Biliyorum, yazıma koyduğum başlık insanda ürperti hissi uyandırıyor. Bu başlığı bilerek koydum, çünkü 12 Haziran seçimlerinin bir festival havasında geçme ihtimali olduğu gibi, çok can sıkıcı kavgaların ve gerilimlerin yaşandığı bir süreç olarak yaşanma ihtimali de var. Şu geçtiğimiz hafta YSK kararına bağlı olarak yaşadığımız gerilimi hatırlayalım. Hepimiz bir kaosun içine yuvarlanıyoruz hissine kapıldık. Daha bu sarsıcı gelişmenin etkileri sürerken, Başbakan bir laf etti. Üniversite sınavlarını protesto etme bahanesiyle ortalığı savaş alanına çeviren yasadışı sol örgütlere, "Biz de istesek 10 bin genci sokaklara yığarız" dedi. Bu sözün söylenme nedeni gayet açık olmakla birlikte, malum medya ve siyasi muhalefet her vakit olduğu gibi çarpıttılar. Esasen Başbakan Erdoğan'ın böyle bir sözü söylemesi gerekiyor muydu, ona da bakmak lazım. Elbette gerekmiyordu. Başbakan insan mobilize etme kabiliyeti üzerinden asla siyaset yapmamalıdır. Başbakan bu sözünün istismar edileceğini, sağa sola çekileceğini bilecek siyasi tecrübeye de sahip üstelik. Nitekim bu söz, biraz da akla ziyan bir biçimde çarpıtıldı.
***
Kılıçdaroğlu'nun Başbakan'ın sözünü çarpıtması anlaşılabilir bir şey ve fazlaca üstünde durmaya değmez. Çünkü CHP liderinde bu, hep belirttiğim gibi, bir karakter özelliği. Peki ya Devlet Bahçeli'nin yaptığına ne diyeceğiz? Bahçeli gibi söze değer veren, kelimeler arasındaki nüansa dikkat eden, siyasi dili özenli kullanan biri bile Başbakan'ın sözünden kocaman bir meydan muharebesi daveti çıkarabiliyor. "Sen 10 bin kişilik milisinle gel, ben 1000 bozkurtla seni Kasımpaşa'ya kadar kovalarım" sözü nasıl bir söz Allah aşkına? Ak Parti taraftarlarına "milis" yakıştırması ne kadar kötü bir seçim. Milisin ne demek olduğunu Bahçeli bilmiyor olamayacağına göre, buradan onun nasıl bir ruh haliyle seçimlere hazırlandığını anlamak mümkün..
Yine anlıyoruz ki bu seçim kırıcı, yıkıcı ve mecazi manada söylüyorum, kanlı bir seçim olarak geçme potansiyeli taşıyor..
***
Peki, Başbakan'ın bu çarpıtmalara Bayburt'ta verdiği cevaplara ne diyeceğiz? Tek kelime ile felaket. Yangına körükle gitti Başbakan. Haklı olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. O bu ülkenin Başbakanı, başkaları kışkırtacak o sakinleştirecek. Başkaları çarpıtacak o yerli yerine oturtacak. Bayburt'ta Başbakan'ın konuştuğu kürsünün fonunda, "Hedef 2023" yazısı vardı. Başbakan topluma 2023 hedeflerini anlatmalıydı. "Hiç siyaset yapmasın, hiç polemik yapmasın" demiyorum elbette ama bunlar en alt düzeyde olmalıydı. Başbakan'da Allah ne verdiyse yüklendi rakiplerine. Ben bu performansı hiç beğenmedim. İlk miting dediğim gibi Ak Parti'nin vizyonunu sergilendiği bir çerçevede olmalıydı. Üstelik Ak Parti'nin millete anlatacağı o kadar çok başarılmış hikayesi var ki, bunlara hiç gerek yok.
Kısacası, benim içimde bu seçimlerin oldukça sert geçeceğine dair bir his var, umarım yanılırım.
