Gıda fiyatları önlenemez yükselişini sürdürüyor. Hayati ihtiyaçlar sınıfında yer olan gıda, her koşulda tüketilmesi gereken emtia olduğu için yukarı yönlü fiyat hareketleri herkesi kaygılandırıyor. Herkes içinde merkez bankaları da yer alıyor doğal olarak. Çünkü, gıda fiyatları enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı kurmuş durumda. Bu yüzden para politikalarında değişikliğe gitmek zorunda kalabilirler.
HUBUBAT ZİRVEDE
Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren Gıda ve Tarım Organizasyonu (Food and Agriculture Organization-FAO) dünya çapında temel gıda ürünlerinin fiyat hareketlerini içeren FAO Gıda Endeksi ve genel tespitlerinin de yer aldığı rapor yayımlıyor. Şubat ayına ait verilerde fiyat sıçraması ve bazı genel tespitler gerçekten dikkat çekiyor. 8 aydır üst üste yükselen gıda endeksi Şubat ayında, 1990'ın başından bu yana hem nominal hem de enflasyon arındırıldıktan sonra ulaşılan reel fiyatlar anlamında en yüksek noktaya ulaştı.
Endeksi bu kadar yukarı taşıyan ürünlerin başında hububat geliyor. Bu arada hububat fiyatlarındaki artışta buğdayın Ocak ayına göre yüzde 7'lik yükselişinin önemli rol oynadığının altını çizelim. Hububatı bir aylık yüzde 3.7 artışla yağlı tohum izliyor. Et ve süt ürünleri de üst sıralarda. Neredeyse dünya nüfusunun yarısının, yani 3 milyar kişinin temel gıdası olarak tükettiği pirincin fiyatı, geçen yıldan beri yüzde 4.1 arttı. Buğday fiyatlarında ise yüzde 60 artış oldu. Biyo yakıtta da kullanılan mısırın fiyatı geçen yıldan bu yana yüzde 93 artış gösterdi.
Hububat fiyatları hem arz hem de talep cephesindeki gelişmelerden etkileniyor. Özellikle 2007'de yaşanan kuraklık, hububat arzının daralmasında etkili olmuştu. Ardından yine iklimsel faktörler yüzünden arz daralması sürmüştü.
FAİZ ARTIRIM OLASILIĞI
Böyle uygun bir ortam fırsatçılar tarafından kaçırılmıyor ve stoklar hemen yukarı çekiliyor. Gıda fiyatları üzerinde baskı kuran diğer bir unsur ise, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da yaşana siyasi karışıklıklar. Bu konuda Dünya Bankası'nın çarpıcı tespitini de ekleyelim... Gıda fiyatlarındaki artışlar yüzünden dünyada yaklaşık 44 milyon kişi açlık sınırının diğer tarafına geçiyor.
Gıda fiyatlarının önlenemez yükselişi küresel enflasyonu da tehdit ediyor. Avrupa Merkez Bankası Şubat ayı toplantısında politika faiz oranını yüzde 1'de tuttu. Ama çok da içine sinmedi kurul üyelerinin. Başkan Trichet "Bu sefer pas geçtik, ama bir sonraki ay faiz artırımına gidebiliriz" anlamına gelen sözler sarf etti, yükselen enflasyonu gerekçe göstererek.
Enflasyon hedefi yüzde 2'lerde iken bugün itibariyle yüzde 2.4 seviyesine yükseldi. ABD'de de benzer durum geçerli. FED de köşeye sıkışmış gibi görünüyor. Bir taraftan krizden biraz daha çıkmak için parasal sıkılaştırma yapmaması gerekiyor, diğer taraftan gıda ve petrol fiyatlarının enflasyon üzerinde yaptığı baskı yüzünden fiyat istikrarı tehlikeye giriyor.
Merkez Bankası da yakından izliyor gıda fiyatlarını. Şubat ayında ÜFE sıçrama yapmış ve yüzde 1.72 yükselmişti. 2010'da gıda grubunun toplam enflasyona yaptığı katkı 4.64 puana ulaştı.
Eğer son gelişmelerle enflasyon beklentilerin üzerine çıkarsa, Merkez Bankası önlemek için aksiyon alır mı? Kritik sorunun yanıtını verelim...
Fiyat istikrarı Merkez Bankası'nın birincil hedefi olduğundan kayıtsız kalamaz. Dolayısıyla, gıda ve emtia fiyatlarında küresel düzeyde yükselişler sonucunda kaçınılmaz olarak enflasyonun yükseleceği olasılığını kapsayan bir senaryo var.
Bu senaryo ışığında Merkez Bankası "Fiyat istikrarını tehdit ettiği algısı yaparsam politika faiz oranlarını yükseltirim" diyor.
Geldiğimiz noktada gıda fiyatlarındaki hareketliliği yakından takip etmesine rağmen sorun olmadığı düşüncesiyle şimdilik göz ardı ediyor.
