Son yılların dünya bombası. Teknolojiyi bize, altın tepsiden sunan masal cadılarının kırmızı elmaları. Parlak aldatıcı baştan çıkarıcı ve bizi yavaş yavaş zehirleyen gizli bir canavar. Şarkılar misali 'Ne seninle ne sensiz' Teknolojik lügatlarda bize açıklaması şöyle; "Sosyal medya, kullanıcılar tarafından oluşturulan bilginin basit, anlık ve çift taraflı olarak paylaşılmasını ve ulaşılmasını sağlayan bir medya biçimi." Dünya standardından onay alınmış ve silahsız bir teslim alma şekli. Hayatımıza bizden çok hakim. Her şeyimiz o. En büyük aşkımız. Biz artık biyolojik değiliz. Gözlerimiz ekran. Parmaklarımız tuşlar. Dahası var... Üstüne üstlük bir de yapay zeka geldi yapıştı yakamıza. Kaç kaçabilirsen. Ulvileşme uğruna bunca döktüğümüz emeğe ne oldu? Doğayla bütünleşme özlemlerimiz uçtu gitti. Kurduğumuz hayallerimizin arasına kara kedi misali giriverdi. Nefes terapilerinden çıktıktan hemen sonra elimiz yine iletişim aletlerimizde. Yokluğumuz da kaçırdığımız neler var handikapları.
Sosyal medya geleneksel mecralardan farklı olarak yaşayan bir platform. Kullanıcı odaklı ve bir sınırlama olmaksızın herkesin söz hakkı var bu alanda. Doğru kullanıldığında gücü ve etkisi tartışılamaz. Özellikle markalar açısından çeşitli faydalar sağlayan sosyal medyanın bireyler üzerinde de olumlu veya olumsuz etkileri mevcuttur ki fayda ve zararları arasında dans eder durumdayız.
FACİAYA YOL AÇABİLİR
Sosyal medyanın bazı yararları arasında, kullanıcıların uzaklarda yaşayan ve benzer fikirlere sahip insanlarla bağlantı kurabilmesini ve genellikle ücretsiz olan iş bağlantılarını genişleten, arkadaşlarıyla ve aileleriyle rahatça iletişim halinde olma yeteneği bulunmaktadır. Doğru kullanıldığı durumda gücü ve etkisi tartışılamaz.
Bir ülkenin kültür ve yaşam standartlarına bağlı olarak kullanım oranı birbirinden farklı sosyolojik yapısıyla orantılı sonuçlar doğurduğu için; yanlış kullanıldığı zaman büyük facialara neden olabiliyor.
Son günlerin yine sosyal medya fenomenleri yüzünden başımız beladan kurtulmuyor. Yeni nesile yanlış öğretiler sunan bu medya yüzleri gelecekte ruh sağlığı bozulmuş bir gençliğin tohumlarını atmaya devam ediyor. Olur olmaz paylaşımlar yüzünden hepimiz ruh hastasına döndük. İflah etmez bir virüs bu. Hazmetmemiz ve kurtulmamızın uzun zaman alacağı belli. Belki de, ileri boyutta çok daha da tehlikeli buluşlar bizi bekliyor. Dünya katiline koşuyor durumlarındayız. Teknolojiyle birlikte sürekli kan değiştirdiğimizi görüyor ve acı bir şekilde yaşıyoruz. Aileler ve yuvaların tuzla buz olduğu, insanların sevgisiz bir yaşama çevrildiği, hatta internet oyunları yüzünden birçok intiharların gerçekleştiği bir teknolojinin ne tür faydalı bir savunma şekli olabilir diye düşünelim lütfen. Yaşantımızın temel gıdası olmuş bu teknolojik kirlenmenin önüne geçmede artık çok geç kaldığımızın farkındayız.. Toksinler içinde çok tehlikeli sonsuz bir yolculuk yapıyoruz.
Çevrecilerin sürekli uyarmasına aldırmaz durumdayız. Hani? Eski kamp ruhumuza ne oldu. Doğayı katlederek yaşarken, doğaya hasret sözcükleri de artık masal dinlemek gibi bir şey.
Ülkeler arası güç savaşları teknoloji üzerine kurulmuşsa biz neyi tartışıyoruz sorusunu unutalım gitsin. İnsanlık ruhunu sosyal medyaya teslim ettikten sonra bize sadece geçmiş olsun demek düşüyor. İleride özleyeceğimiz ne çok şeyimiz olacak.