Erkin Usman

Et profesörü...

Akademik kariyer yapmamış bilim insanları nasıl, doçent, profesör olamıyorsa, şiire gönül vermiş olup emek vermeyenler de şair olamıyor.
Ekrem Akurgal gibi, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi arkeoloji ve hukuk alanlarında yetişmiş iki ordinaryüs profesörümüz vardı, bir zamanlar.
Ordinaryüslük bir unvandı.
Profesörün üstüydü.
Şimdi o unvan kullanılmıyor.
Kaldırıldı...
İşinin en iyisini yapan kişi, profesörlükte noktalıyor.
Tireli Asil Öztürk, et konusunda akademik kariyer yapmışçasına "usta" buluyor kendisini. Bu işe yıllarını vermiş...
Yıllar öncesinde Tire'de kasaptı.
"Hep kasap kalacak değiliz ya..." diyerek Karşıyaka'ya yerleşiyor. Birinci Sanayi Sitesi'nde bir lokanta açıyor. Tire Köftesi yapıp satıyor. Eşi, oğlu, yeğeni ve kızıyla...
Etler Tire'den...
Sadece öğle yemeği veriyor.
Menüde kuru fasulye, Tire köftesi, cacık ve kendi imalatı turşu...
Kuru fasulyesinin kendine özgü bir adı var: Susturuculu Kuru...
Kış mevsiminde ve bahar aylarında değişik bir menü.
Özel güveç, sucuk ve kaymaklı ekmek kadayıfı.

***
Asil Öztürk, herkesin tanıdığı bir KSK'lı. Önce KSK seyircisi oluyor, taraftarlığa yükseliyor.
Paylaşılamayan amigo oluyor ve KSK sevgisi onu yöneticiliğe yükseltiyor.
"Susturuculu Köftesi" pek leziz.
İki eski Karşıyakalı Recai Şeyhoğlu ve Selahattin Tural, köftesinin methini duyup Birinci Sanayi Sitesi'ne gidiyorlar.
Gördükleri tabela her şeyi anlatıyor: Et Profesörü..
SAYFA 68...
Recai Şeyhoğlu, Ege'nin yakından tanıdığı bir eğitimci.
Bir mecliste anlattı.

***
Derse girer girmez şikayet başladı.
"Ne olmuş?" dedim.
"Çıplak kadın var" dediler.
Ozan'la ikisi sınıfta dergiyi gösterip durmuşlar.
"Kıvanç, çıkar o dergiyi..." dedim.
Kıvanç korku içinde sıranın altından çıkardı.
Çok sayfalı, rengarenk bir dergi.
"Bul o gösterdiğin resimleri..." dedim.
Sınıftan "çıt" çıkmıyor.
Kıvanç bir türlü bulamıyor aradığı fotoğrafı. Gözleri ha sulandı, ha sulanacak.
Arıyor ama nafile.
Sıkıntıdan burnunun üstünde ter damlacıkları oluştu.
İçimden gülmek geliyor. İlk kez böyle bir tablo ile karşılaşıyorum.
Herkeste bir sessizlik.
Arka sıralardan Can, Ece ve Orhan'ın sesleri:
"Sayfa 68...Sayfa 68...."
PARİS'TE BİR ÇEŞMELİ...
Okan Çaycı iki aydır Paris'te....
Geçtiğimiz hafta sonu amcaoğlu Sadık'a telefonda konuşurken "Burada para bol... Sokaklarda neredeyse kürekle toplanacak" diyordu.
Sadık yola çıktı ve bir sabah erken saatte Paris'e vardı.
Gardan çıkarkan ayağının dibinde bir Fransız banknotu gördü. Tam eğilip yerden alacağı sırada "Ne lüzum var? dedi.
Daha ilk günden çalışmaya başlayacak değilim ya!..."Şöyle birkaç gün dinleneyim" dedi ve Okan'ın kaldığı evin yolunu tuttu.
BEYNİNİ ZORLAMA
Ölüm mahkumu elektrikli sandalyenin önüne getirilmişti.
Merakla sordu:
"Bu alet nasıl çalışır?" Avukatı cevap verdi:
"Beynini zorlama, şimdi sana cereyan verilecek!..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.