• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ben sana geri döneceksin dedim! NİL KUYUMCU

Ben sana geri döneceksin dedim!

nil.kuyumcu@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27.01.2018, 00:00

Ben sana geri
döneceksin dedim!

"Elbet bir gün buluşacağız...
Bu böyle yarım kalmayacak"
İzmir, kendini terk eden ya da terk ettiğini zanneden herkesin arkasından bu şarkıyı çaldı!
Ve bugüne kadar da pek yanılmadı...
Gidenler, tıpış tıpış geri döndü!

***

İstanbul'un bol makyajlı yüzü...
Bodrum'un ışıltılı geceleri...
Ankara'nın buzdan duvarları ve uzak diyarların "yabancılığı", hiçbir İzmirliye yetmedi!
Gidenlerin hepsi "Ben ettim sen etme İzmir" diyerek döndü...
Peki niye?

***

Niyesini açıklamadan önce rakamlara bakalım...
TÜİK verilerine göre, İzmir son dönemde "göç veren" değil, "göç alan" bir kent olmuş...
İzmir'e en çok da, diğer illerde yaşayan İzmir doğumlular göç ediyormuş...
Yüzde 19,2'lik bir oranla gidenlerin hepsi "İzmir'in dağlarında çiçekler açar" marşını söyleye söyleye "Tek yön İzmir" levhasının peşine düşmüş...
Şaşırdık mı?
Hayır!
Hadi şimdi niye geri dönüyorlar ona bakalım...

***

Başka şehirlerde yaşayıp İzmir'e gelenlerden çoğu kez şunu duyuyoruz:
"Kordon ve Çeşme'den başka bir şeyiniz yok!"
Şimdi açıklayalım neyimiz var ve farkımız ne?
İzmir'den giden herkes o "rahatlığı" özler...
Trafikten ya da diğer kentlere göre ucuz olmasından söz etmiyorum rahatlık derken...
Zaten, son dönemde trafiğimiz İstanbul ile yarışıyor...

***

İzmir'de herkes tuhaf bir şekilde birbirini tanıyor gibidir...
Sokakların hepsinde, kendi evinin bahçesinde gibi gezersin...
"Burası benim" duygusu yaşanır...
Kentin tamamının tapusunda adın yazılı gibi hissedersin...
Ondan biraz "efedir" İzmirliler...
Eh, adım attığın her yerin "senin" olduğunu düşünürsen, efelenmek de doğal tabii!
Adam "sana ait" bir yere müdahale ediyor, nasıl karşı çıkılmayacak!

***

Birkaç örnek vereyim...
İstanbul'a son gittiğimde bindiğimiz minibüsün önünü biri kesti aniden...
Adam, minibüsün içine daldı ve "Herkes aşağı insin" diye bağırdı...
Valla şaka gibi ama, yolcular inmeye başladı, şoför de sesini çıkarmadı...
Tabii ki İzmirli damarım tuttu ve minibüsten inmeyerek, "Ne oluyor ya. Kim oluyor da bu adam böyle konuşuyor" dedim arkadaşıma...
Meğer bindiğimiz dolmuş, durakta kendisinden önce bekleyen minibüsün hakkını gasp etmiş...
Biz onun değil, öndeki minibüsün yolcularıymışız!
Şöyle söyledim arkadaşıma:
"İzmir'de bu adam, minibüse böyle dalamazdı, dalsa da kimseyle bu tarzda konuşamazdı, konuşursa da o yolcular inmek yerine ona ne yapardı bilmiyorum!"

***

Ertesi gün...
Bir sahil kenarında kavga çıktı...
Oturduğumuz mekan 2 katlı...
Alt katta görevli garsonları, birileri dövmeye başladı...
Ne olduğunu anlamak için bizim kattaki garsona "Ne oldu" diye sorduk...
Adamın dünya umurunda değil, "Bilmiyorum" dedi...
"Nasıl bilmiyorsun, senin arkadaşlarını dövüyorlar" dedik, garson bakıp başını çevirdi ve işine devam etti...
Bak bunu da İzmir'de göremezsin...
Bizimkiler, ya o kavgayı ayırır; ayıramıyorsa da, arkadaşları için olay mahalline bodozlama dalardı!

***

Demem o ki...
Biz burada "maaile" yaşamanın "rahatlığını" seviyoruz...
Herkes, "bizden" biri gibi...
Dolayısıyla, başka memleketlere gidince yabancı kalıyoruz yabancı!
Ve o yabancı kalma duygusuyla baş edemeyenler, "ait oldukları" yere, yuvaya geri dönüyorlar...
Kaç memlekette, "buralar hep benim" rahatlığı yaşanır ki!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA