• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Merkez’den beklenen karar, ama...

CAHİT SÖNMEZ

Merkez'den beklenen karar, ama...

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21 Ocak 2014
Bugün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu kritik toplantısının kararını açıkladı, beklendiği gibi faiz oranlarında bir değişikliğe gitmedi. Faiz koridorunun üst bandında yüzde 7.75, piyasa yapıcı bankalar için yüzde 6.5 ve politika faiz oranı haftalık repoda yüzde 4.5 seviyesi bir ay daha geçerli olacak. Ancak ek parasal sıkılaştırma uygulayacağı günlerde faiz koridorunun üst bandı olan yüzde 7.75 yerine yüzde 9 civarında bir faiz uygulanabileceği açıklaması aslında örtük ya da sanal faiz artırımı anlamına geliyor.
Peki böyle örtülü değil de gerçek anlamda faiz artırımı gerekiyor muydu? Biraz paranoya olduk, bazı spekülatörlerin faizlerin artması yönünde baskı oluşturduğu gibi bir algı var zihinlerde.

BİRKAÇ TEMEL UNSUR

Mevcut konjonktürde, daha doğrusu FED'in çıkışa başladığı ve iç siyasi faktörlerin etkili olduğu süreçte, dikkate almamız gereken birkaç temel unsur var. Birincisi cari açık ve açığın finansmanı. 55 milyar doların üzerinde cari açığın çok az kısmı doğrudan yabancı sermaye ile büyük kısmı da portföy yabancı sermayesi ile finanse ediliyor. Ne yazık ki, reel kesime yatırım yapan doğrudan yabancı sermaye pastasından sadece 10 milyar dolar gibi oldukça küçük bir pay alabiliyoruz. Çin ve Hindistan gibi maliyetlerin düşük olduğu ülkeleri tercih ediyorlar. Bu durumda iş sıcak paraya düşüyor. Sıcak paranın gelmesi için iştahının yüksek getirilerle artırılması gerekiyor. İşte bu basit algoritmik yapı içinde nasıl tepki vermeliyiz? Merkez Bankası'nın yanıtı "Gerek yok" yönünde oldu. Teşhisi ise şöyle... İhracat ılımlı büyüme eğilimini koruyor. Diğer taraftan, kredi büyüme hızları da kademeli yavaşlama eğilimine girdiğinden ithalatta baskılanıyor. Sonuçta altın ticareti dışarıda tutulduğunda cari işlemler açığında düzelme olacak ve bu düzelme bu yıl içinde devam edecek. Eğer böyle bir tanı koyuyorsa Merkez Bankası, o zaman faizleri yükselmeme kararı doğru ve tutarlıdır.
İkinci faktör enflasyon... Kurların yükselmesi ithal girdilerin daha pahalı elde edilmesi anlamına geldiğinden, gecikmeli olarak, başta enerji olmak üzere, maliyet enflasyonuna yukarı yönlü baskı oluşturacak. Merkez Bankası enflasyonun şuan ki seviyesinden rahatsızlık duymuyor. Çünkü... Yakın dönemde yapılan vergi artışları ve döviz kuru hareketleri bağlı olarak yüksek seyredecek enflasyon bir süre sonra orta vadeli hedeflerle uyumlu hale gelecek. Merkez Bankası'nın enflasyon beklentisi gördüğünüz gibi olumlu. Hemen şu soruyu yöneltelim... Ya kurlar aşağı gelmezse?

SUYUN DİĞER TARAFI

Yukarıda değinmeye çalıştığım unsurlar Merkez Bankası'nı yakından ilgilendiriyor. Bir de suyun diğer tarafında olan şirketler var, kurların yükselmesiyle ciddi risk taşıyan. Açık pozisyondan döviz borçlarının geri ödemesine kadar sorunlarla karşı karşıya kalan şirketler, ithalatçılar bu yükün altından nasıl kalkarlar kurların ateşi düşmediği takdirde. Tabii, Merkez Bankası "BSeni ilgilendirmez benim görevim fiyat istikrarını ve ikincil olarak finansal istikrarı sağlamaktır" diyebilir.
Kısacası Merkez Bankası faizleri artırmadı gibi yaptı ama örtülü olarak yüzde 7.75'lik üst sınırın üzeri olabileceği mesajını da verdi. Bir yerde TL faiz silahı ile gerçek mermi değil kuru sıkı atmış oldu.
Buraya kadar risk faktörleri ve bu doğrultuda yapılan öngörüler ve alınan kararlarda bir sorun görünmüyor. Ek sıkılaştırmalar için koridoru daha da esnetti. Ancak, anlayamadığımız bir şey var... Acaba Merkez Bankası öngörülerinde yanılırsa ve kurların üzerindeki yukarı yönlü baskı artarsa ne yapmayı düşünüyor. O zaman faizleri artırırım yani kuru sıkı yerine gerçek mermi atarım derse geç olabilir mi?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.