Bireysel yeteneklerin gelişimi ve yeni deneyimlerin kazanılması açısından çalışma hayatı önemli bir rol oynuyor. Ülkemizde iş bulamayan diplomalı gençlerin sayısı giderek artıyor. Bu durum toplumda gelecekle ilgili bir takım belirsizlikler ve kuşkular yaratıyor. İşsizlik aynı zamanda yurt içi üretimin azalması ve buna bağlı olarak da ithalatın artması anlamına geliyor. Yarattığı ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle ülkemizde yıllar boyunca süregelen işsizlik sorununa kalıcı bir çözüm bulunması gerekiyor.
Yeni teknoloji ürünleri ve otomasyona dayalı üretim yöntemleri uluslararası pazarlarda hızlı bir biçimde yayıyor. İş dünyasında yapısal bir değişim süreci yaşanıyor. İşleri aynı yöntemlerle sürdürmeye çaba harcayan kuruluşlar katma değer artışı sağlayamadıkları için işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Yeni teknolojilere, kalite yönetim sistemlerine ve insan kaynaklarına yatırım yapmayan şirketler yoğun rekabet ortamında varlıklarını sürdürmekte zorlanıyor.
GELECEĞE HAZIRLIK
Nitelikli iş gücüne duyulan talep giderek artıyor. Bir başka deyişle yeni teknoloji uygulamaları için yeni beceriler gerekiyor. Bu nedenle ülkemizde istihdamın geliştirilmesi konusunun çok daha bilinçli yöntemlerle ve daha kapsamlı bir bakış açısıyla ele alınması gerekiyor. İstihdam politikaları böyle bir bakış açısıyla ele alınmazsa işsizlik sorunu yapısal bir sorun olarak önemini korumaya devam edecek.
Ülkemizde istihdamın yaklaşık üçte ikisi küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) tarafından sağlanıyor. Ayrıca ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99.5'i ve yaratılan katma değerin yüzde 36'sı KOBİ'lere ait bulunuyor. Bu nedenle istihdamı artırıcı önlemler alınırken KOBİ'lerin durumlarının de göz önünde bulundurulması öncelikli bir konu olarak karşımıza çıkıyor.
Küresel pazarlarda yaşanan yoğun rekabet ve ekonomik kriz kamu kuruluşlarında yeni istihdam yaratma olasılığını giderek azaltıyor. Ayrıca kamu kuruluşları verimsiz birimlerini özelleştirme yoluyla azaltmaya çalışıyor. Türkiye uluslararası rekabet koşullarını ve ulusal sosyo-ekonomik verilerini göz önünde bulundurarak kendine özgü bir işsizlikle mücadele ve istihdam modeli geliştirmek zorunda.
YENİ ÖNLEMLER
İşsizlik sorununun çözümünde yabancı sermaye yatırımlarının olumlu katkıları oluyor. Ancak son dönemlerde uluslararası yatırımlarda bir azalma gözleniyor. OECD ve Dünya Bankası gibi önde gelen uluslararası kuruluşların araştırmalarına göre Türk ekonomisi 2010 yılında bir büyüme kaydedecek. Ancak bu kuruluşların raporlarında ekonomide büyüme olsa bile işsizlik sorununun devam edeceği tahmin ediliyor.
İşsizliğe karşı kısa vadeli bir çözüm yolu yok. Bu nedenle öncelikle uluslararası rekabetle baş edebilecek yeni tesis yatırımlarına ve yeni pazar araştırmalarına ihtiyaç var. Gelişen teknolojilere ve gelecekle ilgili beklentilere uygun bireylerin yetiştirilmesi konusu önem kazanıyor. Artık yabancı dil öğrenimi, süreç yönetimi, araştırma ve geliştirme konuları günlük yaşamın bir parçası olmak zorunda. Bu nedenle işsizlik sorununun çözümü için sürekli, sabırlı ve daha bilinçli çabalar gerekiyor.