• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ŞEBNEM BURSALI

SİZ HALA ADALETİ SOKAKTA MI ARAYACAKSINIZ?

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29.06.2017, 00:00

Şimdi sizinle 3 haber paylaşacağım ve yorumu sona saklayacağım:
1- FETÖ üyesi olduğu iddiasıyla tutuklu bulunan Sincan eski savcısı Dursun Aygör hakkında hazırlanan iddianamede; kamuoyunda Ergenekon davası olarak bilinen davaya bakan hakimlerden Sedat Sami Haşlıoğlu'nun görevlendirmesinin bizzat FETÖ tarafından yapıldığının ortaya çıktığı ifade ediliyor..
2- FETÖ'nün TSK'ya kurduğu ilk tertip olarak kabul edilen Şemdinli iddianamesini hazırlayan eski savcı Ferhat Sarıkaya'ya, ihraç edildiği dönemde, FETÖ adına para götüren kişinin, MHP'li muhaliflere kongre yolunu açan eski hakim Burhan Yaz olduğu ortaya çıktı...(HSYK eski üyesi Ömer Köroğlu hakkında hazırlanan iddianame) 3- 17-25 Aralık darbe girişiminde çok aktif olarak kullanılan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ailesine yönelik yolsuzluk kisvesi altında yayın yapan 'başçalan' hesabının Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Birimi'nden yayın yaptığı ortaya çıktı.
(Abdulkadir Selvi- 28 Haziran Çarşamba Hürriyet'teki köşe yazısı) Bu bilgi resmi bir bilgidir ve Turkcell Superonline tarafından 17.04.2014 tarihinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'na gönderilen IP adresi kullanıcı tespiti hakkındaki resmi yazı ile ortaya konmuştur. Bu gerçek resmi belgelerle kanıtlandığı halde CHP'nin resmi internet sitesinde hala bu hainlerin kurguladığı açık seçik ortaya çıkan 'başçalan' hesabından yayımlanan yalan-dolan ses kayıtları ve tüm görüntüler duruyor. Buradan CHP'nin yetkililerini bir kez daha uyarmak isterim ki; daha fazla kurumsal internet sitenizde bu yalanları barındırmayın!

HEPSİNİN HEDEFİ ERDOĞAN...

Aslında; peşpeşe verdiğim bu 3 haber sonrasında hem siz benim ne diyeceğimi anladınız, hem de çok da fazla yoruma gerek var mı acaba diye de söylemeden geçemeyeceğim..
Bakınız; ta 7 Şubat MİT krizinin yaşandığı günlere geri dönelim.
Sistematik biçimde; dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ana hedef olarak alındığı sürecin resmen başladığı tarihten bahsediyorum.
Hani bugün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözde "adalet" diye yürüdüğü ve CHP milletvekili Enis Berberoğlu ile haberi yayınlayan Can Dündar'ın vatana ihanet ve devletin gizli belgelerini ifşa etmekten yargılanıp hüküm giydikleri MİT tırları olayı ile başlayıp; amaç hasıl olmayınca 17-25 Aralık 2013 tarihinde yolsuzluk kisvesi altında kurgulanmış onlarca kaset, ses kaydı gibi yine hedefte Tayyip Erdoğan'ın olduğu süreçten söz ediyorum.
Tabii bu süreçte sadece bunlar kurgulanmıyor.
Gezi olayları ile iç huzur ve bununla paralel ekonomi darmadağın edilmek için uğraşılıyor.
Bu arada; terörle mücadelede destan yazan güvenlik güçlerimizin tüm konsantrasyonu ve moralini bozacak terör olayları ve hendek siyaseti PKK ve işbirlikçisi HDP ile tırmandırılıyor.
Ve; son vuruş da, 15 Temmuz'da, ordu içine sızan üniformalı teröristler eliyle kendi milletine, kendi Meclisine silah sıkan, bomba atan, Cumhurbaşkanını öldürmeye teşebbüs eden FETÖ'cü hainlerin 249 şehit ve 2 binin üstünde gazi vermemize sebep olan darbe kalkışması..
Bayram sonrası hiç de içaçıcı bir konu ile başlamadık belki ama; gerçekler bazen acı olsa da yüzleşmek gerekir. Ve yüzleştiğimiz bu gerçekler hem düne dair karanlığa ışık tutup daha iyi algılamamıza yardımcı olur hem de bugün ve yarının analizini daha sağlıklı yapmamızı sağlayacaktır.
Özetle; son 4 yıldır sistemli bir kurgusal sistemle kah yolsuzluk kisvesiyle, kah insanların özel hayatlarına dair çirkin kumpaslarla, kah yalan ve olmayan sözde gizli tanık ifadeleriyle tasarlanmış ve kurgulanmış bu kirli sürecin örtüştüğü tek bir örgüt var; FETÖ.
Geçmişte Ergenekon adı altında ya da sonradan vatana ihanet gibi sunulmaya çalışılan ve Türkiye'yi ve Türk milletini karanlık ellere mahkum etmeyi amaçlayan tüm senaryoların hem senaristi hem oyuncusu FETÖ'cüler.
Her kim ki bugün bu FETÖ'cülere doğrudan ya da dolaylı sahip çıkar veya "hak" tartışması yapar ise; ben bir vatandaş olarak onun vatanperverliğinden şüphe duyarım. Kimse kusura bakmasın; bu bir kişi de olabilir bir kurum da.
Adalet gibi herkesin kutsal gördüğü bir kavram üzerinden bugün yürütülmeye çalışılan da tam anlamıyla budur. Kim adaletten yana olmayı istemez?
Kim adaletten vazgeçebilir?
Kim adalete yüz çevirebilir?
İster sıradan bir vatandaş, ister siyasetçi olun; adalet hepimize lazım.
Ama siz bugün adalet kavramını "yürüme" bahanesiyle bilinmeyen bir mecraya doğru sürükler, Türkiye ve Türk milleti düşmanları ile paralel bir yol izler iseniz, tarih de siyaset de bir gün gelir sizi de yargılar.
Bu sözlerim samimi olarak adalet diyenleri değil, bunu siyasete alet edenleri kapsıyor.
Adalete güvenmek aslolandır. Elbette adaleti sağlayanlar da hata yapabilir ve bunu da eleştirebilir ve yine yargı sürecinde itirazınızı ve şikayetinizi yapabilirsiniz.
Ama; hak arama, adalet arama yeri sokaklar değil, siyaset ve adalet salonlarıdır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA