Nil Kuyumcu

Hayatımızdan bir gülüş daha eksildi

Gülüşümüz mü siliniyor bizim...
Her giden; çocukluğumuzdan, neşemizden, kahkahamızdan bir parçayı mı alıp götürüyor...
Sanki Zeki Alasya ile başladı her şey...
Evet evet sanki Himmet Ağabey başlattı her şeyi!
"Seekiz bin üçyüz gırk dört, seekiz bin üç yüz gırkbeeeeş" diye diye altınları sayarken, bir anda oyunu bırakıp gitti...

O gidince peşine Hababam Sınıfı takıldı...
Tarık Akan gitti...
O gidiş, aklımıza hem gülüşünü hem de Cemal Süreya'nın o ünlü dizelerini getirmişti...
"Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git... Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar..."

Sadece o haylaz sınıfın "Yakışıklısı" değildi ki o...
Türk Sineması'nın Yeşilçam yıllarının vazgeçilmeziydi...
Ne entelektüellik adına izleyiciye "tepeden bakan" filmler çekiliyordu ne gişe yapmak için "avamlığın" sınırları zorlanıyordu...
Bize sevgiyi, sıcaklığı, henüz "unutmadığımız" güzellikleri anlatan filmler yapılıyordu...
"Ferit" de her ailenin "müstakbel damat" adayıydı işte...
Sahi aranızda unutan var mı o ünlü filmi...
Hani Emel Sayın'ın, Tarık Akan ile birlikte oynadığı, "Mavi Boncuk" filmi ve o aşkla söylenen "Yalnız benim için bak yeşil yeşil" şarkısını...

O sahneyi o filmleri görüp de gülümsememek mümkün mü...
Ve artık unuttuğumuz duyguları hatırlamamak...

İyi ama tek tek gidiyorlar işte...
"Mavi Boncuk"un, "Hababam Sınıfı"nın, "Bizim Aile"nin Halit Akçatepe'si daha yeni terk etmişti Beyazperde'yi...
Dün de Bülent Kayabaş'ı kaybettik...
Ses tonu, mimikleriyle, canlandırdığı karakterlere hayat veren bir oyuncuydu Kayabaş...
Ama o da gitti...
Ve gülüşümüzden bir parça daha eksildi...
Anılarımızdan biri daha silindi...
O filmleri izlerken hissettiğimiz sızıya, dün bir yenisi daha eklendi...

Bülent Kayabaş da Yeşilçam'a damga vuran ustalardan biriydi...
Belki şanslıydı...
Hem son dönemdeki filmlerde hem televizyon dizilerinde rol almıştı.
Peki ya diğerleri?
Diğer oyuncular...
Bugünün televizyon starları gibi, dizi başına binlerce lira almayanlar...

1993 yılında hayatını kaybeden Hulusi Kentmen bir röportajında şöyle demişti:
"Yıllarca hep zengin, fabrikatör baba rolünü oynadım. İşin en acıklı kısmı ise bütün gün zengin baba rolünü oynayıp çekim bitiminde eve gitmek için soğukta, köşedeki durakta dolmuş beklemem olmuştur."

Bazen bir haber yayınlanıyor gazetelerde...
Hep o aynı başlıkla...
"Yeşilçam'ın ünlü oyuncusu hayatını kaybetti." Merakla okunuyor haber, kimmiş diye...
Sonra hep aynı cümle dökülüyor dudaklardan...
"Yazık o da mı gitti!"

Sadece onlar gitmiyor işte...
O masum gülüşlerimiz...
Teknolojiye yenilmeyen yıllarımız...
"Like" etmekten daha fazlasını yaptığımız...
Sevmeyi sahiden ama sahiden başarabildiğimiz yılların güzelliği siliniyor...
Madem öyle...
Geride kalanlara sahip çıkmak gerekmiyor mu...
Sahi kaç Yeşilçam oyuncusu kalmıştır geride...
Ve kaç gülüşümüz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.