NASIL BÜYÜYECEĞİZ ?
NEDENLER DEĞİŞMİYOR
Eylül ayında ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,8 oranında aşağı gelmiş. Geride bıraktığımız 9 ayda ise kayıp yüzde 10'larda. Eğer kalan aylarda ivmelenme olmazsa geçen yıl yakalanan 157 milyar dolarlık performansın altında kalacak toplam ihracat... Şimdilik 2015 ihracatı 106,3 milyar dolar seviyesine ancak ulaşabiliyor. Avrupa Birliği ülkelerinin bir türlü toparlanamaması, FED'in normalleşme sürecine yönelik yarattığı belirsizlik ve son aylarda kendini iyice hissettiren Çin'in büyüme hızının düşmesi gibi unsurlar bizim ihracatımızı da olumsuz etkiliyor. Ve etkilemeye de devam edecek. Dolayısıyla ikinci motordan da bu yıl içinde pek umut yok... Bu arada ithalat tarafından da büyüme hızının düşeceğine dair sinyaller geliyor. TÜİK verilerine göre sermaye yani yatırım malları ve aramal ithalatı hem aylık hem de yıllık bazda düşmüş. Buna karşın nihai tüketime konu olan malların ithalatı artmış. Kompozisyondaki değişim, firmaların yatırım harcaması yapmaya niyetlerinin olmadığını ve üretimlerini kısmaya çalıştıklarını açıklıyor. Zaten firmaların bu niyette olduklarını stoklarının artan hacminden anlayabiliyoruz.
NE YAPMALI?
Sadede gelelim... Merkez Bankası'nın para politikaları ile büyümeyi ivmelendirmesini beklemek çok rasyonel bir yaklaşım değil. Madem dış talepten umudumuzu kestik, Merkez faizleri aşağı çeksin iç talebi canlandırsın Hayır bunlar sadece geçici yöntemler... Peki çözüm nedir? Dış konjonktür çok uygunken yapılmayan yapısal reformlara hız verilsin potansiyel büyüme hızına ulaşmamız için... Yüzde 15 paya sahip imalat sektörünün payının kesinlikle artması gerekiyor. Katma değerli ve yüksek teknolojili ürünlerin üretiminin yine kesinlikle artması gerekiyor. Konu reform olunca nedense hem siyasiler hem de halk sıcak bakmıyor. Baksanıza Avrupa'nın haline...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.