• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Yıllarını geri kazandı FİLİZ İÇKE ÖNAL

Yıllarını geri kazandı

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18.02.2017, 00:00

İzmirli Yıldız Öntürk, tüp mide ameliyatıyla ikinci hayata başlayanlardan.
112 kiloyla ameliyat masasına yatan Yıldız Hanım, bu sayede tam 52 kilo vermiş. Eski fotoğraflarına bakanlar, sanki kendisini değil de bir aile büyüğünü gördüklerini söylüyor. Çünkü kilolarla birlikte yaşı da geriye gitmiş adeta.
Bir zamanlar, fazla kiloları yüzünden hayata küsüp evine kapanan Yıldız Öntürk, bugün kendisini ameliyat eden doktoruyla birlikte "Obezite ve Diyabet Cerrahisi Danışmanı" olarak çalışıyor. İşte Yıldız Hanım'ın öyküsü.

Obezite nasıl girdi hayatınıza?

Eskiden çok hareketli bir hayatım vardı. Bir dönem tamamen hareketsiz bir hayata geçmem, fast food ve abur-cubur ağırlıklı beslenmem beni morbid obez yaptı. İdeal kilomun üzerine 50 kg kadar fazlalık bindi bu 10 yıl içinde. Yaş ilerledikçe metabolizma hızı yavaşlar ve daha zor kilo verilir.
Bunun yanında obeziteye ek olarak hipertansiyon ve tip 2 diyabet gibi yandaş hastalıklarım da vardı ve bunlar diyet yapmamı daha da zorlaştırıyordu.

KENDİMİ EVE KAPATMIŞTIM

Daha önce hiç kilo vermeye çalıştınız mı?

Ameliyat öncesi defalarca kilo verme girişimlerim oldu. Diyetisyenlere gittim. Haftada 1-2, ayda 4-5 kilo kadar veriyordum. Ancak yandaş hastalıklarım olan tansiyon ve insülin direncimden dolayı elim ayağım titrer, zorla diyetlere dayanmaya çalışırdım.
Defalarca 10-15 kilo verdim ama verdiğim kiloları biraz daha fazlasıyla geri aldım. Diyet dışında akupunktur, mezoterapi gibi birçok yöntemi denedim.
Her defasında bu yöntemlere bir sürü para harcayıp kalıcı zayıflık sağlayamamak beni zamanla yıldırdı. Bu yüzden bunlardan vazgeçtim ve kendimi sosyal hayattan soyutlayıp eve kapattım.
Ta ki ameliyata kadar.

Ameliyata nasıl karar verdiniz?

Başarısız diyet geçmişim beni psikolojik olarak da çok yıprattığından daha kalıcı bir çözüm arayışına girdim.
Yaptığım araştırmalar beni 'obezite cerrahisi'ne götürdü. Bu operasyonları yapan doktorları araştırmaya başladım. Herkes gibi benim de endişelerim vardı. Ne olacak, başıma bir şey gelir mi? Pişman olur muyum? gibi... Fakat doktorumla ilk görüşmemde kafamda her şey netleşti.

HEP KİLO MU VERECEĞİM!

Bütün sorularıma fazlasıyla doyurucu cevaplarımı almıştım. Kafamı en çok kurcalayan sorum şuydu: 'Midem küçülecek ve ben hep kilo mu vereceğim?
Ya çok aşırı zayıflarsam?..
Bana danışan hastaların en çok sorduğu soru da budur. Tabii ki böyle bir şey olmuyor. Metabolizmamız bunu zamanla ayarlıyor ve ideal kilolara indikçe kilo verimi yavaşlıyor ve duruyor.

Ameliyat sizi korkuttu mu?

Ameliyattan pek korktuğumu söyleyemem.
Obez yaşamaktan o kadar bıkkınlık gelmişti ki.. Artık ben de normal insanlar gibi yaşamak, sıkıntılarımdan kurtulmak istiyordum.
Yalnız, ameliyattan bir gece önce korku diyemem ama aşırı bir heyecan, sabırsızlık ve tarif edemediğim bir duygu oluştu. Sabaha kadar uyuyamadan operasyon olmaya gitmiştim. Operasyon olduktan 1-2 gün sonra ise hastanede yatarken 'her şey bu kadar mıymış" demiştim. Bu operasyonlar kapalı yapıldığı için iyileşme süreci çok hızlı oluyor. 3 gece hastanede kaldım ve eve geldiğimde ufak tefek birçok işimi kendim yaptım.
Normal hayatıma çok çabuk döndüm.

Ameliyat sonrasında yaşadığınız zorluklar oldu mu?

Ameliyat sonrasında zorluk yaşamadım çünkü nelerle karşılaşacağımı biliyordum. Ameliyat sonrasında 15 gün sadece sıvı gıdalarla beslendim.
Bu dönemde zaman zaman halsizlik olabiliyor buna rağmen her gün kilo verdiğinizi görmek çok motive ediyor. Kısa bir dönem geçici olarak protein- çinko-demir eksikliğine bağlı olarak saç dökülmesi yaşadım ama bunu da hiç dert etmedim. Çünkü birkaç ay sonra dökülen saçlarım yeniden çıkmaya başladı.

ASANSÖR BOZUKMUŞ NE GAM!

Neleri yapabiliyorsunuz artık?

Eskiden düz ayakkabıyla 5 dakika bile yürüyemezken şimdi topuklu ayakkabıyla saatlerce yürüyebiliyor, yorulmadan ayakta durabiliyorum. Yokuş çıkmak ölüm gibi gelirdi, kalp atışlarım çok hızlanırdı. Şimdi rahatlıkla dik yokuşları çıkabiliyorum.
Apartmanda asansör bozulmuş ise dünya başıma yıkılırdı. Şimdi ise umurumda değil. Hatta asansör çalışıyorsa bile merdivenle çıkmayı tercih ediyorum.
10 katı bile rahatlıkla çıkabiliyorum.

Ameliyat öncesi beslenmenizle bugün arasında nasıl farklar var?

Ameliyat öncesinde daha çok fast food ve abur cuburla beslenen biriydim.
Bütün gün hamburger, cips, bisküvi, gofret, çikolata yiyip sıvı olarak sadece kola içerdim. Operasyon sonrası beyaz bir sayfa açıp sağlıklı beslenmeyi mecburen öğreniyoruz. Ameliyatın başarılı sonuç vermesi için bizim de uymamız gereken kurallar var ve mutlaka çaba göstermek gerekiyor.
Hızlı kilo verdiğimiz için vücudumuzun en gerekli ihtiyacı protein.
Sabah kahvaltıda mutlaka bir yumurta ve peynir tüketiyorum.
Kola gibi asitli içecekler ise operasyon geçirmiş kişilere önerilmez. Ayran ve kefir gibi protein içeren içecekleri tercih ediyorum. Abur cuburu bırakıp yerine sağlıklı ve vücudum için gerekli besinleri tercih etmek, cildimi bile güzelleştirdi.

"Başarmış biri olarak" şu anda bu konu ile ilgili çalışıyorsunuz. Bu işe nasıl başladınız?

Şu anda beni ameliyat eden doktorum ile çalışıyorum. Sosyal medyada doktorumun kurduğu dayanışma grubunda danışmanlık ve yöneticilik yapıyorum.
Grupta sadece üye olarak bulunuyordum ve soru soran herkese elimden geldiğince yol göstermeye çalışıyordum.
En çok da operasyon sonrası nasıl beslenileceğini merak ediyorlardı.
Operasyon sonrası beslenme tarzımı fotoğraflı tariflerle anlatıyordum.
Onun dışında da ameliyat öncesi prosedürleri, ameliyat sonrası neler yaşayacaklarını soranlara ayrıntılı bir şekilde cevap veriyordum.
Zaman içinde grup üyeleri her şeyi bana sormaya başladılar.
Doktorum da bana 'Grup Danışmanı' olarak çalışmamı teklif ettiğinde seve seve kabul ettim.
Doktorumun verdiği özel bir eğitimden sonra bu işe başladım. Her yeni operasyon geçirecek hasta ile ben de aynı duyguları yeniden yaşıyorum.

Hastalarla ilginç diyaloglarınız oluyor mu?

Hastaların çoğuyla arkadaş oluyoruz zaten. Bazen ilginç diyaloglar da yaşanabiliyor.
Bir hastamız Urfalı. İçli köfteyi ve lahmacunu çok sever.
Bu tarz yiyecekler bize pek uygun olmadığı halde yiyordu. Beni aramıştı 'Yıldız hanım vitaminimi yutamıyorum ne yapayım?' dedi.
Ben de esprili bir şekilde 'içli köfte ve lahmacunu yiyebiliyorsun da, vitamini neden yutamıyorsun' dedim. Dakikalarca güldük. Hem hatasını anladı hem de vitaminini içmeye başladı.

'ESKİ YEME DÜZENİME ASLA ÖZLEM DUYMUYORUM'

Şöyle tıka basa yesem dediğiniz oluyor mu hiç? Eskiye özlem duyuyor musunuz?

Aslında şu an yine tıka basa doyuyorum. Eskiden 1 buçuk porsiyon iskenderle doyarken şu an iskenderin üzerindeki etler bile fazla gelip tıka basa doyuyorum.
Eski yeme şeklime hiçbir özlemim yok. Hamburgere karşı bile sempatim kalmadı diyebilirim.
Aynı yağla defalarca kızartılmış yemekler mideme ağır geliyor. Yine de sevdiğim besinlerden çok canım isterse tadıp nefsimi öldürüp yine sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum. Zayıflamak o kadar hoş bir şey ki bunu koruyabilmek adına her zaman seçici davranıyorum.
54 bedenlerden 38 bedene inmişken emeklerimin boşa gitmesini istemem.

Hiçbir şeye üşenmemek harika!

Operasyondan bir yıl sonra hissettiğim; kocaman bir 'yaşama sevinci'.
Hiçbir şeye üşenmemek harika, biri bir yere mi çağırdı? Anında giyinip, süslenip hiç çekinmeden gidebiliyor olmak çok güzel bir duyguymuş. Tansiyon sorunu mu? O da ne?
Kilolar giderken hastalıklarımı da aldı götürdü benden.
Operasyondan beri uyuyabilmek için bir kez bile ağrı kesici almadım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA