Hakan Urgancı

Köşe’li dil

Bir ülkenin dilinin en iyi konuşulduğu yer, radyo-televizyon ve tiyatro sahneleridir. Ancak aynı mecralar, bazen bozulmaya da sebebiyet verebilir. Özellikle yoğun rekabet ve popülerleşme kavgası, reyting kaygısı ile yanlış Türkçe kullanımının örnekleri ile dolabiliyor, televizyon programları. İşte bazı örnekler...
Programa katılan bir sanatçı, canlı yayında samimi açıklamalar yapıyor.
Ardından, bu açıklamaların sebebini şöyle açıklıyor: "Duygu ve düşüncelerimi dile vurmak istedim." Nereye vurmak, nereye vurmak? Dile vurmak diye bir deyim yok. Doğrusu, dile getirmek" olacak.
Bir başka sanatçımız, bir bayram programında, Çanakkale'de bir konserde açıklama yapıyor. Orada bulunmanın onun için ne anlama geldiğini ifade etmek üzere iken muhtemelen heyecanlanıp dili sürçüyor. Belki de Kurtuluş Savaşı ile Çanakkale Savaşı'nı garip şekilde birbirine karıştırıyor.
"Bugün Çanakkale Zaferimizin kurtuluşu!" Bazen diyeceğimizin tam tersi şeyleri söyleyebiliyoruz, istemeden. Örneğin, internette çok başarılı, popüler olduğunu söylemek isteyen bir internet fenomeni kavramları karıştırınca, ortaya bir garabet çıkabiliyor. Diyor ki: "İnternette ilk yüz numaraya girdim." Aslında internette kendi branşında ilk yüze girdiğini söylemek istiyor ama kazara yüz numara diyor. Yüz numara ne demek? Tuvalete kapı numarası veremedikleri için zamanında kapısına çift sıfır koymuşlar. Bizim kültür de onu yüz numara diye anar olmuş. Yani arkadaşımız ünlü olduğunu belirteceği yerde şöhretini helaya sokmuş.
Bir seyirci, stüdyoda hayat dersi veriyor. "Her sirke kendi küpüne zararlı." O sözün aslı ne peki?
"Keskin sirke küpüne zarar." Neyle karıştırmış? "Her koyun kendi bacağından asılır" ile "keskin sirke küpüne zarar" deyimlerini evlendirirseniz, her sirke kendi küpüne zararlı gibi bir çocuğunuz olur.
Ailelerin sırlarını ifşa ettiği, az polisiye, bolca aile dramı içeren programlardan birini izliyoruz. Kadın, bir açıklama yapıyor: "Beraber ortaklaşa bir çocukları vardı..." Bir çocukları vardı sözü nemize yetmiyor?
Berabere ne gerek var? Hadi beraber var, ortaklaşa ne demek? Çocuğu devremülk sistemiyle mi edinmişler?
Bir başka sunucu, canlı yayında bir dansçıyı izledikten sonra yorum yapıyor: "Dansçının vücudu öyle estetik ki, şekilden şekile giriyor..." Anlaşılan, sunucumuz esnek kavramı ile estetik kavramını karıştırmış. Estetik olan güzledir ve şekilden şekile girmez.
Ancak esnek olan şekil değiştirdiği halde bütünlüğü bozulmadan kalabilir.
Unutmayın! Dilimize sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmaktır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.