İçerde kaos, dışarıya mesaj
***
İki gün önce gazetelerde yine yeterince üzerinde durulmayan ve oldukça küçültülerek verilen bir haber yayınlandı. Maliye Tüpraş'a 605 milyonluk bir ceza kesmişti. Şirket yetkilileri açıklamalarında "bu ceza haksız bir cezadır" diyemiyorlar; bir bakıma mahcup bir eda ile bu cezanın "özel tüketim vergisiyle ilgili yorum farkından" dolayı kesildiğini söylüyorlar. Olabilir, bilmiyoruz ama kesin olan bir şey var ki, Tüpraş, ünlü Koç ailesinin bir kuruluşudur ve Koç ailesine ait bir kuruluşa ilk kez bu düzeyde ceza kesilmektedir. Bu yeni bir gelişmedir ve bu gelişmenin siyaset ve ekonomi dünyasına bir şekilde etkisi olacaktır, belki de oluyordur. Ancak şurası açık ki, Türkiye hiçbir makamın ve hiçbir kurumun dokunulmazlığının olmadığı bir döneme girmiştir.
***
Yukarıda yazdığım ve birbirinden bağımsız gibi görünen iki bölümü bir yana bırakalım ve son 4 günde ülkemizde yaşanan olaylara bakalım. Aydın Doğan medyası koro halinde "Türkiye elden gidiyor" yayınları yapıyor. Şu soru önemli: Böyle bir dönemde Aydın Doğan'a bunu yaptıran kim olabilir? Yarsav gibi kuruluşlar "siyasi iktidar yargıyı ele geçirdi" çıkışları yapıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı "yürütme ve yasamayı" uyaran muhtıra yayınlıyor. CHP ılımlı tavırlarını bir kenara bırakıp yine o bildik "krizci" tutumuna geri dönüyor. Derken, asıl çok ilginç ve çok yakından tanıdığımız yöntem devreye giriyor: Ülkenin bilmem neresinde ilkokul çocukları ve velileri okula başörtüsüyle girmek için maraza çıkarıyor. 28 Şubat'ın Aczimendiler'inin yaptığından daha travma yaratıcı bir hamle bu. Ve bütün bunlar son derece senkronize bir biçimde oluyor. Oysa, böyle bir toplu saldırının objektif siyasal ve sosyal herhangi bir gerekçesi ortada görünmüyor. Memleket sathındaki pozitif havanın kaotik bir hal alması isteniyor sanki.
***
Benim son günlerde ülkede yaşananlara bakıp zihnimde biriktirdiğim veriler bunlar. Bütün bu veriler arasında, spekülatif olduğunu da peşinen kabul ederek, bir korelasyon kurmaya çalışıyorum. Sanki birileri elindeki mikserleri harekete geçirerek ülkede bir kriz çıkarmaya ve buradan da bir "dış mesaj" üretmeye çalışıyor. Açık yazalım, Amerikan yönetimine şu söyleniyor sanki: "Bu Ak Parti yönetimi olduğu sürece bölgeyle ilgili hiçbir stratejik tasavvurunuzu gerçekleştiremezsiniz. Sizinle eski güzel günleri geri getirebiliriz; onun için biz içerden siz dışardan asılalım, gelin bu Ak Parti'den kurtulalım".
Bir de böyle düşünmeye ne dersiniz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.