• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

ELİF AKTUĞ

İç hesaplaşma mı, sapkınca bir zevk ihtimali mi?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10 Ekim 2014
Münevver Karabulut cinayeti sanığı Cem Garipoğlu intihar etti! Haberi duyar duymaz, çocuk ruh sağlığı uzmanı, çocuk/ergen ve genç psikiyatrisi uzmanı İzmirli dostum Yar. Doç. Dr. Neslim Doksat'ı aradım. Hepimizi çok etkileyen, başından sonuna dek nefesimizi tutarak takip ettiğimiz bir cinayetti yaşanan. Gencecik bir kız başı kesilerek hunharca öldürülmüş ve katil zanlısı kaçmıştı. Süreci unutmadığınıza eminim, Cem Garipoğlu bir süredir hapisteydi. Çoğu kişinin 'ölmesini' dilediği, hatta Garipoğlu ailesinden bir ferdin Münevver'in babası Süreyya Bey'e, "Keşke ölse" dediği Cem; başına poşet geçirerek kendini astı.
**
Neslim Doksat'a ilk olarak, "Başına poşet geçirerek intihar eder mi bir insan?" diye sordum. Öyle ya, yüz kızartıcı suçla içeri girenlerin bir şekilde öldürüldüğünü duyarız, filmler, kitaplar hep konu alır bu 'ilahi adalet' durumunu. belki de başka bir cinayettir yaşanan! Doksat şöyle yanıtladı; "Kişi, başına poşet geçirerek intihar edebilir. Zaten farklı bir şey yaşandıysa adli tıp çözecektir. Poşet geçirme sebebi aslında daha fazla karbonmonoksit alarak ölümü hızlandırmak, hatta sapkınca bir fikirle karbonmonoksit oranını artırarak ölüm anında alınan anlık zevki artırmak olabilir. Çünkü kendini astığında zaten boyun omuru kırıldığı için ölüyor. Cem Garipoğlu'nu muayene etmedim, tanımıyorum. Ancak yaşananlar psikopatik bir hal içinde olduğunu göz önüne seriyor, muhtemelen, sapkınca eğilimleri olan bir çocuktan söz ediyoruz. Ölüm esnasında, bir anlık da olsa zevk alındığı biliniyor. Erkeklerde özellikle, ölümlerde ereksiyon ve boşalma söz konusudur. Böyle bir cinayeti işleyen çocuk acaba, sapkınca bir şekilde zevk almak istemiş olabilr mi? Bu tabii ki tamamen bir yorum...
Ayrıca, geçen zaman süresince, kendisiyle bir hesaplaşma sürecine girmiş ve vicdan azabı çekiyor olabilir"... ve bu duyguyla, hastalıklı bir şekilde, hayatını bir golden shot (altın vuruşla) ile sonlandırmak istemiş olabilir.
**
Hemen sordum, "Cem, hapiste verdiği bir röportajda, 2025'te çıktığı zaman Çin'e gidip hukuk okumak istediğini söylüyordu. Normal bir açıklama mıydı bu?". "Kısmen olabilir" diye yanıtladı Doksat, "Hayatını yeniden gözden geçirmiş, kendisini toparlamış, yeni bir açılımın hayallerini kuruyor olabilir. Bu gerçekçi ise, sağlıklı bir ruhsal rehabilitasyon sürecine girmiş demektir.
**
Neslim Doksat'la konuştuktan hemen sonra eski Adli tıp uzmanı bilim kadını Sevil Atasoy'u aradım. Atasoy haberi benden duydu ve çok şaşırdı. Kendisine "Bunun bir intihar veya cinayet olup olmadığı anlaşılır mı" diye sordum. "Elbette" dedi, "Adli tıp uzmanları poşetteki parmak izlerine ve intihar şekline bakarak cevabı verir" dedi. Konuyla doğrudan ilgilenmediği için diğer sorularıma cevap vermesinin doğru olmayacağını söyledi Atasoy. Cem'in intiharı bir çemberi tamamladı mı, Münevver'in ailesinin acısını hafifletir mi bilemem ama kamu vicdanını sanki rahatlatacak gibi...

İntihara kitap mı sebep oldu?

Postiga Yayınları tarafından bir süre önce yayınlanan 'Körebe: Kızım Münevver'in Ardından' Süreyya Karabulut imzası taşıyan bir kitap. Günlerce hatta aylarca konuşulan cinayete kurban giden Münevver'in babası, yayınevi editörleriyle uzun bir çalışma ve araştırma yaparak kitabı yazmıştı. Kitapta, basında yer almayan çokça anektot var. Acaba Münevver'in bebekliği ve çocukluğunun da anlatıldığı kitabı Cem okumuş muydu? Kitapta, dava sürecinde Münevver'in 'pahalı kıyafetlere düşkün olduğu' suçlamasına da bir açıklama getirmiş baba Karabulut. Bunun kasıtlı olarak yapıldığını söylüyor Süreyya Bey, Münevver'in dedesinin kira gelirlerinden söz ediliyor ve torununa her türlü harcaması için destek olduğu anlatılmış. Kitabı okuyunca tertemiz ve ilk aşkını yaşayan bir genç kız görüyorsunuz, pırıl pırıl. Cem Garipoğlu'nun kitabı okuduğuna ve iç hesaplaşma sürecine böylece girdiğini düşünüyorum. Kitapta az önce de yazdığım bir bölüm var; Süreyya Bey'e "Keşke Cem ölse" diyen bir Garipoğlu ferdi! Kitabı yeniden okumak lazım. Cem'in gözüyle de belki...

Olur, olmaz...

*Kurtlar Vadisi'nin karşısında bir başka kurt olur mu? Bu kurt 'Kurt Seyit' bile olsa! Perşembe günleri kurtlar savaşı var ekranda ama kimin galip geleceği belli gibi. Vadi'de son bölümde Polat Alemdar'ın babasının ölüm sahnesi var ki, dayanamadım izlerlen... Namaz kılarken öldü Ömer Baba, çok etkileyici sahneydi...
*Güldür Güldür'de görev alan herkese sarılmak, öpmek, tebrik etmek istiyorum. Harika değiller mi ama bunca olup bitenin arasında yüzümüzü güldürüyorlar, hem de ucuz numaralar kullanmadan.
*Oyuncu Volkan Saraçoğlu vefat etti, Numan rolüyle ne çok sevmiştik. Nurlar içinde yatsın ve fakat gelin görün ki, cenazeye veda ederken alkışlamak adetinden hiç haz etmiyorum.
*Pınar Karşıyaka çok mutlu etti bizi, varolasın Ufuk Sarıca. Maçı ekranda izleyen milyonlar, heyecan içindeyken, 24 saniye cihazının bozulması da neydi peki? Bu cihazlar denetlenmez mi, kimdir sorumlusu bu işin? Türkiye Basketbol Federasyonu bir açıklama yapma zahmetinde bulunmaz mı mesela?
*Fatih Çekirge, geçen günkü yazısında mutlaka bir klavye sürçmesi yaşayarak büyük şair Attila İlhan'ın adını Atilla İlhan olarak yazdı. Öyle hemen atlayıp eleştirmemek lazım. Hepimizin başına gelebilir. Attila İlhan'la olmasın da bu hata kiminle olursa olsun diyelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.