enflasyonu düşük seyrini koruyor. ABD'de yüzde 3.6, Euro Bölgesi'nde 5.3 ve Japonya'da 1.6 seviyelerinde. TÜFE'ler de düşük. ABD'de ve Euro Bölgesi'nde yüzde 1.6, Japonya'da negatif 0.8'lerde.
Büyüme, enflasyon ve işsizlik rakamlarını son gelişmeler ışığında yan yana getirdiğimizde henüz stagflasyonun varlığından bahsedemiyoruz. Zaten, küresel ekonomiler bu aralar yeni bir sorunu kaldıramaz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.