14 Mayıs seçimlerini Türkiye'nin bugüne kadar yaptığı seçimlerden ayıran, çok daha kritik ve önemli kılan nedenler olduğu yazılıp çiziliyor uzun zamandır. 14 Mayıs seçiminin bir yol ayrımı olduğu kesin. Milletin sandık başında vereceği tercih ülkenin yönünü tayin edecek. Bu yüzden herkesin ağzından çıkanların, kurdukları cümlelerin seçmen tercihine etki edecek sonuçları olacak.
SADECE LİDERLER DEĞİL
Bunu söylerken kastettiğim sadece liderler ve milletvekili adaylarının meydanlarda söyledikleri değil. Toplumun sempatisini kazanıp sözünü önemsediği kim varsa onlar bu gruba dahil olanlar.
Sivil toplum örgütleri ve dernek başkanları, sanatçılar, sporcular hepsi aynı kategoride. Sosyal medyanın çok etkin ve belirleyici rolünün olduğu bir çağda yaşıyoruz. Orada beyan edilen her görüş, her tepki milyonlarca kişiye ulaşıyor.
Dolayısıyla herkesin fikir beyan ederken ya da bir düşünceyi savunurken ya da eleştirirken bu noktadan hareketle çok daha dikkatli olması gerekiyor. Sonuçta o fikir küçük bir gruba ulaşmıyor. Toplumsal olaylar konusunda vatandaşları en çok etkileyen grupların başında da sanatçılar geliyor. Elbette herkesin aklı fikri var, sadece birilerinin tercihlerine bakarak kimse oy kullanmıyor. Ama oy tercihlerinde etkili oldukları kesin.
ZEHİRLİ BİR DİL HAKİM
Zaten sosyal medya, depremde olduğu gibi seçimler için de yoğun bir şekilde dezenformasyon aracı olarak kullanılıyor.
İletişim amacıyla kullandığımız sosyal medya hesapları bu ana amaçtan çok farklı kirli emellere hizmet ediyor. Bu tespiti tek taraflı olarak yapmıyorum.
Bütün siyasi eğilimleri kör bir bakış açısıyla ölesiye savunan ve ölesiye nefret edip karalayanlar var bu mecralarda.
Bunların üstüne bir de sanat ve spor dünyasından birçok ismin zehirli bir dille bazı siyasetçi ya da partileri karalaması eklenince ortaya çok daha tehlikeli bir durum çıkıyor. Ben sanatçı ve sporcu gibi toplumun önde gelenlerinin siyasi fikirlerini futbol takımı tutar gibi fanatik bir şeklide savunmalarının en başta kendilerine zarar vereceği görüşündeyim.
Elbette herkesin ülkenin gidişatına yönelik düşünceleri vardır. Ama bu, sanatçı dediğimiz insanların kendisi gibi düşünmeyen siyasi görüşün temsilcilerine ağız dolusu hakaret etmelerini gerektirmez ya da bunu hoş göremez. Türkiye'de sanat da spor da çok keskin uçlarda yapılıyor maalesef. Nedeni tam olarak bu mudur bilemem ama bu kesimlerin temsilcilerinde tam da böyle bir keskinlik var.
KÜÇÜK BİR ÖRNEK YETER
İşin tehlikeli bulduğum kısmına gelince...
Bunu bir örnek üzerinden anlatmak istiyorum. Memleket Partisi lideri Muharrem İnce'ye seçimin sonucunu tayin edecek bir önem atfediliyor. Üstelik bu görüş hem siyaset hem de toplumsal zeminde oldukça yaygın. Bu nedenle onu oyları bölmekle suçlayan, ağza alınmayacak küfürler yağdıran toplumda fikirlerine çok değer verilen sanatçılarımız var şu anda. Üstelik bu sanatçıların da İnce'nin de fanatik hayran kitlesi mevcut. İki kesim de beyan ettikleri görüşlerle nefret objesi haline getirdikleri karşı tarafın hayatının riske girmesine bile neden olabilirler. İşte tam da bu nedenle özellikle sanatçı gibi toplumda karşılığı olan isimlerin demokratik bir ülkede yaşadığımız gerçeğini, insanların seçmede olduğu gibi seçilme haklarını da istedikleri şekilde kullanabileceklerini unutmamaları gerekiyor.