Eeee Çipras ne yanıt vereceksin!

Çok acıydı senden gelen görüntüler Komşu... Hiç alışkın değildik oysa biz buna...
Ortak denizimizin mavisine...
Beyaz badanalı evlerine...
Mavi ahşap sandalyelerine...
Zeytinyağlı mezelerinin iştah açan görüntüsüne...
Sirtakinde dans edenlerin neşesine...
Kırılan tabakların sesine...
Gülüşüne alışkındık...
Sende, bizden bir şeyler vardı hep...
Ve bizde de senden izler...
Bir tek deniz değildi bizi buluşturan...
Tarihte "düşman" dedik birbirimize ama biz sanırım "birbirini en çok seven" "dost düşmanlar" olduk yıllarca...

***

Nasıl yangın yerine dönüştün sen Komşu...
Nasıl gitti o kadar can...
Çocuklar gördük...
Bedenleri kavrulmuş...
İki kişi, birbirine sarılarak gitmiş bu hayattan... Önlerinde iki seçenek kalmış...
Uçurumdan atlamak ya da yanmak...
Birbirlerine sarılıp yanarak ölmeyi tercih etmişler...
Denize kaçanları, o güzelim mavilik bile kurtaramamış...
Peki neden?
Bu çağda...
Bu kadar teknolojinin olduğu bir dönemde...
Uçaklarla, helikopterlerle, son sistem itfaiye araçlarıyla ne yangınlar söndürülürken, sen nasıl kaybettin bu kadar canı?

***

Dün, yangınla ilgili açıklama yapıldı...
Pentelis bölgesinin Belediye Başkanı Dimitris Stergiou, yangının eski model elektrik kablolarında yaşanan arıza nedeniyle başladığını söyledi...
Eski bir elektrik kablosu, bir ülkeyi yangın yerine çevirdi...
Bu yetmezmiş gibi, Yunanistan dün sel felaketine teslim oldu...
Atina'nın kuzey doğusunda meydana gelen ve en az 82 kişinin ölümüne ve 180'den fazla kişinin yaralanmasına yol açan yangın felaketinden sonra Yunanistan şimdi de sel ile savaş veriyor...

***

O zaman soralım...
Çipras!
Sen sahi Türkiye'den yardım niye istemedin?
Demedik mi, uçaklarımız senin için hazır diye...
Biz yanındayız diye aramadık mı?
Komşun zor gününde yanına koşmayacaksa, kim gelecekti?
Kimi bekledin?
Bir ihmalkarlık nedeniyle çıkan yangında, "doğadan" mı yardım bekledin sahiden...
Buna inanmak çok güç!
Eğer sözlerin yanlış anlaşılmadıysa, ki sanırım ne yazık ki doğru anladık...
Yardım teklifimizi kabul etmeyip, "Zaten yağmur yağacak" diye yanıt verdirmişsin...

***

Yağmur yağdı senin oralarda...
Ama şimdi de yağmurla mücadele veriyorsun... Doğa beklediğin "komşuluğu" yapmadı!

***

Hiç düşündün mü, yakınlarını kaybeden pek çok kişi dava açacak...
Ve sana soracaklar belki de, "Sen Türkiye'nin yardımını niye kabul etmedin" diye?
Ne cevap vereceksin?
- Ego...
- Siyasi ilişki...
- Kibir...
- Kendini beğenmişlik...
- Küstahlık...

***

Sen o koltuktan gidersin, başkası gelir Çipras...
O nedenle, biz denizimizi paylaştığımız, aynı güneşi batırdığımız, sabah kahvesine gider gibi hafta sonu yanına kaçtığımız, tatillerde "adalarına" koştuğumuz ve her daim kapımızı açtığımız Komşu'muz felaket yaşarken, "siesta moduna" geçemiyoruz kusura bakma!
"Komşu komşunun külüne muhtaç" derler ya...
Biz bu kez, o yangını el ele verip, küle çevirmek isterdik ama senin yüzünden yapamadık... Ne diyelim...
Geçmiş olsun Yorgo...
Geçmiş olsun Eftalya...
Seni kurtarmamıza izin vermediler ama yaralarını sardırmak istersen, bilirsin kapımız hep açık...