Hayat bayram olsa
Bayram kelimesinin yüreğe sığmayan bir özelliği vardır. İçinizi kıpır kıpır eder. Hangi kelime bu duyguyu başka dilde anlatır. Kalbin tik taklarını içimizdeki coşkuyu nasıl ifade ederiz bilemiyorum. Yumruk kadar yüreğimize sığmayan bu heyezanları doğumumuzdan bu yana hangi ses dalgalarına sığdırabiliriz. Herhalde fizik ve matematik de iflas ederdi. Aşk kadar saf bir duygu. Sevgi kadar temiz. Sadakat kadar bize güvenli...
Unutamadığımız ve asla unutmayacağımız, çocukluğumuzun başköşesinde yer alan sevinçlerimizin gerçek kahramanlarıdır bayramlar. O günlerimizi hiçbir şeye değişmeyiz. Geçmişe yüklediğimiz bunca anının içinde cımbızla çekip saatlerce konuştuğumuz günlerdir.
Biraz internette dolaşmak özlük anlamına bakmak istedim. 'Nedir bizi bu denli kendine esir eden duygunun açılımı?' Kelimenin aslı bazram veya badramdır. Terim olarak yılın belli gününde, günlerinde kutlanan geleneksel ve toplumsal sevinçlerimizmiş.
Her toplumun kendi örf ve adetlerine göre kutlanan bu günlere gerçek anlamda ihtiyacımız var. Koşulsuz bir sevgi demeti... Aynı frekansta bir olma hali.
Geçmişin gençleri, yani bizlerin çok daha kadir kıymet bildiğimiz günlere dönmek istiyorum. O yıllarda ülkemizde fırtına estiren rahmetli Şenay Yüzbaşıoğlu'nun bir şarkısı vardı. 'HAYAT BAYRAM OLSA'. Kaç nesil sevinçli günlerinin sonunda bu şarkıyı dillerine dolardı. Melodisi yıllardır kulaklarımdan silinmedi. Tabii ki benim gibi birkaç nesli esir etti bu şarkı. Belki sıradan bir şarkıydı. Fakat bayramı ve bizim saf sevinçlerimizi o kadar güzel vurguluyordu ki; nasıl vazgeçebilirdik. Dünyanın neresinde olursanız olun her milletin kendi örf ve adetlerine göre kutladıkları milli ve dini bayramları vardır. Hayatın acı gerçekleri karşısında sığınacak özel günlerimizdir bayramlar.
Şimdiki gençlere sitem etmek istemesem de; dokundurmadan geçmek istemiyorum. İnsanın geçmişi yoksa geleceği olamaz diyenlerdenim. Tarihin tozlu sayfalarının hep bize hatırlattığı değerleri görmezlikten gelemeyiz. Bizi biz yapan atalarımıza çok şey borçluyuz.
Ülkeler ecdatları sayesinde ayakta kalırlar.
Peki, bu değerlerimizi niye eskisi kadar önemsemiyoruz.
Çok özledik bayram öncesi temizliklerimizi
Çok özledik bir hafta öncesi alınan bayramlıklarımızı.
Çok özledik bize bayram harçlığı veren nur yüzlü dedelerinizi, ninelerimizi
Çok özledik bayram şekerlerimizi, tepsi tepsi baklavalarımızı
Çok özledik küs olduğumuz kişilerle sahiden barışmalarımızı.
Çok özledik, eski komşularımızı, bakkal amcalarımızı, manavlarımızı
Çok özledik Hayriye teyzelerimizi, Hüseyin amcalarımızı
Çok özledik kapımıza el öpmeye gelen mahallenin çocuklarını
Daha birçok şeyi özledik.
Peki, şimdilerde bayramlar nasıl kutlanıyor?
Eğer mevsim yaz ise; bir ay önceden sahil kasabalarıyla ilgili tatil planları yapılıyor hemen konaklama yerleri ayrılıyor bavullar yapılıyor ve ortalama on güne sığan programlarda bir moda resitali başlıyor. Nerde hangi kıyafeti giyelim. En iyi restoranlar hangisidir? Eğlenebileceğim yerler neresi olmalıdır? Bayrama uzak duygular, tatil duygularıyla hızlıca yer değiştirirken gidilen yerlerde konu yine eski bayramlar oluyor.
Peki, bu kadar özlediğimiz günleri yaşama geçirmek bu kadar mı zor. Değişen hayat şartlarına ayak uydurmak uğruna bunca değerlerimizden ne çabuk vazgeçtik.
Biz nerde kaybolduk, yolumuzu şaşırdık? Teknolojinin bize verdiği hasarı, tamir etme şansımız da artık yok gibi. Geçmiş olsun diyelim ve her şeye rağmen hep birlikte bağırmaya devam edelim.
HAYAT BAYRAM OLSA.
Hep bir arada, sevgi dolu ve huzurlu nice bayramlar geçirmek dileğiyle, Kurban Bayramınız kutlu olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.