• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
İsrail-İran gerilimi ve Türkiye’nin diplomatik rolü

GONCA ELİBOL

İsrail-İran gerilimi ve Türkiye’nin diplomatik rolü

gonca.elibol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16 Haziran 2025

Hiçbir savaşın kazanını olmamıştır...
Savaşlar yıkar, derin enkazlar bırakır...
İsrail ile İran arasında uzun süredir devam eden gerilim ne yazık ki çatışmaya dönüştü. Bu gelişme sadece bölgesel güvenliği değil, küresel dengeleri de tehdit eden bir önemli bir süreç. Gerilim, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini artırması ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) denetçileriyle iş birliğini sınırlamasıyla tırmanışa geçti. İsrail, bu faaliyetlerin nükleer silah üretimi amacı taşıdığını ileri sürerek uluslararası kamuoyuna İran'a karşı sert çağrıda bulundu. Maalesef 13 Haziran 2025 tarihinde ise İsrail, İran'ın Natanz ve Fordow gibi kritik nükleer ve askeri tesislerine "Yükselen Aslan Operasyonu" adı altında geniş çaplı bir hava saldırısı başlattı. Bu saldırıda İran'ın üst düzey askeri yetkilileri ve nükleer bilim insanları hayatını kaybetti. İran, 14 Haziran'da Tel Aviv ve Kudüs'e yönelik balistik füze ve SİHA saldırılarıyla İsrail'e karşılık verdi.

NÜKLEER MESELESİ
Diğer taraftan, tarafların nükleer silahlar konusundaki hukukî duruş farklılıkları da dikkat çekiyor. Mesela İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'na (NPT) taraf değil. Bu durum Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) denetimlerine tabi tutulmadığını gösteriyor. İsrail her ne kadar nükleer kapasitesi hakkında resmi bir şeffaflığı bulunmasa bile Batı istihbarat raporlarına göre 100'den fazla nükleer başlığa sahip olduğu kabul ediliyor. Bu durum, İsrail'in nükleer silahlar konusunda uluslararası sistemin dışında ve sorumluluk yüklenmeksizin hareket ettiği eleştirilerini de beraberinde getiriyor. Öte yandan NPT'ye taraf olan ve IAEA denetimlerine tabi olan İran'ın nükleer faaliyetleri ise sıkı takip altına alınıyor ve çoğu zaman askeri saldırı gerekçesine dönüştürülüyor.
Bu da uluslararası sistemde çifte standart tartışmalarını beraberinde getiriyor. Bu iki ülkenin geriliminin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (IAEA), 13 Haziran'da yaptığı açıklamasına göre saldırıya uğrayan Natanz tesisinde şimdilik radyasyon seviyesinde bir artış olmadığını ancak kimyasal riskler taşıdığını belirtildi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ise Orta Doğu'da artan gerginlik nedeniyle enerji fiyatlarında belirsizliğin artış gösterdiğini ve durumun küresel enflasyon baskılarını tırmandırabileceği vurgulandı.

TÜRKİYE'NİN ROLÜ
Öte yandan gerilimin askerî boyutunda dikkat çeken bir başka unsur da İran'ın güzide füze envanteridir. İran, Orta Doğu'daki en kapsamlı balistik füze sistemlerinden birine sahiptir.
Örneğin 2023 yılında tanıttığı "Fattah" adlı hipersonik füzenin sesin 13-15 katı hıza (yaklaşık 15.000-18.000 km/saat) ulaşabilen, geleneksel hava savunma sistemlerini aşabilecek yetenekte bir silah sistemine sahip olduğunu duyurmuştu. Yani İran'ın balistik ve hipersonik füze kapasitesi caydırıcı unsur olarak değerlendirilmektedir.
Türkiye bu kritik süreçte coğrafi ve diplomatik konumu ile dengeli ve yapıcı bir rol üstlenmeye devam ediyor. 14 Haziranda Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı telefon görüşmesinde sıcak çatışmalardan duyduğu endişeyi dile getirirken, nükleer müzakerelerin, anlaşmazlığın çözümü için tek yol olduğunu dile getirdi. Aynı gün Beştepe'de Güvenlik Zirvesi düzenlendi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın da katıldığı zirvede; sınır güvenliği, ekonomik ve enerji arzının devamı için alınacak tedbirler görüşüldü.
Devlet aklı ile diplomasi, liderlik ve ekonomik stratejilerin kriz yönetimine göre uyarlanması Türkiye'nin hem kendi iç huzurunu hem de bölgesel barışı sürdürebilmesi için önemlidir.
Bu gerilim sadece Orta Doğu için değil, dünya genelinde siyasi, ekonomik ve toplumsal kaygılar oluşturmaktadır. Dileriz bir an evvel müzakereler sonuç verir ve ateşkes yapılır.
Aksi halde savaşın siyasi, ekonomik, toplumsal etkileri çok ağır sonuçlara yol açacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.