• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Finansmana erişim ve kredi faiz oranlarından beklentiler GONCA ELİBOL

Finansmana erişim ve kredi faiz oranlarından beklentiler

gonca.elibol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05 Mayıs 2025

Ekonomi yönetimi, Türkiye ekonomisinin enflasyonla mücadele ve finansal istikrar hedefleri doğrultusunda dengelenme süreci yaşıyor. Bu süreçte faiz oranları, zorunlu karşılıklar, stopaj uygulamaları ve krediye erişim gibi araçlar, sıkı para politikasının temel bileşenleri haline gelmiş durumda. Ancak uygulanan politikaların üretim kapasitesini koruyarak ilerlemesi ve vatandaşın ekonomik yükünü artırmadan denge sağlaması büyük önem taşımaktadır. Üretim, istihdam ve ihracat kapasitesiyle Türkiye ekonomisinin taşıyıcı kolonu olan KOBİ'ler, son yıllarda finansmana erişim konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya.
Uygun maliyetli krediye ulaşamayan işletmeler, artan girdi maliyetlerini karşılamakta zorlanıyor; bu da üretim kapasitesini daraltıyor.
TÜRKONFED'in internet sitesinde yer alan değerlendirmelere göre, işletmelerin geçtiğimiz yıl krediye erişimde ciddi sıkıntılar yaşadığı görülüyor. Benzer şekilde, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) KOBİ'lerin uygun koşullarda krediye ulaşmasının, üretim ve istihdamın sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıdığını vurguluyor.
KOBİ'lerin üretim gücünü koruyacak ve krediye erişimi kolaylaştıracak yapıcı politikalar sadece bugünü değil geleceği de güvence altına alır.

HAYATİ BİR ROL
Bu kapsamda bankacılık sistemi ekonomik çarkın dönmesi açısından hayati bir rol oynuyor. Ancak konut ve ihtiyaç kredisi faiz oranlarının ulaştığı seviyeler, kredi kullanımını ciddi biçimde zorlaştırmakta. Bugün 1 milyon TL kredi çekildiğinde 3,5 milyon TL geri ödemesi gerekiyor. Bu seviyelerde krediye erişim hem bireyler hem de işletmeler için neredeyse imkânsız hale geliyor.
Vatandaşın beklentisi günlük yaşamına yansıyan kredi faizlerinin düşmesidir.
Elbette bankalar kredi verirken yalnızca faiz oranlarını değil, Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık uygulamaları, para arz politikası, enflasyon, likidite durumu ve kredi talep edenin risk profili gibi birçok değişkeni de dikkate almaktadır. Ancak 2024 yılı sonu itibarıyla bankacılık sektörünün birçok sektöre kıyasla en yüksek kârlılığı elde ettiği de bilinmektedir.
Diğer yandan, tasarruf sahiplerinden mudilerden sağlanan kaynaklar bankalar için kritik önemdedir. Fakat son dönemde TL mevduatlara uygulanan %15 oranındaki stopaj, tasarruf eğilimini zayıflatmakta ve yatırımcıları farklı enstrümanlara yönlendirmektedir.
Stopaj oranının makul seviyelere çekilmesi, TL cinsinden mevduatlara yönelimi artırarak finansal sistemdeki likiditenin genişlemesine katkı sağlayacaktır. Tüm bu çerçevede, sürdürülebilir bir ekonomik denge için daha bütüncül ve yönlendirici politikalara ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

EKONOMİDE İSTİKRAR
Dışa bağımlılığı azaltacak yatırımların desteklenmesi, üretimi teşvik eden yapının korunması ve vatandaşın ekonomik kararlarını pozitif biçimde yönlendiren Davranışsal Ekonomi Modelinin uygulanması önemlidir.
Gelişmiş ülkelerin uyguladığı gibi çeşitli özendirici "nudging" gibi yaklaşımlarla; kredi kartı ile ödeme yapanlara puan ve vergi avantajı sunulması, TL mevduat tercihini artıranlara ödüllerin verilmesi, patent ve dijital yenilik getirenlere teşvik ve vergi indirimi sağlanması gibi uygulamalar; kayıt dışılığı azaltmak, finansal katılımı artırmak ve ekonomik dengeyi kalıcı hale getirmek açısından etkili olacaktır.
Krediye erişimi kolaylaştıran, tasarrufu teşvik eden ve üretimi destekleyen dengeli politikalar hem ekonomiye güven kazandıracak hem de toplumsal refahı artıracaktır. Bu doğrultuda atılacak her adım, ekonomide istikrarın güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.