• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Bir katilin “müebbet”e kadar peşindeyiz! NİL KUYUMCU

Bir katilin “müebbet”e kadar peşindeyiz!

nil.kuyumcu@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.09.2015, 00:00
Terör yıkıntısının altında kalan birinin “yardım isteyen eli” kalktı sanki geçen hafta... Özgecan, “Unutmayın beni” dedi
Sokağa çıkma yasakları...
Şehitlerimiz...
Bombalar, mayınlar, kurşunlar...
Büyük bir savaştan çıkmış gibi harap bir bölge...
Cizre! Duvarları taranmış bir evin önünde, bisikletine binen bir çocuk, ayağında "marka" mavi ayakkabısı ve sırtına attığı tüfeğiyle "derin bir çelişkinin" sarhoşluğuna sürükleyen bir terörist!
Gerçeklik duygusunu kaybettiren fotoğraflar...   
Ruhani bir deprem oluyor içimizde...
Şiddeti kaç bilmiyorum...
Ama hiçbir rasathanenin ölçemeyeceği kadar büyük, sarsıcı ve yıkıcı...
Dış cephesi, duvarları sağlam dururken, içindeki odaları birer birer yıkılan binalar gibiyiz...
İçimiz yıkılıyor!...
Bazen sessiz...
Bazen gürültülü...   
İşte, tam da bu yıkıntının altında kalan birinin, "yardım isteyen eli" kalktı sanki geçen hafta...
Hatırlayın!
Hayal edin!
O deprem fotoğraflarındaki gibi...
"Sesimi duyan var mı?" çığlığına cevap verecek dermanı olmayan birinin, o altında kaldığı yıkıntının arasından güçlükle elini çıkarıp yardım istemesi gibi...
"Buradayım. Unuttunuz mu beni?" dedi sessizce...
Kim mi? Özgecan!   
9 Eylül 2015...
Yer Tarsus Adliye Sarayı...
Özgecan'ın duruşması...
Ülke böyle derin sarsılmasıydı, o asfaltların altına değil de ruhumuza mayın döşememiş olsalardı daha çok çıkacaktı sesimiz Özgecan için...
Ama insanoğlu bu, acısını bile "hesaplı kitaplı" yaşar...
Ağır gelir hepsinin birden acısını omuzlamak..
Tek tek çözer sorunlarını...
Ve çözmeye, hep "en büyüğünden" başlar...
Biz de öyle yaptık...
Başımızdaki terör belasını çözmeye çalışırken, Türkiye'de yeri yerinden oynatan Özgecan davasını teğet geçtik...   
Bağıramadık o ilk günlerdeki gibi...
"İdam" diye haykıran en sert tarafların bile sesi pek çıkmadı...
Kurşunlar vızıldarken, Özgecan için de fısıldayabildik sadece...
Biz başımızı Doğu'ya çevirmişken Adana'da bir karar verdi Savcı...
Özgecan'ın...
O güzel masum canın...
Hain, sadist ve sapık katilleri için ağırlaştırılmış müebbet istedi...
Babalık sıfatını haketmeyen bir adam, o adamın yetiştirmeyi beceremediği bir evlat müsveddesi ve arkadaşlığın dostluğun ne olduğundan habersiz bir adam için yaptı bu istemi...   
Vicdanların isteği ve savcının talebi ile beklenen o ki, bu davada yok kravat, yok pantolon, yok kolalı gömlek, yok timsah gözyaşı için herhangi bir iyi hal indirimi verilmeyecek...
Öyle gözüküyor...
Ama bunun olması için "yeni gelen sorun" "eskileri" unutturmamalı...   
Hainlere verilecek cezanın kesinleşeceği karar duruşması yaklaşıyor...
Görmezden gelmeyin Özgecan'ın uzattığı eli...
Unutursak, gündeme eskisi gibi getirmezsek, onu ikinci kez biz öldürürüz! Hatırlayın!

Teleferikten katırlarla inseydik!

Adamlar 40 yıl öncenin teknolojisiyle Allah'ın dağına teleferik inşa etmiş.
Ve fakat bizim büyükşehir belediyemiz, 2015 yılında, bu teleferiğin bakım ve onarımını yapmayı beceremiyor.
Teleferik yine bozuldu ve İzmirliler dağın tepesinde mahsur kaldı iyi mi!...
İnsanların başına bu gelmiş, bari o dağdan inmeleri için azıcık konfor sunun!
Büyükşehir'in gönderdiği küçük otobüslerde, uçurumun kenarından giderken balık istifi bir yolculuk yapmışlar.
Korkuyla dualar etmişler.
Neyse buna da şükür!
"Yolun geri kalan bölümünü katırlarla devam edeceksiniz" de diyebilirlerdi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA