• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

SEDA KAYA GÜLER

Eski bayramlar neden yok?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19 Ağustos 2012
Eski bayramlardan söz edilirken genellikle, temiz ve güzel giyinmekten, yeni bir elbise alınmasından ve şeker-para toplamaktan söz edilir. Çocukların gözüyle bayram anlatılır. Peki ya anneler ve babaların gözüyle nasıldı bayramlar?
Bayramdan iki-üç gün annemin büyük ve yorucu hazırlığa başladığını hatırlarım. Çarşıya çıkılır, bayramlıklar alınır, bir yandan da yemekler yapılırdı. Önce zeytinyağlı yemekler yapılırdı mesela. Sonra börek ve çöreklere gelirdi sıra. Öyle hazır yufkayla değil tabii, elde açılan yufkayla yapılırdı börekler. Ve baklava. Onun yufkası daha ince olacak.
Bizim evdeki bayramların değişmez mönüsünde, içli köfte, iç pilav, fırında et veya kavurmada olurdu mutlaka. İşin zor tarafı, bu yemekleri sadece çekirdek aile için değil, üç-dört gün boyunca gelecek olan misafirlere ikram etmek için her zamankinden daha fazla yapıyor olmasıydı.

YORGUNLUK DEMEK
Bir de temizlik var tabii, çamaşır, ütü, bulaşık vs. O yüzden bayrama yorgun bir vaziyette girerdi annem. Sonrasında da dinlenemezdi çünkü bayramın kendisi yorgunluk demekti. Ailenin büyüğü değilseniz veya büyükler sizin evde değilse, büyükleri ziyarete sizin gitmeniz gerekir. Biz İzmir'de memleketten uzakta olduğumuz için ziyaret edecek aile büyüklerimiz yoktu. O nedenle akraba ziyaretinden çok dost, arkadaş, komşu ziyareti yapılırdı. Önce apartmandaki, mahalledeki, sonra biraz daha uzaktaki büyüklere gidilirdi. Bu ziyaretler de planlı yapılmak zorundaydı. Öncelik yürüyerek gidilecekler, sonra bir vasıta, sonra iki vasıta. Uzaktaki dostlara gidildiğinde öyle kahve içip tatlı yiyerek dönülmez, yemeğe de kalınırdı.
Üç gün böyle geçerdi işte. Bir-iki saat evde, üç-dört saat dışarıda döngüsü içinde. Eve geldiğiniz anda da ayakları uzatıp dinlenmeye pek vakit kalmazdı çünkü bu kez de sizi ziyarete gelenleri ağırlamak zorundaydınız. Kolonya ve şeker ikramı çocukların, kahve ve tatlıları hazırlamak annelerin. Tam tabaklar yıkanırken bir başka misafir gelirdi, ardından diğeri. İşin komik tarafı gelenlerin bir gün veya birkaç saat önce ziyarete gittikleriniz olmasıydı. Öyle bir zorunluluk vardı işte. Gidilmezse ayıp olurdu, gelmezlerse küsülürdü.
Büyükleri, eşi dostu ziyaret etmek güzel ama üç gün içinde birbirine iadeli ziyaret yapmakta bir yanlışlık yok mu?
En güzeli bayramın birinci günü aile büyüklerinin evinde toplanmak değil midir? Amaç birbirini görmek, sohbet etmek ve yemek yemekse, bütün kardeşler, teyzeler, amcalar, kuzenler, yeğenler bir araya gelir ve büyük bir masa kurulur, birlikte yemek yenilir, sohbet edilir ve bayramlaşılır.

BİRLİKTE PAYLAŞMAK
Yemekler ve masraflar imece usulü paylaşılır. Kimi börek açarken diğeri tatlıları yapar, bir başkası dolmaları, pilavı vs...
Ertesi gün, gelemeyen aile büyükleri veya dostlar ziyaret edilir. Bir sonraki gün de dinlenilir.
Küçük yerlerde, köylerde hala böyledir ama şehir hayatı içinde eski gelenekleri aynen uygulamaya kalkmak, işi özünden saptırıyor.
Ve bir süre sonra bunları sürdürmek zorlaşıyor. Bu nedenle ziyarete gitmek veya misafir ağırlamak yerine tatile gitmek tercih ediliyor.
Çünkü bayram "anneler" için dur durak bilmeden çalışmak, hizmet etmek, yorgunluk demek. "Babalar için de cüzdanın boşalması.
Bayram sonrası genellikle hastalanırdı annem. Yorgun düşerdi haklı olarak. Zamanla biz de bayramı sözünü ettiğim şekilde kutlamaya başladık. Öğle yemeğinde kocamın ailesiyle, akşam yemeğinde bizim aile üyelerimizle buluşuyoruz. Eşi dostu da telefonla arayarak hatırlıyoruz. Hepinize mutlu, sağlıklı ve keyifli bayramlar...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.