• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ABD’nin İran’a saldırması bölgede gerilimi tırmandırdı

GONCA ELİBOL

ABD’nin İran’a saldırması bölgede gerilimi tırmandırdı

gonca.elibol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23 Haziran 2025

İsrail ile İran arasındaki gerginlik daha tehlikeli bir hâle bürünüyor. Küresel güvenlik tehdidi artarken, ABD'nin bu çatışmaya katılması durumu iyice karıştırdı. ABD'nin, İran'ın nükleer tesislerine yönelik düzenlediği hava saldırısı Orta Doğu başta olmak üzere değil, tüm dünyayı etkileyebilecek bir kriz potansiyeli taşıyor. ABD'nin bu adımını, "güvenlik" ve "nükleer silahlar" gibi gerekçelerle savunması, aslında her şeyin çok daha kötüye gitmesine yol açacak bir strateji.

'GERGİNLİĞİ KÖRÜKLÜYOR'
Çünkü her hamle, bölgedeki diğer aktörlerin tepkisini çekiyor ve gerginliği körüklüyor. İran, ABD'nin saldırısını uluslararası hukukun büyük bir ihlali olarak nitelendiriyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, yaptığı basın açıklamasında ABD'nin İran'ın Fordow, Natanz ve İsfahan'daki nükleer tesislerine yönelik hava saldırılarını "Birleşmiş Milletler Şartı ve Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT) gibi uluslararası anlaşmaların ciddi bir ihlali" olduğunu, bu saldırıların "ağır bir suç" olduğunu vurgulayarak, İran'ın egemenliğine yönelik bir saldırı olduğunu belirtti. Ayrıca, "sonsuz ve geniş kapsamlı sonuçlar" doğuracağı uyarısında bulunarak "İran'ın kendini savunma hakkını saklı tuttuğunu" ifade etti.

ABD'nin bu saldırılarına Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Ürdün gibi ülkeler ise diplomatik bir çözüm çağrısı yapsa da senaryolar vahim görünüyor. Çünkü ABD'nin askeri müdahalesi, sorunun diplomasiyle değil, askeri yollarla çözmeye çalışan bir yaklaşım olduğu şeklinde değerlendiriliyor. Eğer ABD, İsrail'i desteklemeye devam eder ve İran'a karşı agresif tutumunu sürdürürse, Çin ve Rusya'nın İran'a vereceği destek gerilimi tahmin edilemez boyutlara taşıyabilir. Özellikle Çin ve Rusya'nın İran'a desteği, bölgedeki dengeleri bozarak ve küresel bir çatışma riskini gündeme getirecektir.

TÜRKİYE'NİN DURUMU
Bir Orta Doğu savaşının patlak vermesi tüm dünyada derin ve telafisi mümkün olmayan krizlere neden olur. Elbette ülkemiz de bu durumdan ciddi zarar görür. Zaten enflasyonla ve pandemiden bu yana ekonomik krizin etkileri ile mücadele eden ülkemiz daha da sıkıntılar çekebilir. İran-İsrail gerilimi enflasyonun daha da artması, döviz kuru artışları ve alım gücündeki azalma, vatandaşın yaşam standartlarını iyice bozacaktır. Diğer taraftan, savaşın etkisiyle petrol ve doğalgaz fiyatlarının artması, bu yükü daha da ağırlaştıracaktır. Enerji ithalatına bağımlı olan Türkiye, bu durumdan olumsuz etkilenir. Ayrıca, savaşın bölgedeki tedarik zincirlerine etkisi, temel gıda maddeleri ve diğer malların fiyatlarında yüksek artışlara neden olabilir. Döviz kuru dalgalanmaları girdi maliyetlerini artıracak, sanayi ve tüm üretim sektörleri başta olmak üzere tüm sektörlerde ağır yıkımlar yaşatacaktır

Türkiye'nin mali politikası ve özellikle bankacılık sistemlerinde yeni düzenlemelere acil ihtiyacı bulunuyor. Savaşın kazananı olmaz, ancak barış diplomasi ile sağlanabilir. Bu nedenle, uluslararası liderlerin tarafları müzakereye yönlendirmesi hayati önem taşımaktadır. Barışçıl çözüm yollarının ön planda tutulması, ekonomik istikrarın ve küresel güvenliğin korunabilmesi için kritik bir adım olacaktır. Diplomasi, silahların değil, aklın ve anlayışın galip geldiği bir çözüm için tek şansımızdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.