• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Çocuk yetiştirmede kendinizle yüzleşin HÜROL DAĞDELEN

Çocuk yetiştirmede kendinizle yüzleşin

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08.02.2011, 00:00
İletişim araçlarının artık tavan yaptığı bir yüzyılda, çocuk yetiştirme konusunda hata yapmamız kaçınılmaz...
Çünkü olay artık "Biz çektik, çocuğumuz çekmesin" talebinin çok üstüne çıktı. "Konuşarak, tartışarak anlaşalım" dileklerini ise artık önemseyen kalmadı.
Çünkü bilgisayar, cep telefonu, bin kanallı televizyon, oyun konsülleri ve bilimum elektronik cihazın yarattığı "beyin saldırısı" nedeniyle önümüzü görmemez hale geldik.
Kabul edin, bittik.
Siz ne kadar, "Ben çocuğumu iyi yetiştiriyorum" diye böbürlenin, kendinizi aldatıyorsunuz.
Önce bu gerçekle yüzleşmeliyiz.
Zira günümüz gençliğini ne disiplin, ne hoşgörü ne de çağdaş bakış, arzu edilen kıvama getirmiyor.
Onlar bilgisayar başında, hayattan kopuk, bunalımda ve suskun; biz ise çaresiz...
Genç kızlar artık sokakta alenen küfür ediyor, erkekler kendi iç dünyalarında sürekli kavga ediyor.
Tatminsiz, sevgisiz bir ortam var her evde, bunu artık görmemiz gerek...
Anne ve baba olarak, çocuklarla birebir "hayat mücadelesi" vermek, hele ergenlikte; hem yıpratıcı hem çelişkili hem de yanıltıcı bir dönem...
O halde, bir uzmana ihtiyaç var.
Bu kesin.
***
Her baba gibi, ben de geçmişte çocuk yetiştirme üzerine kitaplar okudum, çeşitli uzmanların görüşlerinden yararlandım, ancak süreç öylesine acımasız ve sert geçiyor ki, dün uyguladığın yöntem bugün geçerliliğini yitiriyor.
Yani günümüzde bir anlamı kalmıyor.
Üstelik o kitapların anlatımı, çoğu zaman bilimsel önerilerle çevrilen, çoğu zaman anlamadan geçip gittiğimiz satırlarla yüklüydü.
İşin özüne inmek, zaman alıcıydı.
Bu nedenle çoğu kez, tam ayrıntıya giremeden, kitaplığa girmiştir o kitaplar... Bir daha kimbilir ne zaman kullanılmak üzere...
Ancak önceki gün bir kitap geçti elime... Dahası sevgili Armağan (Pınar Adanar) göndermiş bana...
Hatırlarsınız, bir dönem Sarmaşık'ta, psikolojik tahliler yapmıştı. Psikolog olarak takdir ettiğim bir insan...
İnanın kitabın sayfalarını karıştırdığım her an, geçmişe gitmeyi isterdim; yani çocuklarım küçükken okuduğum o kitaplarda, anlama zorluğu çektiğim o anlara...
***
Kitabın adı, "Yarış Atlarımız"... Hatalarımızı yüzüme vuran, çocukları, gençleri ne hale getirdiğimizin bir özeti sanki başlık...
Öncelikle bu dürüstlüğünü sevdim, yalpalamadan, direk soruna girmiş; kendimizle yüzleşmenin ipuçları vermiş...
Ancak sistemi eleştirmek yerine, nasıl baş edebilirizin ipuçları bunlar...
Bu açıdan eleştirmek işin kolay yanı, önemli olan çözüm üretmek... Çocukların sınav kaygısından uzak, daha huzurlu, mutlu ve kendinden emin yetişmesini sağlamak...
Bu mümkün biliyor misiniz? Elimizde her şey...
Hepimizin çok yakından tanıdığı, insan ve hayat üzerine yaptığı tahlillerle geniş bir hayran kitlesi yaratan Psikiyatrist Hüsnü Uçar var, kitabın her satırında...
Zaten her şey onun anlatımında, çok başlıklı bir konu, o kadar coşkulu, o kadar nitelikli kısa ve öz yoğrulmuş ki, satırlar arasında kaybolmadan, hem onun ne demek istediğini kavrıyor hem de çocuklarınıza ve kendinize nasıl yardım etmeniz gerektiğini anlıyorsunuz.
İşin özü de bu zaten...
***
Yazar kadrosunda Hüsnü Uçar'ın yanı sıra Armağan Pınar Adanar gibi, Ferhan Bıçakçılar gibi, Şenel Karaman gibi, "Çocuk yetişmenin yolu onu iyi tanıyıp anlamaktan geçer" gerçeğinden hareket eden uzmanlar var.
Hem çağdaş hem de geleneksel fikirler, başlıklar halinde, kısa ve net anlatımlarla öyle sıralanmış ki, kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.
Ben bir kitabı bu kadar anlatır, size de öneririm.
En doğrusu sizin alıp okumanız; hele sınavlara hazırlanan çocuklarınız varsa... İnanın, bana hak vereceksiniz.

GÜNÜN SÖZÜ

Hiç kimse geçmişini satın alacak kadar zengin değildir.
Oscar Wilde

İşini iyi yapanın ödülü bu mudur?
Atalarımız ne de güzel söylemiş sözü: Aslan yattığı yerden belli olur.
Söz içerik olarak; insanı hem teşvik ediyor hem uyarıyor. Hayata pozitif bakmayı, işini doğru yapmayı ve yaşadığın çevreni, sağlıklı, temiz, huzurlu kılmanı...
Bugün, bu hassasiyeti gösteren pek yok; yere tüküren, kağıt atan, pisleten gırla...
Sadece yer olsa iyi, girdiği sağlık merkezini, polikliniği, bankayı, devlet dairesini de pisleten, kirleten var.
Bu işin üzücü bir yanı...
***
Bir başka tarafı daha var; düzenli, temiz, insana yakışır mekanları yaratan beyinleri küstürmek...
Bir insanı canından bezdirmek de bizim en iyi becerdiğimiz insanı tavırlardan biri.
Örneğin öteden beri, beğendiğim, takdir ettiğim, her gidişimde hayranlığımı belirttiğim bir sağlık kuruluşu var İzmir'de...
Karşıyaka Devlet Hastanesi'nde bağlı Semt 1 Polikliniği; hemen Bahriye Üçok Bulvarı'nda...
Temiz ve ferah; hastayı dinleyen hekimlerin ve aşağılamayan hemşirelerin olduğu bir mekan...
Kısa süre önce kabuk değiştirmişti; çağdaş, pırıl pırıl bir bekleme salonuna kavuşmuş, harabeye dönen duvarları boyanmış... Duvarlar insana huzur veren doğa fotoğraflarla süslenmiş... Art arda açılan diyabet ünitesi ve fizik tedavi merkezi, semt halkını sevindirmişti.
Bir sağlık sorunum nedeniyle gittiğim o gün, polikliniğin mucizevi dönüşümünü sağlayan kişiyi sormuştum bizzat hastalara...
Tek bir isim verdiler bana... Dr. Haldun Aslan...
***
Önceki gün, tekrar gittim polikliniğe... Sıra bekliyorum, çevremde pek çok hasta var. Polikinik yine düzenli, yine bakımlı ama bir şey eksik sanki...
O geçmişte hissettiğim enerijiyi alamadım ne yazık ki.
Çok geçmeden öğrendim ki, poliklinik sorumlusu Dr. Haldun Aslan, görevden alınmış... Şimdi bir başka meslektaşı var o görevde...
Amacım, şu an görevde olan insanı rencide etmek değil, o da görevini yapıyor; benim vurgulamak istediğim nokta, çalıştığı mekanlara hayat veren insanları küstürmek, görevden uzaklaştırmak...
Bu hem insanlığa sığmaz hem de meslek ahlakına...
Umarım Dr. Haldun Aslan, hak ettiği daha iyi bir görevdedir. Tüm arzum bu...

RTGD yine iyi bir seçim yaptı
Türkiye'nin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biridir Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği...
İçinde basın örğütü olma özelliği taşıyan ve yurdun dört bir yanında üyesi olan RTGD hem sosyal çalışmalara verdiği önemli destek hem de televizyon ve radyo dünyasına verdiği emekle dikkatleri üzerine çekiyor.
Her yıl düzenlenen "Radyo ve Televizyon Oscarları" da bunun eseri...
Televizyon ve radyo gazetecilerinden oluşan dernek yönetim kurulu, bir yıl boyunca ince eleyip sık dokuyarak, yayıncılık alanında en iyileri ödüllendirir.
***
Bu bir anlamda, yapımcı, yönetmen, oyuncu, sunucu açısından verilen emeğe önemli bir destektir.
Bir özveriye, bir yaratıcılığa etkin bir teşvik yoludur.
Bu yıl da dernek Ezel gibi Gönülçelen gibi ekranın en iyi dizilerini ödüllendirirken, "En iyi" kıstasını, sadece izleyici değerlendirmelerini değil, uzman görüşlerini de dikkate alarak belirliyor.
Örneğin Tuba Büyüküstün'ün "En İyi Oyuncu" seçilmesine kim karşı çıkabilir ki...
Dernek Başkanı Metin Özkan ve çalışma arkadaşlarını kutluyor, RTGD Oscarları'nın "gerçeği aydınlatmada" bugünkü hassasiyeti gelecekte de göstermesini diliyorum.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA