• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Yalan hayatlar

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31.08.2016, 00:00

Şaşkınlıkla izliyoruz, evli ve iki çocuklu bir kadının pervasız bir şekilde başka bir erkekle ilişki yaşamasını ve yıllardır bu ilişkiyi sürdürmesini.
Evdekilerin ve tüm mahallenin bunu biliyor olmasına rağmen, bilmiyormuş gibi davranmasına inanmakta güçlük çekiyoruz.
Müge Anlı yeni sezonun ilk programında Kartal'da okuldan çıktıktan sonra kaybolan ve bir süre sonra cesedi bulunan 10 yaşındaki Beratcan'ın tutuksuz yargılanan annesini konuk etti.
Tutuklu bulunan katil zanlı Ersin K'nin kendisine yolladığı mektubu okudu.
Yaklaşık altı yıldır topluma ayna tutan bu programda bir kez daha gördük ki "yalan hayatlar" yaşanıyor bu ülkede.
Dışarıdan bakıldığında "mutlu bir aile" gibi görünen evlerin kapalı kapılarının arkasında "düzmece bir yaşam" var.
Bir oyun oynanıyor. Herkes rol yapıyor, herkes birbirine yalan söylüyor.
Aslında görüyoruz ki kimse olmak istediği yerde değil. Daha doğrusu çoğunluk istediği gibi bir hayatı yaşayamıyor.

MUTLU EVLİLİK

Bizim sorunumuz bize dayatılan hayatı yaşamaya çalışmamız.
Mutlu olmamız için bir aile kurmamız gerektiğine inandırılıyoruz.
Ergenlikten çıkar çıkmaz bu amaç uğruna hareket ediyor ve hemen evleniyoruz. Ne var ki mutlu olacağımız yerde mutsuz bir yaşam sürmeye başlıyoruz.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan İclal Aydın'la Yeniden programında, psikolog Zafer Akıncı "Mutlu evliliğin sırrı nedir?" diye sordu stüdyodaki seyircilere.
Onlar da, "Eşimiz tarafından sevilmek" yanıtını verdiler.
"Peki," dedi Zafer Akıncı bu kez, "Bir kadın, bir erkek tarafından sevildiğini nasıl anlar?" "İlgilenirse" diye cevap verdi bir kadın. "Nedir ilgi?" diye üsteleyince "Özel günleri hatırlaması" dedi biri. Bir diğeri "şefkat göstermesi" yanıtını verdi.
Aslında bütün bunların hepsi klişe cevaplar. Esas olan önce kendimizi tanımak. Ne istediğimiz bilmek. Sonra da karşımızdaki kişiyi tanımak.
Birini gerçekten sevdiğimizin kanıtı: Onun ne hissettiğini bilmek, neyi sevdiğini öğrenmek ve ona değer vermek.

YENİDEN SORGULASAK

Hiçbirimiz birbirimizi tanımaya önem vermiyoruz. Anne-babalar bile çocuklarının ne hissettiğini, neden hoşlandığını bilmiyor. "Çocuğumuz hangi rengi sever, hangi parfümden hoşlanır?" diye düşünmeden alışveriş yapıyoruz.
Kendi istediğimiz, bizim beğendiğimiz şeyleri alıyoruz onlara.
Dayatıyoruz beğensinler diye.
Veya kendi yapamadıklarımızı çocuklarımız yapsın istiyoruz.
Kendi hayalimizi onların yaşamasını arzuluyoruz.
Kocamızı veya karımızı da böyle yönlendiriyoruz. Birlikte bir yaşam kuruyoruz ama sadece kendi doğrularımız ve isteklerimiz çerçevesinde şekillensin istiyoruz.
Erkek kadının düşüncelerine, kadın da erkeğin beklentilerine değer vermiyor. Uymuyor hatta.
Ortak noktada buluşamıyoruz.
Ya biri önde, diğeri arkada duruyor. Olması gereken asgari müşterekte buluşmak ve her zaman yan yana durmak. Buluşamıyorsak da yolları ayırmak...
Güya evlilik kurumuna değer veriyor ve aileyi yaşatmaya çalışıyoruz ya esas çarpıklık da bu aslında.
Yalan/yanlış/mutsuz olduğunu bile bile, sırf aile kurumu bozulmamalı diye uğraş vereceğimize, aile kavramını sorgulamamız gerekiyor. Karı-koca olmanın, anne-babalığın sorumluluklarını öğrenmemiz. Ve hepsinden önemlisi "Ahlaklı ve dürüst olmanın" kurallarını sorgulayıp uygulamamız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA